-29-

1.1K 59 0
                                    

Yüzünü görmesem bile şaşırdığına emindim. Birden uzaklaşıp bana doğru döndü.
-"S-sen hatırlıyorsun!"
-"Geçici olduğunu söylemediler sana herhalde?"
Histerik bir gülüş atıp ona doğru bir adım attım. O ise bir adım geri gitmişti. Gülümsememe hala devam ediyordum. Emindim ki bu onu sinir ediyordu. Birden boğazına yapıştım.
-"Bana nasıl yapmıştın? Hatırlıyor musun?"
-"Ben sana bir şey yapmadım!"
Titrek sesinin bana verdiği neşeyle beraber ellerimi biraz daha sıkılaştırdım.
-"Demek hatırlamıyorsun. Hatırlatmamı ister misin?"
-"Bırak beni!"
Ellerimi boğazından çektim ve yakalarından tutup yere fırlattım. Sıranın altına sakladığım taşı aldım.
-"Nasıl yapmıştın?!"
Taşı hızlıca bacağına fırlattığımda acıyla inlemişti. Yere eğildim.
-"Böyle mi? Yoksa..."
Aniden yerden kalktı ve oturur pozisyona geldi.
-"Ne istiyorsan yapacağım"
-"Onları zaten yapacaksın! Önce almam gereken bir şey var. Merak etme. Çok acımayacak."
Saçlarından tutup kafasını yere vurdum. Burnu kanamaya başlamıştı bile.
-"Yapma! Lütfen!"
-"Bende böyle yalvarıyordum değil mi?!"
Sinirle bağırdığım da taşı yerden alıp bana doğru tutmuştu.
-"Ups! Bana mı fırlatacaksın?"
-"Yaklaşma bana!"
Ona bir adım ilerledim. Yüzüne hafif bir tekme attıktan sonra taşı elinden almıştım. Sınıfın dışından gelen ayak sesleri karşısında kapıya doğru bakmıştım. Bu saatte kimsenin olmaması gerekirdi. Adım sesleri daha çok yaklaştığında ise yere eğildim. Yüzüne doğru yaklaştım. Daha sonra kulağına yaklaşarak fısıldadım.
-"Ucuz atlattın. Ama bitmedi."
Ayağa kalkıp taş ile beraber sınıftan çıktım. Ama sağa döner dönmez bir bedene çarpmıştım. Bir adım geri giderek o kişinin yüzüne baktım. Tanrım onun burada ne işi vardı?
-"Jungkook?"
Yüzüme sinirle baktığında gülümsedim.
-"Sevgilini kurtarmaya mı geldin?"
Elimdeki hafif kan olmuş taşı gösterip konuşmama devam ettim.
-"Bende zaten işimi bitirmiştim. Sevgilin sınıfta"
Diyip gözlerinin içine bakarak yanından geçtim. Arkama baktığımda ise çoktan sınıfa girdiğini fark ettim. Omuz silkerek önüme döndüm ve yürümeye devam ettim. Birden kamera sesi geldi. Kamera sesine aldırmadan yürümeye devam ediyordum. Cidden o kamera sesi de neydi? Binadan çıktım ve sahile doğru ilerledim. Sahile geldiğimde ise taşa oturdum ve düşünmeye başladım.
-"Tanrım ben neden bu kadar kötü insan oldum? Neden hep intikam almak istiyorum? Bunları yaparken zevk alıyorum? Bu çilenin bitmesini istiyorum. Beni sırtımdan bıçaklayan sevdiğim kişi ve dostumdan, intikam almak istiyorum. Ama almamalıyım. Bu isteğimi durdurmalıyım. Sırtımdan bıçaklanmama rağmen bunu yapmamalıyım. Ben kötü bir insan değilim. Olmayacağım da. Olmamalıyım. Sanırım bu isteğimi vazgeçiremeyeceğim. Zora başvurmak zorunda kalacağım. Her şey başlamadan bitecek. Başlasa bile yarısında bitecek. Bu kötülüğü tamamlamayacağım. Yapmamalıyım."
Elimdeki kanlı taşa baktığımda ise taşın üzerine bir damla göz yaşı damladığını fark ettim. İster istemez sinirlendim. Elimdeki taşı sıktım. Aniden ayağa kalkıp taşı hızla denize fırlattım.
-"Neden ağlıyorsun?! Sen kötü birisin neden ağlıyorsun?!"
Artık delirecek noktaya gelmiştim. Dizlerimin üstüne çöküp daha çok ağlamaya başlamıştım. O sırada gözlerimin önüne gelen beyaz bir mendille başımı kaldırdım. Tanımadığım birini gördüğümde dizlerimin üstünden kalkıp normal bir şekilde oturdum. Uzattığı mendili aldım ve gözlerimi sildim.
-"Neden ağlıyorsun?"
-"Değil mi? Neden ağlıyorum? Ağlamamam gereken yere ağlıyorum. Bu kadar da vicdansız biriyim."
Elimden mendili alıp göz yaşlarımı silmeye başladığında ona bakmıştım.
-"Bu arada, sen kimsin?"
-"Kim olduğum önemli değil. Ben de vicdansız biriyim"
-"Sen neden ağlamıyorsun? Rahatlatıyor yine de"
Gülümseyerek söylediğim de o da gülümsemişti.
-"Ağlarsam güçsüz gözükürüm. Mesela senin şuan da gözüktüğün gibi"
-"Hey!"
-"O yüzden ağlama."
-"Kim olduğunu söyleyecek misin artık?"
-"Peki. Israr ettin. Ben Chen."
Uzattığı elini tuttum.
-"Reika"
-"Nerelisin?"
-"Japonya"
-"Vay! Oraya gitmiştim. Kaç yaşındasın?"
-"17. Ya sen?"
-"18 yaşındayım. Senin bir üst sınıfındayım. Aynı zamanda da koridorun sonundaki sınıftayım."
-"Aynı okulda mıyız?"
-"Evet. Aslına bakarsan uzun zamandır seni görüyordum. Fakat ağladığını görünce dayanamayıp yanına geldim. Yürümek ister misin?"
-"Olur"
Yürümeye başladığımız da aynı zamanda da birbirimize dertlerimizi anlatıyorduk. Ona ısınmıştım bile. Saate baktığımda ise aniden duraksadım. Ne ara saat 7 olmuştu? Birazdan kontroller yapılırdı.
-"Saat 7 olmuş"
-"Daha vaktimiz var. Kafeye gidelim mi?"
-"Olur"
Kafeye geldiğimizde ramen almıştık. Ramenimi yerken kafamı kaldırdığımda beni izliyor olduğunu gördüm. Uzayan rameni kopardım ve yutkundum. Garip hissettirmişti. Ramenini yemeğe başladığın da bu sefer ben onu izlemeye başladım. Kafasını kaldırdığında meraklı gözlerle bana sordu.
-"Neden beni izliyorsun? Yemeğini yesene"
-"Seni taklit etmek istedim"
Aniden duraksadı. Utandığını fark etmiştim. Ramenimi yemeye devam ettim. Ramenlerimiz bittiğinde ise milkshake alıp yürümeye başlamıştık. Okula yaklaştığımızda durduk. Saate baktığımda ise kontrollere 5 dakika kaldığını fark ettim.
-"Aman Tanrım!"
-"Ne oldu?"
-"Kontrollere 5 dakika var koş!"
-"Ne?!"
-"Koş dedim koş!"
Hala orada beklediği için geri dönüp elinden tuttum ve koşmaya başladım. Yatakhaneye vardığımızda ise nefes nefese kalmıştık. Koridorun sonunda bize şaşkınca ve sinirlice bakan Jungkook görmeyi beklemiyordum. Birden bize doğru geldiğinde hala Chen'in elini tuttuğumu fark ettim. Elini bıraktım.
-"Hadi sen git odana çabuk!"
Sessizce söylediğim şeye karşılık koşarak odasına gitmişti. Ben de merdivenlere yönelip tam bir adım attım ki Jungkook avazı çıktığı kadar bağırmıştı.
-"Reika!"
Merdivenden geri indim ve geri geri yürüyerek koridora geldim. Kafamı sola çevirdiğimde Jungkook'un hızlıca bana doğru yürüdüğünü fark ettim. Tam dibimde durduğunda ise gözlerine baktım. Korkmamalıydım.
-"O kimdi?"
Oldukça sakin konuşmuştu.
-"Bu seni ilgilendirmez."
-"Sana o kimdi dedim!"
Bağırdığında yerimden sıçramıştım.
-"Ne bağırıyorsun be?"
Arkadan gelen kontrolcü yüzünden Jungkook'un elinden tutup yukarı çıkardım.
-"Ne yapıyorsun?"
-"Yakalanmak istemiyorsan dur"
Merdivenlere oturmuş kontrolcünün koridoru gezdikten sonra gitmesini bekliyorduk. Kontrolcü gittikten sonra Jungkook'u sırtından ittirip odasına sokmuştum. Sonra da koşarak odama girmiştim. Hyun Ji pencereden bakınıyordu.
-"Geldin mi?"
-"Evet"
Kısa cevabımın ardından dolabımdan eşofman ve sweatshirt çıkartıp banyoya gitmiştim. Duş aldıktan sonra üstümü giyinip banyodan çıkmıştım.
-"Reika."
-"Hı?"
-"Konuşalım mı?"

HIDDEN | Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin