Bölüm 9- Islak

32.8K 478 204
                                    

İyi okumalar!

~~~

Dediği şey karşısında donakalmıştım. Soyunmak mı?

"İstersen senin yerine ben de yapabilirim." Yamuk gülümsemesiyle söylediği şeyler içimde heyecan tohumlarının filizlenmesine sebep olmuştu.

"İ-istemiyorum." Diyebildim titrek bir nefesle. Kollarının arasından çıkmaya çalıştım fakat kolları etrafımda daha da sıklaştı.

"Babacıktan utanma güzel Isabella. Merak etme iç çamaşırlarının kalmasına izin vereceğim." Diyerek bluzumun eteklerini tutup yukarı sıyırmaya başladı.

Ah işte o an sabah giydiğim iç çamaşırlarını hatırladım. Lila renk dantelden neredeyse hiç bir yerimi kapatmayan iç çamaşırları.

Nasıl olsa kimse iç çamaşırımı görmeyecekti.

Utanç yüzümü kulaklarıma kadar kızartırken kaderime razı olup bluzumu çıkartmasına izin verdim.

Bluzu göğüslerime kadar sıyırıp derin bir nefes aldı. Bense nefesimi tutmuş yaptıklarını izliyordum. Ağır ağır neredeyse işkence gibi gelen bir sürede bluzu tamamen çıkarıp havuzun kenarına attı.

Kalbim bağımsızlığını ilan etmiş gibi şiddetle atıyordu. Göğüslerimi örten incecik dantelin altında göğüs uçlarımın sertleştiğini hissettim.

İnlemeye benzer bir ses çıkarttı. Beni bir kol mesafesinde tutuyor gözlerini neredeyse çıplak üst bedenimde gezdiriyordu.

Elini yavaşça pantolonumun üst düğmesine uzattı. Yavaş hareketleri daha çok heyecanlanmama sebep oluyordu.

Pantolonumun düğmesini çözerken gözlerimiz birbiriyle buluştu. Gözleri neredeyse simsiyah ve alev alevdi. Aynı yavaşlıkla pantolonumun fermuarını indirdi ve pantolonum bu yavaşlığa dayanamayarak kendini yere bıraktı. Artık karşısında neredeyse çırıl çıplaktım.

Gözlerini bütün vücudumda gezdiriyor diliyle ağır ağır dudaklarını yalıyordu. Onun kendi dilim olmasını istedim bir an. Dudaklarının sıcak bal tadını kendi dilimde hissetmek.

Bu düşünce bütün bedenimi aleve vermiş bedenimin kaskatı kesilmesine ve utanç içinde yanmasına sebep olmuştu. Yüce Tanrım bana neler oluyordu?

Beni karanlık düşüncelerimden ayırarak bedenimi bir anda kendi bedenine bastırdı. Başını yüzüme eğmiş ve burunlarımızın birbirine değmesine neden olmuştu.

Burnunu ağır ağır yanağıma oradan da boynuma doğru kaydırdı. Boynumda durup içene uzun ve titrek bir nefes çekti. Ne zamandır tuttuğumu bilmediğim nefesimi bıraktım ve onun gibi uzun titrek bir nefes aldım. Saçlarının enfes kokusu burnumdan içeriye doldu.

Hanımeli diye düşündüm. Kokusu sıcak yaz akşamlarında bahçeyi saran, insanı kokusuyla mest eden hanımeli çiçeği gibiydi.

Burnu boynumdan ayrılıp sağ göğsüme doğru yavaş, işkence dolu bir yolculuğa çıktı. Burnunun değdiği yerler alev alıyor kalbim sanki sadece onun değdiği yerde atıyordu.

Göğsümün üzerinde duraklayıp oraya küçücük bir öpücük kondurdu. Bedenim beklenti ve merakla kasılmıştı. Sık sık nefes alıyor kalbimin göğüs kafesimden çıkıp gitmemesi için dua ediyordum.

Burnu göğüslerimin arasına girdi ve tam kalbimin üzerinde durdu. Dudaklarını göğüslerimde hissedebiliyordum. Dudaklarını tenime sürttü ve alev aldığımı hissettim. Ellerim bedenimin iki yanında duruyor ve kalp atışlarımla senkronize bir şekilde titriyordu.

Dudakları tenime uzun, ıslak bir öpücük bıraktı ve göbeğime doğru yoluna devam etti.

Artık önümde dizlerinin üzerinde duruyor ellerini burnu gibi yavaş hareketlerle belimde ve külotumun sınırlarında gezdiriyordu.

Burnuyla göbek deliğimin etrafında bir daire çizdi ve külotumun sınırına kadar yoluna devam etti. Ellerini kalçalarıma koymuş yavaş hareketlerle ovuyordu.

Gözlerimi kapattım ve başımı geriye attım. Ah bu güzel tatlı bir işkence gibiydi.

Burnu hareketlendi ve iç çamaşırımın üzerinden tam bacaklarımın arasına inerek durdu. Bedenim bir yay gibi gerilmişti.

Oh Tanrım burnu tam oradaydı. Burnunu külotumun üzerinden tenime bastırdı ve o anda dudaklarımdan yüksek sesli bir inleme döküldü.

Hırıltılı ve uzun nefesler alıyordu. Elleri tüylerimi ürperten bir yavaşlıkta bacaklarımda dolaşıyordu.

İçgüdüsel olarak kendimi burnuna bastırdım ve ikimiz de şiddetle inledik. Külotumun ıslandığını hissediyordum. Tanrım bu da neydi?

Burnunu ıslaklığıma doğru bastırıp derin bir nefes çekti. Tanrım bu iğrençti! Yoksa değil miydi?

Burnunu olduğu yerden ayırmadan ellerini yavaşça yere düşen pantolonuma indirdi ve beni içinden çıkartarak pantolonu da tişörtü attığı yere yolladı.

Ayaklarım çıplaktı ve ayak parmaklarım içeri doğru kıvrılmışlardı. Yüce Tanrım şu anda karşısında sadece incecik bir iç çamaşırıyla duruyordum!

Burnundan tekrar derin bir nefes çekti ve geldiği yoldan bu sefer daha aceleci hareketlerle döndü.

Başım hala arkaya yatıktı ve kendimde ona bakacak gücü bulamıyordum.

Bir eliyle kalçamdaki mest edici hareketlerine devam ederken öteki elini çeneme koydu ve yavaşça yüzlerimizi eşitledi.

"Gözlerime bak Isabella." Sesi boğuk ve kısıktı. Kendimi gözlerine bakmaktan alıkoyamadım.

Gözleri çok farklı bakıyordu. Ne olduğunu bilmediğim binlerce duygu gözlerindeki alevlerde dans ediyor gibiydi.

"Ah Tanrım! Isabella çok güzelsin." Sesi sanki sadece ikimizin bilmesini istediği bir sırrı paylaşıyormuş gibiydi.

Sözleri karşısında sadece yutkundum. Şu ana kadar hiç kimse bana güzel olduğumu söylememişti. Hatta Anne ve kırbacı sürekli aksini iddia ederdi. Neden bana sürekli çok güzelsin diyordu?

"D-değilim efendim. Ben ç-çok çirkinim." İçime attığım duygularım bir hıçkırık gibi bir anda ortaya çıkmıştı.

"Kim demiş?" Dedi. Sesinde nereden geldiğini anlamadığım bir öfke vardı.

"M-Mary." Gözlerim yanıyor fakat ağlayamıyordum. Bedenimi saran tuhaf duygu kalkanı üzüntüye icazet vermez nitelikteydi.

"Mary'ni sikeyim." Bıyık altından söylediği bu sözler nedense utanmama sebep olmuştu.

"Isabella sen çok güzel bir kızsın hayatım. Babana mı inanıyorsun yoksa Anne kaltağına mı?" Kaşları çatıktı. Gözlerindeki alevin sebebi bu sefer öfkeydi.

"A-ama.."

"Bu evde benim sözüm geçer Isabella ve ben yalancı bir adam değilim." Gözleri ve sözleri kararlı ve otoriterdi, usulca başımı sallamaktan kendimi alamamıştım.

Beni iyice kendine çekerek kollarını etrafımda doladı. Dudakları alnıma küçük bir buse kondurdu ve kendini hafifçe geri çekti.

"Sıra sende." Dedi gözlerindeki muzur bakışla. Neşesinin yerine gelmesi omuzlarımdan büyük bir yük kaldırmıştı.

"N-ne?" Dedim anlamayarak. Ne sırası?

"Babacığı soyma sırası elbette güzelim."

~~~


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 20, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Babacık ve Küçük RahibeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin