- 3 -

51 4 0
                                    

İzel

"Sevgili öğrenciler, derslerin başlangıcı bazı etkinlikler nedeniyle haftaya alınmıştır. Kahvaltıdan sonra başlayacak olan etkinlikler için hepinizi etkinlik alanına bekliyoruz."Bu iki cümle beynimin içinde yankılanıyor. Masal ise bu sese rağmen hala uyuyor.

Bir insan neden sabah saat 7'de duyuru yapar ki daha kahvaltıya iki saat var. Uyumak istiyorum ama bir kere uyandım daha uyuyamam, en iyisi Masal'ı uyandırmak ama nasıl?
- Masal...Masal! Artık uyanmalısın saat 9'a geliyor kahvaltıya geç kalacağız.
- Ne 9 mu? Ama ben alarmını kurmuştum neyse bekle hemen hazırlanıyorum.
-Tamam dur dur saat daha 7. Hem ne alarmı müdiremizin duyurusu varken alarma ne gerek var.
-Ne duyurusu ya bu saatte?
-Dersler haftaya alınmış bu hafta etkinlikler varmış ve kahvaltıdan sonra başlayacakmış.
-Boşver...
-Hey uyuma!
-Tamam, bekle yüzümü yıkayıp geliyorum.

Masal yüzünü yıkamaya giderken bende kahvaltıya kadar neler yapabileceğimizi düşündüm. Düşündüm ama bir şey bulamadım. İçeriden Masal'ın sesi geldi :
-İzel! Hemen koş, çabuk.
-Geliyorum, ne oldu?
-Gittiler...
-Kim gitti?
-Kim olabilir?
-Ezel ve Çınar.
-Yani başka kim olabilirdi ki.
-Eee beni neden çağırdın?
-Hala anlamadın mı? Hemen hazırlan çıkıyoruz.

Masal ile 5-10 dakika içinde hızlıca kulübede çıktık. Ne kadar hızlı çıksak da onlar görünürde yoklardı. Masal hızlı yürümeye ve hatta koşmaya başladı. Ne kadar durması için bağırsam da koşmaya devam etti. Masal koşarken düştü.

Hemen koşmaya başladım. Ama benden önce iki kişi onun yanına geldi. O iki kişi Ezel ile Çınar'dı. Umrumda değil... Şuan Masal dışında hiçbir şey umrumda değil.
-Masal iyi misin? Kötü düştün ama ben sana koşma demiştim neyse iyi misin?
-İyiyim bir şeyim yok sadece taşa takıldım.

Masal'ı yerden kaldırdım. Tam kulübeye geri dönecekken Çınar telaşlı bir şekilde:
-"Revire gidelim isterseniz burkulmuş veya incinmiş olabilir."dedi.
Masal bana sinsi bir bakış ile baktı. Gitmek istediğini anladım.
-"Bence de bir revire gidelim hem kahvaltıdan sonra yarışma var yarışırken bir şey olmasın ."dedim.
Masal düşmesine rağmen amacına ulaşmıştı, gülüyordu.

Çınar ile önden yürümeye başladılar. Ben ile Ezel arkadan arkadan yürüdük. İlk günden beri herkes konuşurken Ezel tek kelime etmedi. Küçükken de dışarı da sessiz ama bizimle hep konuşkandı. Araya giren yılların verdiği soğukluk ile konuşmaya cesaret edemedim. Revire vardık. İçeriye hepimiz birden girince hemşire :
-"Gençler çok kalabalık yapmayın zaten burası küçük işi olmayan çıksın."dedi.
Ezel ile Çınar çıkar, Masal ile ben kalırım diye düşünmüştüm ama düşündüğüm gibi olmadı. Çınar çıksın diye Çınar'ın gözünün içine bakmaya çalıştım ama o içerde kalmak için gözünü kaçırdı.

Hemşire çıkmamızı beklerken :
-"Ben çıkarım. "dedim.
Birden Ezel konuşmaya başladı.
-" Tamam sen Masal'ın yanında kal ben çıkarım. "dedi.
-"Gerek yok ben çıkarım."diyerek kapıya yöneldim. Ve o sırada hemşire:
-"Kalabalığa gerek yok ikinizde çıkın." diyince mecburen ikimizde çıktık.

Dışarıda süren bu sessiz bekleyişe karşın içeride de pek bir şey olmamış. Tabi Masalın içinde uçan kelebekleri saymazsak hiçbir şey olmamış sadece hemşire krem sürmüş ve bir şey olmadığını söylemiş. Saat 09.00 olmuştu, revirden yemekhaneye geçtik. Masal'ı dünki masamıza oturtup kahvaltılarımızı almaya gittik. Çok sıra yoktu hızlıca alıp masaya geçtik. Yine sessizlik hakimdi. Herkes konuşmak bir muhabbet ortamı kurmak isterken kimseden çıt çıkmadı.

Tabikide Çınar hariç kimseden, zaten bu sessizliği onun bozacağını hepimiz biliyorduk. Çınar Masal'a ayağı hakkında birkaç soru sorduktan sonra:
-"Hadi ama bu kadar sessiz olamazsınız. Yıllar sonra yollarımız tekrar kesişti ve açıkçası ben çok merak ediyorum bu aradaki yılları nasıl geçirdiğiniz."dedi.

KARMAŞIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin