Havin penceresinin önünde oturmuş,hafif hafif çiseleyen yağmuru seyrederken gözünden akan yaşlara hükmü geçmiyordu. Dün yüzükler takıldıktan sonra
Hazarın sarf ettiği zehir zemberek sözler bir türlü aklından çıkmıyordu."Gelinliğin kefenin olacak Havin Kejan . Cenazende hangi renk çiçek istersin?"
Düşünüyor düşündükçe parça parça yok oluyordu genç kız. Kahvaltıdan önce İstanbul'dan düğünü için gelen kuzeni Baranla çarşıya çıkmış ve az da olsa nefes alabilmişti . Gözü duvardaki saate kaydığında 13:45' i gösterdiğini fark etmişti. Derin bir nefes alarak oturduğu yerden kalkmıştı. Bu gün müstakbel kocası, kendi tabiriyle azrailiyle alışverişe çıkacaktı. Bu evliliği istemiyor oluşu kimsenin umrunda olmazken Hazarın sarf ettiği cümleler genç kızı düşündürüyordu.
Hazar önündeki dosyaları büyük bir ustalıkla incelerken gözünün önüne doluşan manzarayla geriye doğru yaslanmış ve elindeki kalemi sağa-sola hareket ettirirken düşünmeye başlamıştı
Dün Akşam
"Gelinliğin kefenin olacak Havin Kejan . Cenazende hangi renk çiçek istersin?"
Havin duyduğu cümleyle gözlerini Hazara dikerken kimsenin duymayacağı şekilde fısıldamıştı
" Mutfakta bekliyorum seni ,bir yolunu bul gel"
Hazar karşısındaki kızın cesaretine hayran kalırken lavaboya gideceğim diyerek ayrılmıştı büyüklerin yanından. Karşısına çıkan bütün kapıları incelemiş sonunda mutfakta bir o yana bir bu yana volta atan Havin girmişti kadrajına. Omuzlarını dikleştirip ellerini cebine koyarken girmişti içeriye. Havin , Hazarı görür görmez karşısına geçerek konuştu
" Senin amacın ne Hazar Ağa? "
Havinin bu dik duruşu genç adamı güldürürken kafasını iki yana sallayıp sağ eliyle burun kemerini sıkarak konuştu
" Neymiş benim amacım Havin Kejan ?"
Havin bu adamın ona Kejan demesini artık kaldıramazken işaret parmağını tehtitvari bir şekilde sallayarak konuştu
" Benim adım Havin Sönmez. Sakın benimle oynamaya kalkma Hazar Kejan yemin ederim zaralı çıkarsın"
Hazar karşısındaki kızın tehtiyvari hareketiyle erkeksi kahkahasını serbest bırakırken daha fazla dayanamadan adım adım genç kızın üstüne yürümüş ve onu duvarla kendi arasına sıkıştırırken nefesini yüzüne üfleyerek konuşmuştu
" Ne yaparsın Sönmez kızı söylesene?"
Aralarınaki bu yakınlık Havinin kalbinin teklemesine sebep olurken yüzünü yalayıp geçen rüzgara karışıp uçup gitmek istiyordu burdan. Zira karşısındaki adamın gözündeki nefreti gördükçe küçüldüğünü hissediyordu.
Şimdiki Zaman
Genç adamın düşüncelerinden sıyrılmasına neden olan, damdan düşer gibi içeriye giren Mirza ve Devran olmuştu. Kaşlarını çatarken sinirle
" Lan oğlum siz kapısız evden mi geldiniz. İnsan bir nezaketen kapıyı çalar " demişti.
Mirza hemen yayvan bir şekilde abisinin karşısındaki koltuğa otururken Devran sırıtarak konuştu
" Kendi şirketimizde işçi muamelesi görüyoruz bu nasıl adalet Hazar Ağa ?"
Hazar kafasını iki yana sallarken Mirzaya kısa bir bakış atmış ve
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zincire Vurulmuş Kalbim(Yeniden Yazılıyor)
General FictionBir kadın düşünün acı dolu bir kadın . Babası için bütün hayatını yakmayı göze alan bir kadın düşünün. Bu fedakarlığının karşılığında kocası tarafından sevilmeyen bir kadın . Adamın gözleri koyuysa kadının gözleri de bir o kadar ateş saçıyordu. Peki...