Bir insanın tehlikede olduğu anda bu kadar çok güvende hissetmesi pek de normal bir durum değildi sanırım. Ancak Scorpius ile beraber düşüşümüzden aklımda kalan tek şey buydu.
Yağan yağmurdan, esen rüzgardan daha hızlıydık. Hissettiğim bütün o duygulardan çok farklıydı. Aynı anda hem korkmuş hem gerilmiş ve paniklemiştim ancak aynı zamanda rahatlamış ve huzurlu hissetmiştim.
Sanki günlerdir omuzlarımda bir yük vardı ve düşüşümüzle kaybolmuştu.
Yere çakılmadan hemen önce koruma büyüsünü yapabilmiştim ancak yere çakılmamıza bir metre kala birden yavaşlamıştık.
Bizimle birlikte etrafımızdaki yağmur damlaları da ağır çekimde yere düşmeye başlamıştı. Muhtemelen Scorpius Aresto momentum büyüsünü yapmıştı. Daha sonra hafifçe çamurlu yere düşmüştük.
Sonrasını ise hayal meyal hatırlıyordum. Scorpius ile sarılmış bir vaziyette ne kadar orada durduğumuzu ya da ne kadar ağladığımı bilmiyorum. Bir süre sonra ise bilincimi kaybetmiştim ve uyandığımda ise kendimi hastane kanadında buldum.
Sandığımın aksine ıslak veya çamur içinde değildim. Kuru ve temiz bir şekilde sıcak çarşafların arasında yatıyordum. Ancak nedensiz bir biçimde sol omzumda hafif bir ağrı vardı.
Yağmur durmuş, fırtına dinmişti ve güneş yeni doğuyordu. Etrafa göz atmak için başımı kaldırdığımda Scorpius'u yanımdaki yatakta uyanık halde buldum.
Benim uyandığımı görünce yattığı yerden doğruldu, o an kolunun sargıya alınmış olduğunu gördüm.
"Kolun-" demek istedim ancak boğazım kuruduğu için tuhaf bir ses çıkarabilmiştim.
Scorpius yanıma gelerek komidinin üstündeki bardağa su doldurdu ve bana uzattı. Suyu içtikten sonra biraz daha iyi hissettim.
"Koluna ne oldu ben koruma büyüsü yapmıştım ve-"
"Sakin ol ve kendini yorma" dedi Scorpius yatağımın yanına otururken "Düştükten sonra, sen bayıldın ve bende seni hastane kanadına taşırken şey.. yollar çamurdan çok kaygandı ve birlikte yere yuvarlandık. Sanırım o sırada kolumu incittim ve seni taşımak için de biraz zorladım sanırım. Hem endişelenecek bir şey yok Mark sargıları bir saate çıkarabileceğimi söyledi"
"Beni taşırken yere mi düşürdün?" dedim gülümsememi bastırmaya çalışarak. Bu ağrıyan omzumu açıklıyordu.
"Yer çok kaygandı tamam mı?" Diye kendini savundu ancak ben gülmeye başlayınca o da benimle birlikte kahkaha atmaya başladı.
Ancak bu çok uzun sürmedi çünkü birden ağlamaya başlamıştım. Sanki hareketlerimi ben değil de başka biri kontrol ediyordu. Sanırım duygu boşalması yaşıyordum.
"Bana neyin olduğunu söyle" dedi Scorpius "Sana yardım edebilirim, sadece anlat işte"
Başımı iki yana salladığımda iç çekti.
"Rose, neyin olduğunu bilmiyorum ama ne olursa olsun yalnız değilsin, bununla tek başına baş etmek zorunda değilsin. Anlatmak istemiyorsan tamam ama en azından sana yardım etmeme izin ver"
O böyle konuşunca daha fazla ağlamaya başladım. Kendimi hormonları yüzünden sürekli ağlayan hamile kadınlar gibi hissediyordum.
"Peki artık aramız düzeldi mi? Yine eskisi gibi arkadaş mıyız?" Dedim titrek bir sesle. Uzanıp yanağımdaki yaşları sildi.
"Scorpius" dedim burnumu çekerken "Ben eski seni, eski bizi çok özledim"
"Bende öyle" dedi, eli hâlâ yanağımdaydı. Ona beklentiyle bakınca devam etti. "Yine arkadaşız kızıl baş belası, ama şimdilik"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Catch Me İf You Can (Scorose)
FanfictionHenüz beşinci sınıfa başlayan Rose Weasley, SBD'lerinden en iyi notları almaya kararlı iken bela onun peşini bırakmayacak gibi görünüyor. Berbat aşk hayatını düzene sokmaya çalışırken bir de tabiri caizse küçük arkadaş grubunun can düşmanı olan Aaro...