24.01.2018
♥
Hayatta herkesin kendini güvende hissettiği yerler olurdu muhakkak. 'İşte burası benim ait olduğum yer' diyebileceği, garip bir tebessümün dudaklarında yer edindiği küçükte olsa bir alan.
Şimdi tanıdık toprağa ayaklarını basmışken yüzünde keyifli bir ifade vardı.
Bir iki adım attıktan sonra kaşlarını çatarak ayakuçlarına çevirmişti bakışlarını."Sözde toprağa basacak sonra yere kapanıp biraz toprak öpecektim." Diye konuştu huysuz bir sesle.
"Ama toprak kalmamış ki burada, hep çimento hep taş olmuş buralar!"
Elinde tuttuğu valizi biraz daha çekiştirerek yola devam etmişti. Konağa haber vererek bir araba isteyebilirdi lakin süprizi bozulurdu bu sefer de.
Hava ilkbaharın başlarında olması sebebiyle biraz serindi. Sabahın ilk ışıklarında yollara düştüğü için iliklerine kadar titriyordu.
Ara sokaklardan geçerek konağa yaklaştıkça içi garip bir heyecanla sarsılıyordu. Lise den sonra dört yıl boyunca üniversite için İstanbul'a gitmiş ardından üniversiteyi bitirir bitirmez askerliği aradan çıkarmak için asker yolcusu olmuştu. Hasretti yuvasına.
Üstelik askerliğini Kıbrıs'ta yaptığı için annesini görememişti. Ağabeyi Alaz, ara sıra Kıbrıs'a gelse de kızının ona olan düşkünlüğünden dolayı gelememişti.Konağın kapısına yaklaştığında emektar korumalarla göz göze gelmiş, başını eğerek selam vermişti.
İki korumayla da erkekçe tokalaşarak açılan kapıdan girdiğinde ortalıkta kimseyi görememişti.
Eh, tabi daha sabahın körü olduğundan olsa gerek herkes uyuyordu!Derken merdivenlerin orada oluşan seslerle başını otomatik olarak oraya çevirirken elindeki valizi bırakarak sırıtmıştı.
İlk önce annesi görünmüştü merdivenlerde. Sonra da babası Dilaver Ağa tüm ihtişamıyla görüş alanına girmişti.Onu fark eden annesi Berze Hanım olmuştu.
Keskin bir iç çektiğinde, elini göğsüne koyarak dikkatle oğluna bakmıştı."Kuremîn (oğlum)?"
"Daye (anne)?"
"Kuremîn (Oğlum)!"
"Bav (baba)!"
"Kûremîn (oğlum)."
Hewran bu şaşkın tepkiler den sıkıldığı için kollarını hafifçe açarak konuştu.
"Dayemin kocası?"
"Ulan eşek sıpası!"
Elindeki bastonu fırlatırken Hewran kaçmak için hamle yapsa da bacağından yaralanmış acıyla inlemişti.
"Yav bav! Oldu mu şimdi bu? Ben dağlarda o kadar teröristle kapıştım, silahlarla cebelleştim de geldim ama konağa girer girmez yine baston!"
"Abartma lan Kıbrıs'ın neresinde teröristlerle kapıştın?"
Berze Hanım çoktan merdivenleri aşarak oğluna sarıldığında kötü bakışlarla kocasına bakmıştı.
"Niye gelir gelmez vuruyorsun çocuğa?"
"Yaşa be daye!"
"Madem vuracaksın alıştıra alıştıra vur."
Hewran'ın keyifli suratı annesinin som sözleriyle alabora olurken kaşlarını çatarak göğsüne bastırdığı kadına bakmıştı.
"Sen de mi daye (anne)? Alıştıra alıştıra diyorsun bir de, ne yapsın adam 'Hewran sana şimdi vuracağım' dedikten sonra mı vursun?"
Berze Hanım dayanamayıp güldüğünde Hewran'a bulaşan gülümseme yüzünde yer edinmişti.
Eğilerek annesinin alnından öptü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NÜKTEDÂN (Askıda)
General FictionKURGUM REKLAM PANOSU DEĞİLDİR!! Tanyeri hikayesinin yan karakteri olan Hewran'ın hikayesidir. Bölümler kısa olacaktır duyurulur. Hikayeyi daha iyi anlamak için Tanyeri hikayesini okuyabilirsiniz. "Tamamen çıldırmış olmalısın!" Diyerek sessizliği böl...