Badem
Azad silahı bana doğru tutmuştu. Fakat söylediklerim onu sinirlendirince havaya tutup bir el silah etti. Tam o sırada ağalar ayağı kalkıp
"Azad Ağa hele bi dur bi sakin ol. İndiresin o silahı. Karının bir şey yaptığı yok"
"Siz ne dersiniz Ağalar? "
"Beren'den şüpheleniyoruz Dila'ın dedikleri ile gönderilen çiçek eşleşiyor."
"Saçmalık Beren neden böyle birşey yapsın?"
"Bir düşüneyim neden acaba? Neden olabilir Azad her türlü çalışan beynin durdu bakıyorum. Beren para kaynağını ve aşk adamını kaybetti. Hemde benim yüzümden, sevdiği adamı elinden aldım."dedim Azad'ın gözlerinin en derinine bakarak.
"Badem haddini aşıyorsun!"
"Aşıyorum öyle mi?"deyip Azad'ın yanına gittim. Ellerimi Azad'ın ellerinin üzerine koyup ani bir hareketle elinden silahı aldım. Koşarak Beren'in yanına gittim ona bir adım attığımda o bir adım geriye gidiyordu. Bu böyle devam ederken Beren'in sırtının duvara çarpmasıyla gidecek yerinin olmadığını anlaması uzun sürmedi. Bende ona daha da yaklaşıp elimdeki silahı şah damarına dayadım.
"Bana bak kadın! Sen kim oluyorsun da beni lekelemeye çalışıyorsun? Ben senin gibi bir sekreter parçası değilim. Ben bir ağa kızıyım nerede ne yapacağımı çok iyi biliyorum. Şimdi yediğin haltı ya hemen söylersin yada ben burada senin katilin olurum."sık nefes alışverişlerini duyordum.
"Badem hemen o silahı yere bırak."
"Bırakacağım Azad ağa ama önce duymam gereken sözler yada öldürmem gereken birisi var. Şimdi son defa soruyorum. İtiraf edecek misin?"
"Ben öyle birşey yapmam."bu sözlerden sonra kat seviyelerini aşmış olan sinirlerim iyice yükseldi. Silahı havaya kaldırıp iki el ateş ettim.
"Eminsin yani? Bunu sen istedin kızım."
"T-tamam ben yaptım."bunu oldukça tiz bir sesle ve kekekleyerek söylemişti.
"Bağır!!"
"Ben yaptım."
"Neyi?"
"Konağa o çiçeği ben yolladım. "
"Ha işte böyle yola gel."dedim ve artık bu kadar olay kaldıramayan vücudum yere yığıldı.
Babam yanıma gelip
"Biliyordum kızım biliyordum... "
"Sağol babam sağol iyiki varsın. Gerçi artık hayatımda bir sen varsın ya. Ama olsun sen yetersin bana "
Babamın yardımıyla kalkıp ağaların ellerini öptükten sonra abimin karşısına geçip
"Bu sefer olmadı Baran ağa birdahakine kuvvetli delillerle gel! Belki o zaman şansın yaver gider"
"Ba-badem"
"Yazık hakikaten yazık... "
Ablamlarla sarılıp Azad Ağanın karşısına geçtim gözlerimden akan yaşla
"Sana birşey söyleyeyim mi? Gerçekten görülmeye değermiş yüzün. " deyip odama çıktım.
Düşünsenize iki gün öncesine sevmediğiniz bir adam bile olsa sırtınızı ona yaslayacak kadar güvendiğiniz kocanız iki gün sonra canınızı hiçe sayıp sizi sözleriyle paramparça etmeyi başaran biri... Ya annem gerçekten çok acı ve artık 'anne' kelimesi bile canımı yakıyor. Suçsuz olduğumu öğrenmeden önce demediğini yapmadığını bırakmamıştı. Öğrendikten sonra da pek birşey değişmedi zaten. Sahi ne bekliyordum ki? Boynuma sarılıp özür dilemesini mi? Gülünecek şey.
Benim annemle aram pek iyi değildi küçükkende şimdi de...
Annem erkek çocuk düşkünüydü zaten Yusuf abim öldüğünde ise tamamen bana katılaşmıştı. Yusuf abimin ölümünden beni sorumlu tutuyordu... Derin yaradır bende. Babamdan sonra ki aşkımdı Yusuf abim. Annemle aram hiç iyi olmamıştı ama okumaya gittiğimden beri biraz daha iyidi. Yine eskisi gibi olmaya başlamıştı. Ya Baran, nankör,bencilin teki abim nasıl kararmıştı gözleri. Ne çok istemişti öldürmeyi. Kapının çalınması ile düşüncelerimden ayrılıp 'gel' dedim gelen Dila'ydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zor Konak (TÖRE)
General FictionBaşı nefretle başlayan bir aşk hikayesi değil! Başı duygusuz, hissiz ve güvensiz başlayan bir ilişki İki hayatı kurtarmak için kendi ölümlerine "EVET" Diyen iki genç... Zaman geçtikçe birbirine alışan birbirine bağlanan iki gencin hikayesi. Sonl...