Ben her zaman nerede ne yapacağına çok dikkat eden birisi olmuştum. Gerek küçüklükten, gerek sonradan kazanılmış bir alışkanlık olsun; fark etmez. Sonuçta yeri geldiğinde konuşur ve yeri geldiğinde susardım. Yazardım, çevirirdim, güzel konuşurdum, hak ettiğim saygınlığı da karşılığında alırdım. Hiçbir zaman düşünmeden ve ölçmeden konuşmayıp sonrasında pişman olacağım bir şeyler yapmaz veyahut da söylemezdim. İnsanlar, bizler çok kırılgan ve çok kıran kişileriz. Ne kadar kırıyorsak o kadar kırılıyoruz.
Ve ne kadar kırmıyorsak, o kadar kırılmıyoruz.
Tam olarak 'etme bulma dünyası' mı deniyor bilemeyeceğim ancak ben hayatım boyunca hep bu mantıkta ilerleyip buna inanmıştım. Asla kırmadım, kırmamak istedim ve kırmaktan da nefret ettim. Yerli yerinde konuştum. Ama tüm bunlara rağmen kırılmaya çok meraklı olan kırıcıları, yerli yerinde konuşarak teker teker kırdım.
Tüm bu kırıp kırılma sonemin içine dahil olan Park Chanyeol, onu kırmadığım halde beni her kemiğimden teker teker kırarak; yaşamımı sürdürdüğüm teorimi yerle bir ediyordu.
Bütün satranç takımı güzelce yerleştirene kadar canım çıkmıştı ve onu maskesiyle şapkası yüzünde gördüğümden beri bir türlü kendime gelemiyordum. Onu görmeme rağmen akıp giden kalabalıkla birden uzaklaşmıştı bile. Ve ben bakakalmıştım arkasından. Chanyeol teorimi değil, beni de yerle bir ediyordu. Ona deliler gibi ihtiyacım olduğunu tüm dünyaya bağırmak, herkesten onu saklamak, kendime almak istiyordum. Rüyalarımdan da güzel dokunsa vücuduma, capcanlı hissetsem beni sevişini olmaz mıydı?
Chanyeol bana gelmeliydi.
Düzenlemelerim bittiği gibi bilgisayarımı kapadım ve koltuğumda düzgün bir pozisyon alarak kafamı ellerim arasına aldım. Şahsıma söylenecek hiçbir kötü söze katlanacak gücüm yoktu. Kitap eleştirilerime bu yüzden bakmayacaktım. Ellerimi çırptım ve kalkarak bilgisayarı toparladım. Gözlerim doldu. Chanyeol bana gelmeyecekti.
Chanyeol evleniyordu ve o benden giderken ufacık bile düşünmeyecekti.
Yatağıma yattım ve o gece uyudum. Belki rüyamda onu görür, gitme der, sonra elini tutar ve gidecek olma ihtimaline karşın onu göndermezdim. Ama görmedim. Chanyeol rüyalarımdan birine bile girmedi ve beni öylece ortada bıraktı. Belki de olmasj gereken bu, diye düşündüm. O beni inandırıp böylece ortada bırakırken; benim de işime bakıp ondan tarafa sırt çevirmem gerekiyordu.
Ancak ben bu kadar kolay değildim.
Gerekirse kafasına silah da dayardım, düğününü de basardım.
Beynimin patlayacak gibi olmasıyla koltuğa yığılıp kalmam ise, bunca plandan sonra, hiç de beklenildik değildi.
7 yıl önce, Gangnam
"Annem, kalbin durmak bilmiyormuşçasına attığında yanında biri olacak, derdi. Yanında olan o kişidir çünkü, kalbinin durmaksızın atmasını sağlayan. Gözyaşlarımı akıta akıta inandım. Onun değerlenen sözlerine bunu taç ettim. Annem hep haklıydı. Oğlum, derdi. Kalbin dur durak bilmezcesine attığı vakit, doğru kişinin yanındasındır."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Échecs (M) | ChanBaek √
FanfictionChanyeol, Baekhyun'un rüyalarına girer. -Mortalsoo !!Yetişkin içerik!!