10

275 47 31
                                    

gözlerini kaçırdın, o güzel gözlerin bana bakmadı. bu canımı yakmıştı, kalbimin sızladığını hissettim. irislerimden yaşlar düşüyordu. sen onları silmedin. oysa ben zamanında seninkileri silmiştim.

"ben acıya bağımlıyım yoongi," demiştin elindeki jileti kenara bırakırken. "beni anlayamazsın. bunca zaman acıyla yaşadım. ölümü kurtuluş olarak gördüm çünkü biliyordum ki çok yorulduğum zaman her şeyi bırakabilirdim. istediğim zaman hayatıma son verebileceğim düşüncesi her defasında kurtardı beni intihar etmekten, anlıyor musun? şimdi bir anda gelip bundan vazgeç diyorsun bana. yapamam. beni böyle sevemez misin?" dedin gözyaşları içinde. yaşlar yerdeki kan damlalarına karışıyordu. "beni böyle sevemez misin? böyle kabul edemez misin beni? yara bere içinde, darma duman?"

"hoseok.." diye fısıldadım acılar içinde. "kendine zarar verdiğin zaman sadece kendi canını yakmış olmuyorsun, beni de dağıtıyorsun. sen de bunu anlamak zorundasın. sadece yaşamayı deneyemez miydin? mutlu olabilmek bu kadar mı uzaktı sana? hiç değilse bana da mı sarılamazdın? açmıştım kollarımı ben sana." dedim elimin tersiyle gözyaşlarımı silerken. canım yanıyordu ve her an içim daha da daralıyordu, nefesim kesiliyordu. dışarı çıkmaya ihtiyacım vardı.

banyodan çıktım ve askılıktaki ceketimi alıp çıktım evden. gözyaşlarım hâlâ akıyordu ve önümü bile zor görüyordum. kalbim öyle acıyordu ki o an bu acıyı unutmak için her şeyi yapardım. ilk gördüğüm tekelden birkaç şişe bira aldım. parasını ödeyip, savruk adımlarla çıktım dışarı. karşıdaki kaldırıma oturdum, öylece. poşetten biralardan birini çıkardım ve büyük bir yudum aldım. sarhoş olursam kalbimin acısı diner miydi biraz? var mıydı bir ihtimali, kalbimdeki seni uyuşturabilmenin?

suicide, sope ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin