Gülerek Yavuz'a sarıldım. Yine kendi aramızda espriler yaparak gülüyorduk. O sırada gözüm birine takıldı,gülüşüm aniden durdu. Sanki o an eş zamanlı olarak kalbim ve beynim de durmuş gibiydi. Doğru görüp görmediğimi teyit etmek için daha dikkatli bakmaya çalıştım. Ne yazık ki doğru görmüştüm. Zaten insan evini nerede görse tanır değil mi? Hiç değişmemiş;saçları,gülüşü,gamzesi,konuşması... Hatta yüz hatları daha da belirginleşmiş daha da yakışıklı olmuş. Onca yıl sonra onu ilk gördüğüm andaki heyecanı,o kalp sıkışmasını aynı şekilde yeniden yaşatmayı başarmıştı bana. Ben... Onu unutmak için çok çaba sarf ettim. Psikolojik tedaviler gördüm. Unutmuştum da. Niye çıktı ki karşıma yeniden? Peki ya unuttuysam niye hala eskisi gibi hissediyorum ona bakınca? Tam sekız yıl sonra lise aşkım,canımdan can götüren adam yine karşımdaydı. Kader en olmaması gereken anda tekrar buluşturmuştu bizi. O sırada durgunluğumu anında fark eden Yavuz ne olduğunu sormaya başladı. Ne diyecektim ki, yıllar önce deli gibi aşık olduğum adamı mı gördüm diyecektim? Yoksa bunca yıldır seninle birlikteyim ama bir kere seni görünce kalbim teklemedi onu sekiz sene sonra görmeme rağmen ilk günki gibi heyecanlandım mı diyecektim? Diyemezdim ki. 1 ay sonra nişanlanacağım adama nasıl diyebilirdim böyle bir şeyi? O anki şoktan dolayı sakin görünmeye çalışarak orada çok bunaldığımı söyledim ve dışarı çıkardım Yavuz'u. Belki temiz hava alıp düşünmek bana da iyi gelirdi. Kendimi banka atar atmaz derin düşüncelere daldım. Yavuz kendince bir şeyler anlatıyor ancak o anki dalgın beynim hiçbirini algılamayarak yıllar öncesine yolculuk yapıyordu.
10 YIL ÖNCE
9. sınıfa yeni başlamıştım. Henüz ilk haftalarındaydık. O gün biraz sonra yaşayacaklarımdan birhaber ilkokuldan beri yanımda olan Yasemin,Yezda ve Masalla beraber yemeğimizi alıp boş bulduğumuz bir yere oturduk. Sakince yemeğimi yerken karşı masadaki bir çocuk dikkatimi çekti. Her şey bir anda yaşandı. Kalbim sanki vücudumda parende atıyormuş gibi hissettim,ellerim ve ayaklarım titremeye başladı ve elimdeki çorba kaşığını içerisindeki çorbayla beraber üstüme düşürdüm aynı zamanda da tüğüldüm. Arkadaşlarımın hepsi bana bakarken yok bir şey dercesine elimi salladım ve hızlıca üzerimi temizledim. Birkaç dakika sonra kendime geldiğimde gözlerimi ayırmadan o çocuğa bakmaya başladım. Kahverengi saçlarına bal rengi gözleri eşlik ediyordu. Sakin ve kendinden emin bir şekilde yanındaki arkadaşına bir şeyler anlatıyordu. Onda kimsede olmayan bir şey vardı. Beni kendine çeken bir şey... O ana kadar kimseye en ufak bir duygu hissetmemiştim. Zaten o ana kadar hep saçma bulmuştum böyle şeyleri. Gözlerimi ayırmadan onu izlerken arkadaşının dediği bir şeye gülmeye başladı. Gülünce kısılan gözleri,çıkan gamzesi... O kadar eşsizdi ki. Yaklaşık 10 dakikadır normale dönmeyen kalp atışım onun gülüşünü görmemle daha da hızlandı. Bu öyle bir duyguydu ki o an dünyanın en iyi edebiyatçısı gelse yine de dillendiremezdi. O sırada arkadaşlarım ısrarla niye 10 dakikadır gözlerimi ayırmadan bir noktaya kilitlendiğimi soruyor ancak ona bakmaktan ve heyecandan cevap veremiyordum. Sakinleşmek için su içmeye yeltendiğim sırada yemeklerini bitirip ayaklandılar. Mutlaka ismini öğrenmem gerekiyordu. Kızlara hemen beni takip etmelerini söyleyerek hızlıca ben de ayaklandım. Anlamsızca bana bakarlarken soru sormamalarını birazdan anlatacağımı söyleyerek arkamdan sürükledim. Bu sırada bal gözlü çocuk merdivenlerden iniyordu. Koridorun başına geldiğinde dolabına uğrayıp defter alarak sınıfına girdi. Böylelikle sınıfını da öğrenmiş oldum. İsmini öğrenmek için hızlıca dolabının önüne gittim. İsmi;Yiğit'di. Yiğit Derin. O kadar mutlu olmuştum ki ismini öğrenince. Ama bilmiyordum o ismin ne kadar canımı yakacağını. Yasemin daha fazla dayanamayarak sesini yükseltti:
-"Anlatacak mısın artık?"
Sorusu karşısında usulca gülümsedim.
-"Anlatacak bir şey yok sadece sanırım biraz önce ilk defa gördüğüm birine aşık oldum,yani aşk dedikleri şey benim hissettiğim gibiyse tabi."
Diyerek yanıtladım sorusunu. Üçü de ağızlarını ne kadar açabiliyorlarsa açıp şoke olduklarını belli eden sesler çıkardı. E haklıydılar da. 2 gün önce aşk acısı çekip ağlayan platonik aşık kıza liseli ergen muamelesi yaparak dalga geçmiştim çünkü. Ne demişler?
"İnsan kınadığını yaşamadan ölmezmiş" Şoku atlatan ve aramızda genellikle en mantıklı konuşan kişi olan Yasemin:
-"Baya ciddisin yani?" dedi.
Güldüm.
-"Evet,hem de hiç olmadığım kadar."
O sırada aklıma şimdi düşününce saçma ama o an yaşarken aşırı mantıklı bir fikir geldi:Gidip dolabının içine bakacaktım. Sevgilisi varsa belki adını defterlerinin,kitaplarının arasına karalamıştır diye düşündüm ve düşüncemi uygulamak için harekete geçtim. Yiğit sınıfından çıkmadan halletmem gerekiyordu çünkü muhtemelen ders başlamadan dolabını kilitlerdi ve benim başka bir zaman bakmaya imkanım olmayabilirdi. O yüzden acele edip fırsatı değerlendirmem gerekiyordu. Tam dolabının önüne gelip açacağım sırada peşimden gelen Masal:
-"Açıp karıştırmayacaksın herhalde değil mi?" dedi
Ancak onu umursamadan açıp içine bakmaya başladım. Arkadan gelen Yasemin ve Yezda'ya dönerek:
-" Yiğit sınıftan çıkarsa haber verin, Masal sen de yardım et defterlerinin içinde herhangi bir kız ismi yazıyor mu?" dedim. Bana delirmişim gibi baksalar da kankalık vazifesi olarak ses çıkarmadılar. Baktım,baktım,baktım. Ama hiçbir şey bulamadım. Nedensiz bir şekilde rahatladım. Sanki defterinde ismi yazmıyor diye sevgilisi olmayacaktı. Zaten rahatlamam çok uzun sürmedi. Yasemin ve Yezda aynı anda öksürmeye ve garip sesler çıkarmaya başladılar. Ne oluyor diye arkama döndüğüm sırada arkamda duran Yiğitle burun buruna geldik. Tek kaşını kaldırmış meraklı gözlerle:
-"Dolabımda ne karıştırdığını sorabilir miyim?" dedi.
Ben hem onu tekrar görmenin,o kadar yakınımda olmasının ve suç üstü yakalanmamın verdiği duyguyla panikledim ve ne diyeceğimi bilemez halde salak bir ifadeyle yüzüne bakmaya başladım. Hemen bir yalan uydurmam gerekiyordu çünkü Yiğit'in yüzünde cevap alamadığı için sabırsızlanan bir ifade belirmeye başlamıştı.
BÖLÜM SONU
OY VERİRSEN BENİ ÇOK MUTLU EDERSİN,VAKİT AYIRIP OKUDUĞUN İÇİN ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM 🌿💕🌹
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YENİDEN TANIŞMA
Teen FictionUfaksındır daha,aklın ermiyordur çoğu şeye. Baban seni ilk defa balık tutmaya götürecektir. Çocuksu bir heyecan yaşarsın. O ermeyen aklınla sevinirsin buna. Hevesle gidersin. Atarsın oltanı denize beklersin. İlk defa deniyorsun ya bilmezsin tabi şan...