3: Yok Edici

1.8K 192 90
                                    


Dazai alnına yaslı silahtan korkmuyordu. Daha kötü durumlarda da bulunmuştu. Fakat şu anda tedirgin olmasının sebebi, zamanının kısıtlı olmasıydı. Chuuya hala binanın içindeki adamlarla uğraşıyordu ve belki de ölmüştü — aslında, hayır, Chuuya'nın yaşadığına emindi.

"Pekala..." diye sessizce mırıldandı Dazai. Bir plana ihtiyacı vardı.

"Son sözlerin bunlar mı?" Kadın güldü. Karşısındakinin Liman Mafyası'ndan olduğunu bildiği için oyalanacak hali yoktu. Tereddüt etmeden tetiği çekti. Fakat silah tutukluk yaptı. "Ha?" Kadın silahı biraz geri çektiği anda, silah parçalanarak yeri boyladı. Fakat az önceki gibi etkileyici bir parçalanma değildi, bozulmuş olmalıydı. "Nasıl..."

Silah normal bir silahtı. Fakat normal bir şekilde birleştirilmemişti, kadının güçleriyle birleştirilmişti. Ve Dazai'nin alnıyla temas ettiği o ufacık anda da silah, parçaları birleştirilmeden önceki haline dönmüştü. Kadının uyguladığı güç tamamen yok olmuştu.

"Sanırım kendi yeteneğimden bahsetmedim," diye açıkladı Dazai. "En ufak dokunuşumla diğer tüm yetenekleri engelleyebiliyorum. Eğer sihirli numaralar yapmak yerine basit bir silah kullansaydın... Yaşıyor olabilirdin."

Kadın yutkundu ve tek kelime edemeden boynundaki acıyla yere devrildi. Dazai daha önce kullanacağını hiç hayal etmediği neşteri kullanmak zorunda kalmıştı. Neşter, ona patronundan bir hediyeydi ve adil dövüşlere uygun bir araç da değildi. Fakat Dazai de adil bir insan değildi.

Doğruca cebindeki disklerden birini çıkarıp ana bilgisayarın önüne oturdu.

•••

Dazai'nin işini bitirmesi sadece birkaç dakika almıştı. Acele etmesine bile gerek kalmamıştı çünkü örgütün bilgisayarları düşündüğünden çok daha hızlıydı. Onlarca dosyanın aktarılması ve silinmesi hızla hallolmuştu. "Güzel," diye mırıldandı kendi kendine. Ardından son işlemleri halledip doğruca dışarı çıktı. Boş koridoru aşarak üst kata yöneldi.

Liderin odasının bulunduğu kata çıktığında ise iki güvenlik görevlisi tarafından anında yakalanmıştı. Karşı çıkmadı. Onu doğruca Chuuya'ya götüreceklerini biliyordu. Dazai'yi 'zorla' liderlerinin bulunduğu odaya soktuklarında görevlilerden biri konuştu, "Bir tane daha bulduk."

Dazai odada gözlerini gezdirdiğinde odanın duvarına adeta yapıştırılmış Chuuya'yı gördü. Görünmez bir güç onu duvarda asılı tutuyordu. Dazai omzundaki yarayı buradan görebilmişti. Anlaşılan kurşunlardan biri Chuuya'ya isabet etmişti. Onun haricinde vücudunda birkaç morluk vardı ve giysileri de belirli ölçüde yırtılmıştı. Ki bunlar da, Chuuya'nın önünde duran iri yarı adamın işi olmalıydı.

Dazai Chuuya'yı daha önce de yaralı halde görmüştü. Fakat hiç... Bu kadar çok olmamıştı. Dazai göğsünde ufak bir ağrı hissetti. Yine de dışa yansıtmadı. Chuuya ile birkaç saniyeliğine göz göze geldiklerinde bile sadece sakin olmasını sağlayacağını umduğu ufak bir bakış sunmuştu.

İri yarı adam Dazai'ye döndüğünde kaşları çatıldı, "İkinci bir şarlatana ihtiyacımız yoktu. Onu şuraya oturtun! Lider gelesiye dek gözlerinizi üstünden ayırmayın."

Görevliler Dazai'yi bir sandalyeye oturttu. Dazai bu sırada etrafı inceledi. Oda oldukça genişti ve çok eşya yoktu. Birkaç koltuk, masa, kitaplık ve geniş camlardan oluşuyordu. Kitaplıklar toz tutmuştu. Adamın hiçbir kitabı okumadığı belli gibiydi.

"Ben de tam arkadaşını sorguya çekiyordum," diye Dazai'nin düşüncelerini böldü adam. Ardından Dazai'ye dönerek Chuuya'yı bıraktı. Gerçek anlamda, bıraktı. Adam arkasını döner dönmez Chuuya'nın üstündeki güç kalkmıştı ve Chuuya yere devrilmişti. "Ama o konuşacağa benzemiyor. Şimdi sen söyle bakalım, kaç kişisiniz?"

Remember Me (Soukoku)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin