The IV and your hospital bed,
This was no accident.
This was a therapeutic chain of events.•••
Hastane koridorları sabaha doğru tekrardan dolmaya başlamıştı. Chuuya ambulansı aradığında Dazai'nin yanındaki kadını da kurtarma niyetinde değildi fakat istemeden de olsa yapmıştı. İşin acı tarafı hastaneye vardıklarında kadının uyanmasıydı. Anlaşılan hapları alan sadece Dazai'ydi. Kadının aldığı haplar uyku ilacından fazlası değildi.
Dazai kandırılmıştı. Chuuya neye üzüleceğini bilmiyordu. Dazai'nin bu kadar basit bir kadınla intihar etmesine mi yoksa kadın tarafından kandırılmasına mı... Kadın uyanır uyanmaz başka bir adamı aramış ve onunla gitmişti. Chuuya kadını sorgulayamayacak kadar endişeliydi.
Henüz daha kendi vücudu sargılarla doluyken Dazai'nin de hastanelik olması hiç de iyiye işaret değildi. Evet, yaralanmadıkları bir gün yoktu. Ama bu farklıydı... Dazai intihar etmişti. Chuuya'nın aklı bir türlü almıyordu.
Durumu mafya lideriyle konuştuğunda aralarında geçen konuşma çok daha şaşırtıcıydı:
"Mori-san," Chuuya olayı lidere izah ettikten sonra tek bir cevap alamayınca merakla konuştu. "Ne düşünüyorsunuz?"
Ōgai Mori iç çekerek arkasına yaslandı. Ardından göz ucuyla yanlarında resim çizen ufak, sarışın kıza baktı, "Elise-chan buradayken bunları konuşmak istemem." Gözlerini kısarak gülümsedi.
"Ama... Dazai'nin intiharına yol açacak bir problem varsa-" diye devam etmişti ki Chuuya, lider onu durdurdu:
"O kelimeyi kullanma dedim," Ellerini masada birleştirip ciddileşti. "Sana sadece şunu söyleyebilirim, Nakahara. Bu Dazai'nin ilk seferi değil. Eminim ki iyi olacaktır," Gözüyle Chuuya'ya çıkışı işaret etti. "Ölüm de Dazai'yi yanına pek istemiyor sonuçta. Şimdi gidip tatilinin keyfini çıkar."
Böylece Chuuya liderden bilgi alamayacağını kavrayıp hastaneye dönmüştü. Şimdi Dazai yoğun bakımdan çıkmış, hem de uyanmıştı. Fakat çalışanlar onu bekletiyordu. Chuuya biraz daha bekletilirse olay çıkaracağına emindi.
Sonunda bir hemşire ona Dazai'yi görebileceğini söylediğinde şükürler olsun, diye geçirerek odaya girdi. Bembeyaz odanın içinde, yatakta masumca pencereye bakıyordu Dazai. Oturur pozisyondaydı ve gözlerinde yorgun bir bakış vardı. Daha hiç Chuuya'ya bakmadan, gelenin bir hemşire olduğunu varsayarak sordu:
"Oyamu nasıl?"
Chuuya yumruğunu sıktı. Sahiden o kadını nasıl düşünebilirdi? Chuuya, Dazai'nin ilk düşündüğü şeyin bu olmasına anlam verememişti. Ve istemeden de olsa kırılmıştı.
"Gayet iyi," diye lafa girdi. "Çoktan çekip gitti bile. Anlaşılan çifte intihar ettiğini sandığın kadın kendine intihar süsü vermiş sadece."
Dazai ilk şaşırarak Chuuya'ya döndü. Şaşırma sebebi söyledikleri değildi, gelenin Chuuya olmasıydı. Ardından sakinleşerek, Chuuya'nın söyledikleri karşısında güldü. "Beni artık sevmediğini biliyordum. Bir başkası ile görüşüyordu. Sanırım... Kabullenmeyi reddettim."
Chuuya Dazai'nin gülüp rahat rahat konuşmasıyla iyice öfkelenmişti, "Seni lanet olası aptal," diye girişti. "Seni aldattığını bildiğin bir kadınla intihar mı edecektin!?"
Dazai, Chuuya'nın öfkeli mavi gözlerine yorgun gözlerini dikti. "Ben de onu aldatıyordum."
"Ha?.." Chuuya duraksadı. Pekala, Dazai'nin karışık bir aşk hayatına sahip olmasını hiç beklemezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Remember Me (Soukoku)
FanfictionDazai Osamu ve Chuuya Nakahara'nın başrolü aldığı bir fan hikayesidir. Uyarılar: • Yaoidir. (Eşcinsel içerik içerir ve homofobiklere uygun değildir.) • Asıl manga/animedeki kurguyla farklılık gösterebilir. Olay ve zaman değiştirilecektir. • Animeyi...