36

2.1K 145 8
                                    

Lily pazar sabahlarını severdi; krepler, anne-babasının gülümsemeleri ve Tuney'nin kahkahası.
James ise pazar akşamlarını severdi; babasıyla Quidditch maçları ve annesinin tezahüratları.

Lily posta almayı severdi, bu yüzden Hogwarts mektubunu almadan önce bile heyecanlıydı.
James ise Hogwarts fikrini ve Hogwarts ile ilgili duyduğu hikayaleri severdi, bu yüzden her gün saat 11' de* posta kutusunu kontrol ederdi.

Lily, ona büyücülük dünyasında rehberlik etme sözü veren yeni arkadaşı Severus'u çok sevdi. James, yeni arkadaşı Sirius'u çok sevdi, ikisini mizah anlayışları birbirine feci şekilde benziyordu.

Lily Gryffindor ortak salonunu severdi, renklerini, sıcaklığını ve mutlu öğrencileri görmeyi severdi. James Gryffindor ortak salonunu severdi, gürültülü kahkahaları, şömineyi ve bir ev gibi konforlu olmasını severdi.

Lily İksirler'i severdi, sınıfında birinciydi ve Profesör Slughorn onda oldukça parlak bir ışık görebiliyordu. James Transfigürasyon'u -Biçim Değiştirme'yi- severdi, sınıfında birinciydi Minnie'nin -Minerva McGonagall- onu aslında sevdiğini biliyordu.

Lily kütüphaneyi çok severdi; sessizlik, eski kitapların kokusu ve güvenlik. James Quidditch sahasını severdi; uçma hissi, saçlarındaki rüzgar ve çılgınlık.

Lily üzgünken Kara Göl'ün kıyısında oturmayı severdi, Severus ona soğuk davranıyordu ve Potter onun peşini asla bırakmayacak gibi gözüküyordu**. James Astronomi Kulesi'nin tepesinde oturmayı severdi, Sirius, Remus ve Peter ailesi öldüğünden beri sıklıkla onu Astronomi Kulesi'nde buluyordu.

Lily, Potter'ın sonunda ona sormayı bırakmasını*** seviyordu. James ise Lily'le nihayet arkadaş olmaya başlamalarını seviyordu.

Lily, James eğlenceli bir şeyler yaptığında karnında uçuşan kelebekleri seviyordu. James, Lily'nin kahkasını seviyordu, özellikle de sebebinin kendisi olduğu zamanlarda.

Lily James'in dağınık siyah saçlarını severdi, her ne kadar eğer onları kendisinden uzak tutmazsa kesmekle tehdit etse de. James Lily'nin ateşli kızıl saçlarını ve onlara benzeyen öfkesini severdi.

Lily, James'in onu ilk kez öptükten özür dilemesini seviyordu. James, kızın 'ona tekrar çekilmeden önce çenesini kapatmasını' söylemesini seviyordu****.

Lily, James'in, onun savaş hakkındaki korkularını yok etmesini severdi. James, onu kaybetmekten korktuğu zaman ona sarılmayı severdi.

Lily, James'in savaşmak için ilk gönüllülerden birisi olmasını seviyordu. James, yeni bir görev ortaya çıktığında kızın hep hazır olmasını seviyordu.

Lily, James'i gördüğünde onun sunakta tırmanmasını (?)***** severdi. James, Lily'nin ona koridorda göz kırpmasını severdi.

Lily, ona her şarkı söylediğinde kıkırdayan oğlunu seviyordu. james, oyuncak süpürgüsünde bir kuş kadar iyi uçan oğlunu seviyordu.

Ve, ikisi de en çok birbirlerini ve oğullarını sevdiler, en sonuna dek...

¤¤¤

*= Burada 11'de derken her gün saat 11'de diyor da olabilir, 11 yaşına gelene kadar her gün diyor da olabilir, pek emin değilim ama daha mantıklı olduğu için bunu yazdım.

**= Burada da pek anlamlı bir şey olmuyor ama sanırım bu anlamda kullanılmış.

***= Ona sormayı bırakması derken artık çıkma teklifi etmemesi demek istiyor.

****= 'Sus yoksa seni tekrar öperim' gibi bir anlama geliyor.

*****= Burayı ben de anlamadım, altar sunak demek ama sunağın konuyla bir alakası yok. Eğer burada neden bahsettiğini anlayan varsa yorumda söylerse sevinirim.

Bu benim ilk çevirim, o yüzden muhtemelen hatalarım vardır, kusura bakmayın ve hatalı yerleri söylemekten çekinmeyin. Çevirirken çok zorlandım, o yüzden oy ve yorum yaparsanız sevinirim.








jily (+marauders) stuffHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin