Lern duydukları karşısında şok olmuştu. Öz teyzesi Carol'un böyle bir şey yapma ihtimali bile aklına gelmezdi. Resmen hayatını karartmaktan söz ediyordu. Kapıyı açıp girerek ona küfürler söylemek, aşağılamak ve hayatından çıkarmak istiyordu. Fakat yapamazdı, akıllı davranmalıydı. Hemen geldiği yolu geri dönerek Steff'i aradı.
Steff, Lern'in çocukluk arkadaşıydı. Dalgalı, beline kadar uzanan ince telli kahverengi saçları vardı. Boyu ise 1.80'i aşkındı. Güzel ve alımlı olan bu kadın, Lern'e her şeyini paylaşır birbirleri arasında gizli saklı olmazdı.
"Alo, Steff! Acilen sana ihtiyacım var neredesin?"
"Lern, iyi misin? Ne oldu?"
"Evdeysen geliyorum, anlatacağım çok şey var" deyip telefonu kapattı. Steff bunun üzerine heyecanlanmış ve endişelenmişti. Çünkü Lern'in sesi hiç iyi gelmiyordu. Merakla evinde beklemeye devam ederken kapı çaldı. Steff kapıya doğru hızla ilerledi ve açtı.
"Ah canım hoşgeldin. Üşümüşsün hemen içeriye gir, sana hemen kahve hazırlayayım."
"Hayır hayır. Hiçbir şey istemiyorum Steff." deyip salonun ortasındaki kaliteli deri koltuğa yaylandı. "Ben, ben gerçekten ne yapacağımı bilmiyorum"
"Anlat Lern"
"Biliyorsun bunca senelik arkadaşlığımız var. Hayatım boyunca kötü şeyler yaşadım evet, fakat böyle bir şeyle karşılaşmadım ben Steff. Her şey bok gibi! sanki, hayatımın sonu geliyormuş gibi hissediyorum."
"NE!? Böyle bir şeyi asla bir daha ağzından duymayayım Lern. Neden böyle düşünüyorsun. Ne oldu?"
"Bundan 2 ay önce, her şey gayet normaldi. Biliyorsun modacılık sektöründe işler yoğun oluyor. Gece gündüz ofiste katalog hazırlıyorken öğle saatleriydi sanırsam birisi ofisime girdi. Uzun boylu, kirli sakalları olan bir beydi bu. Şaşırdım çünkü kendisini tanımıyordum ve odama girmiş bana aval aval bakıyordu. Hemen ayağa kalktım tabi ne olduğunu anlamadan "Siz de kimsiniz" dedim.
"Merhaba Aisha Lern, ben katalog çekimleriniz için gelmiştim. Teyzeniz sanırsam ismi Carol'du o çağırdı beni ajanstan." dedi. Teyzem benden habersiz bir çocuk çağırıyor ve model diye karşıma sunuyor. Şaşırdım açıkçası, teyzemle ne kadar birbirimizden nefret etsek de bu bir iş ve bana danışması gerekiyordu diye düşündüm. Oturdu ismini sordum, Jhon'muş. Muhabbet ilerledikçe bana kişisel sorular sormaya başladı. Ben de bundan rahatsız oldum ama belli etmedim. Konuşma daha da ilerledikçe bir sebeple benden numaramı istedi ve ben salak gibi verdim Steff"
"Neden salak gibi?"
"Dur anlatıyorum. Bu beni geceleri aramaya başladı. Konuştuk muhabbet ettik ve ben istemsizce ona bağlandım."
"Bunu bana nasıl söylemezsin Lern"
"Söyleyecektim fakat her şey ondan sonra boka sardı. Bu evime geldi ve beni taciz etmeye başladı. Ben ölmüş kocam üzerine yemin etmiştim bir daha birini sevmeyeceğim diye Steff. Böyle bir şeyi yapmam ona saygısızlık olurdu. Yapamazdım çünkü ona hala deli gibi aşığım. Ben Jhon'u geri ittim, birden aklıma Keşman gelince sinirlendim ve evden kovdum."
"Oha Lern"
"Onun üzerine bu çocuk beni tüm ajans üyelerine kötü tanıtmış. Egolu, bencil, küstah, paragöz, kaltak... daha sayamayacağım büssürü damga yedim. İş hayatıma leke geldi. Yaklaşık 2 hafta boyunca eve kapandım. Hiç dışarı çıkmadım ve sürekli ağladım zırladım. İçten içe pişmanlık duydum fakat nafile. Hiçbir şeyi geri getiremezdim. Geçmişte yaşadığım onca şey de tekrar tekrar üstüme geldi. Bir kere depresyona girince bütün dertler üstüne çöker tabii. Sanki bütün acıları o 2 haftaya sığdırdım ve yükü kaldıramaz oldum Steff"
"Canım benim ya" deyip sarılır.
"Asıl olanlar o 2 haftadan sonra oldu işte. İntahar etmek istedim, silah için bir tane eşkıya buldum evine gittim derken bayılmışım ya da bayılttı beni bilmiyorum. Adam naptı belli değil. Hiçbir şey hatırlamıyorum tecavüz mü etti ne yaptı bilmiyorum sadece olaydan 2 saat sonra uyanabildim ben. İlk öyle bir şey olmaz sandım ama düşündükce deliye dönüyorum Steff. Eve döndüğümde evime hırsız girmiş ve annemden kalan değerli ganimetlerin hepsini çalmış!"
"Ne, olamaz!"
"Oldu bile Steff. Şimdiki sorunum ise o kaltak Carol!"
"O kadını ömrüm boyunca hiç sevmedim, sevmeyeceğim de. Ne yaptı yine"
"Tahmin bile edemezsin. Keşman'ın annesi Sara'yı bana musallat etmeye çalışıyor. O kadın PSİKOPAT! Ya evliliğim boyunca hiçbir iyilik görmedim o kadından. Ayrıca çok gizemli. Mesela isminin Sara olduğunu ve büyü, falcılıkla uğraştığınu biliyorum sadece. Geçmişine dair hiçbir iz yok. Keşman bile bilmiyordu zamanında. Kayınpederim ise seneler önce birden ortalıktan kaybolmuş. Nerde, nasıl olduğunu bilmiyorum. Aile içleri çok karışık."
"Peki ya Carol Sara'yı sana nasıl musallat etmeye çalışıyor?"
"Bilmiyorum, sadece konuşurlarken duydum. Bana büyü yaptıracakmış sanırsam. Of tanrım of! Neden her şey benim başıma gelir ki zaten. Siktiğimin hayatında bunları yaşamak zorunda mıyım"
"Ah be Lern. Bu kadar tahlihsizlik yaşayacağın aklıma bile gelmezdi. Ben her zaman yanında olacağım canım dostum. Biz o küçükken olduğumuz iki minnak sevimli kızlarız hala unuttun mu? Carol, seni alt etmeye çalışsada başaramayacak. Elimizdeki bütün fırsatları değerlendirerek onu biz alt etmeliyiz. Ama ondan önce, çok yorgun gözüküyorsun Lern. İçeride su sıcak git duş al. Bunları daha sonra konuşuruz."
"İyi ki varsın Steff. Sen de geç olmadan uyu. Anlattıklarımı fazla kafana takma" deyip duş almaya gitti.
-----------------------Duş alırken isteksizce kusası geldi, kustu. Midesi bulanıyordu Lern'in ama Lern "Off yediklerim mi dokundu?" diyerek, hastalığını takmadı. Steff ile beraber biraz daha konuşup uykuya daldılar. Sabah olunca ve mide ağrısı devam edince doktora gitmeye karar verdi. Randevusünü aldı ve saat 14.30da hastahaneye gitti. Arada aklından "Umarım, ölüp kurtulurum" gibi düşüncelere kapılsada başına geleceklerden habersiz yavru ceylan gibi bekliyordu. "HASTA AİSHE LERN LÜTFEN İÇERİ GİRİNİZ!","Doktor bey benim midem bulanıyor son günler de galiba yediğim fast foodlar dokunmuş olmalı, tahlil yapabilir miyiz?" dedikten sonra doktor "Tamam siz üçüncü kata çıkıp koridorun sonunda sağdaki odaya girip kan ve idrar tahlili için gerekli işlemleri yapın Bayan Lern" dedi ve Lern odadan çıkıp tahlil işlemlerini yaptırmaya gitti. Sonuç anca yarına yetişeceğinden en yakın eczaneden ağrı kesici, mide bulantısı geçirici hap alıp kendi evinin yolunu buldu. Eve adımlar kalınca ürkmeye başladı ve Steff'i arayıp "Aşkım gene size geliyorum, ben bu eve girmekten çok korkuyorum.", Steff ise "Canım bir şartım var, gelirken rakı al da bir rakı bardaklarımızı tokuşturalım ha ne dersin?" dedikten sonra Lern "Tamam, sen mezeyi hazırla" deyip kapattı ve ardından markete girip 70cl rakı alıp Steff'in evine gitti. Lern okadar korkuyordu ki garajında ki arabasına bile gitmekten korkup, ürperiyordu...
O gece dedikodudan başlayıp, depresyon ile bitirdiler rakılarını. Ve uykuları geldiği için de direk yatıp uyudular. Sabah 09:00'da Lern'in tahlil sonuçları vardı. Lern kalktığı gibi direk gitti. Ve sonuçları karşısında baya şoke olmuştu. Doktor Bran"Size sevindirici haber!Analı babalı doğar çocuğunuz umarım, (hafif sevinç çığlıkları atarcasına) HAMİLESİNİZ BAYAN LERN HAMİLESİNİZ!" dedikten sonra Lern bir anda dizlerinin üstüne düşüp içinden "Hayır, olamaz Tanrı'm ne oluyor, neler oluyor... Bu imkansız." dedi kendine. Ayağa kalktıktan sonra sinirli bir tavırla Dr. Bran'a bakıp "Dna testi istiyorum çok acil bir şekilde!" deyip hastahaneden koşar adımlarla çıktı. Bu defa kendi evine gitti. Çok hırçınlanmıştı. İntihar etmek istiyordu. Tecavüz edilmişti ve anlamıştı. Keşman öleli yıllar olmuştu ve Keşman'dan bir çocuğunun olması imkansızdı. Kendi kendine kafayı yercesine "Özür dilerim Keşman, özür dilerim" deyip duruyordu. Ve ayrıca sürekli Steff arıyordu fakat açmıyordu. Bu duruma telaşlanan Steff direk koşarak Lern'in evine gidiyordu. Steff'in maddi durumu iyi değildi. Aldığı maaş anca kiraya vs. giderdi. Ama arta kalan paralarla her şeyin en iyisini alır. Zenginler gibi gözükmeye çalışır, yoksulluğunu belli ettirmez ve kendine acındırmazdı. Kimsenin parasında gözü olmayan Steff, hiçbir zaman da kimseyi kıskanmamıştı. Her neyse Steff kapıyı çaldı Lern ağlıyormuş ses tonuyla "Kimsiniz" dediği gibi "Benim, Lern! Steff, aç şu kapıyı meraklandırdın beni." Lern kapıyı açtı ve Steff'e sımsıkı sarıldı. Ve Steff'in kulağına "Ölmek istiyorum Steff." dedi ve Steff geri doğrularak Lern'e tokat atıp "Aklını başına topla, ben varım kızım. Beni arkanda bırakıp gitme, ben sensiz yapamam. Biliyorsun seni çok sevdiğimi." Lern budefa göz yaşlarını akıtarak "Özür dilerim..." dedi ardından Steff "10dakika sonra geliyorum." deyip direk cüzdanında bırakmış olduğu zor günler için biriktirdiği parayla rakı alıp Lern'in evine gitti. Saatler geçmişti, Steff çok şaşkındı. Ne yapacağını bilmeden Lern'in evinin kapısını çalmak için yaklaştı. Fakat kapı açıktı. Steff şüphelendi, kolay kolay bu kapı açık olmazdı.
İçeri hızla girerek "Lern! Neredesin" dedi ve salona doğru yürüdü. Kimsenin olmadığını fark edince elindeki poşetleri yere fırlatarak merdivenlere doğru koşmaya başladı. Merdivenleri hızla tırmanırken Lern'i yüksek sesle çaresiz bir şekilde çağırıyordu. Steff üst katlarıda gezdikten sonra nefes nefese kapının olduğu yere gitti. Anahtar kapının üzerindeydi ve bu kız nereye gitmişti? Telefonla aradı, telefon yatak odasında çalıyordu. "Neredesin Lern. Ne olur bir şey yapmamış ol kendine, NE OLUR!" diye ağlamaya başladı. Tek çaresi polisi aramaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANLI VAKA
Mystery / ThrillerHey sen! Kendine güveniyor musun? Bir cinayeti çözebilecek kadar.. Kurbanımız Ünlü modacı Aisha Lern. Kendisi bilinmedik bir sebeple ölü bulunuyor. Fakat sorun şu ki, kimin nasıl öldürdüğünü ve aklımızda onlarca soruyla cinayeti çözmeye çalışıyoruz...