ADINLA BAŞLIYORUM
"Ben seni sevmeseydim, ben olmazdım..."
Bir şarkıyla başlıyorum adını okumaya. Uzak bir kente gidememenin yılgınlığıdır seni düşlemek. Biliyorum ki bu şehir bir süre şarkılarına küsecektir ve daha uzun bir süre mektuplarını hüzünle pullamaya zorunludur.
Adınla başlıyorum bir şarkıyı söylemeye. Adın... diyorum ve sonra susuyorum. Hüzünlerimin ana fikri ortadadır. Bu kent diyorum, aşklarına tarih düşme alışkanlığını edinememiştir; ve hiç bir sokak lambası senden söz açmıyor. Bir kitabı ya da defteri açtığımda hiçbir fotoğrafın yüzüme gülümsememesi tek nedenidir belki de şiir defterlerinin intiharının. Bu kent şairlerin ve şiirlerin terkine alışmıştır.
Gözlerin diyorum ve durup bir sigara yakıyorum. Melankolime ad oluyor gözlerin. Altını çizip bir şiir düşüyorum köşesine. Uzak bir kente gidememenin yılgınlığıdır gözlerine bakamamak. Avuçlarımdaki cam kırıklarını saçıyorum çevreme. Bu sokaklar, aşkın kanıyla ıslanmazsa arada bir, hiç duraksamadan çıldırabilir. Hiçbir sokağı bu şehrin ayak izlerimizi taşımıyor; ve hiç bir gecesi yok ki soluğunla ısınmış, sarılıp uyuyayım. Bir çılgın üşümektir bu, gece ve sanrıları ısıtamaz yüreğimi.
Adınla başlıyorum bir filmi izlemeye. Sanki bu filmi birlikte izliyoruz da korktuğum sahnelerde gülümseyerek bana sarılacaksın ya da film bittiğinde birbirimize sarılıp uyuyacağız. Her aşık sensiz film izlemeyi bilir zaten ama ellerinin belirsizliğine tutunup gözlerinde umar aramak yalnız bana özgüdür. Film biterken bir intihara sarılıp uyumak ta...
Adınla başlıyorum bir şiiri terk etmeye. Uzak bir kente gidememenin yılgınlığıdır senli şiirleri yaşamak. Biliyorum ki bu şehir bir süre intiharı düşünecek ve sonra bir şeyler daha kaybetmiş olarak yeniden dönecek yalanlarla dolu yaşamına. Bu şehir biliyor ki şairler terk edilmelidir; yitik ülkelerin korunması zorunlu değildir.
ÖMRÜMÜ KANATAN YARA
"Kimse bilmez he canım,
bir yara bir ömrü nasıl kanatır..."
(Yılmaz Odabaşı)
Önce seni kaybettim; sonra.... Sonrası hiç olmadı. Bir yara açıldı ruhumun orta yerinde. Büyüdü, büyüdü, büyüdü... Her geçen gün, her uzun gece, için için kanayarak büyüdü yara. Dikiş tutmaz, pansuman kabul etmez oldu. Beni kanatmaya başladı. Kanadım tüm vücudum ve ruhumla. Geceleri sokaklarda, duvarların dibinde ağlayarak uyuya kaldım sokak köpekleri koklayarak uyandırana kadar. Önce için için kanayan yara gittikçe büyüdü ve vücudumu ve ruhumu, geçmişimi ve yarınımı kapladı. Ben yara oldum. Bütünüyle bir yaraya dönüştüm. Çevresine doğru yayılan kocaman iltihaplı bir yaraya dönüştüm. Şimdi dışarıdan görenler ancak üzgün ve yorgun bir genç adam görseler de aslında bu sıradan görüntünün altında kangren bir yara var, sadece göstermeye korkuyorum. Kangren olan her organın kesilip atılması gerekir çünkü; yok edilmesi gerekir...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖMRÜMÜ KANATAN YARA
RomanceBu bir aşkın kırık dökük hikayesidir. Öyle bir aşk ki zamanla bir hayale, sonra bir yaraya dönüşmüş. Bütün bedene yayılıp kangrene dönüşmüş bir yaranın kesik kesik kanamalarından söz ediyorum hikaye derken. Ölümü bekleyen yaralı bir aşk kalıntısın...