TW: intihar etme ve kendine zarar verme gibi düşünceleriniz varsa ve sizi tetikleyeceğini düşünüyorsanız lütfen okumayın.
Bazen kendinizi tamamen bir boşluğun içerisinde hissedersiniz. Sesinizi çıkartamaz, her ne kadar çığlık atmak isteseniz bile etrafınızda size yardım edecek birini bulamazsınız. Ve sadece denemek isteseniz bile o ses çıkmaz, ne kadar zorlarsanız zorlayın ses telleriniz işlevini yitirmiştir.
Gittikçe karanlığa gömülmeye başlarsınız. Bu tıpkı okyanus gibi, dibe battıkça etrafınız kararır. Üşümeye başlarsınız, yapacak hiçbir şeyiniz kalmamış, kendinizi ölümün soğuk ellerine teslim etmekte karar kılmışsınızdır.
Fakat eğer şanslıysanız tam gözlerinizi kapatmak üzereyken bir ışık tüm dikkatinizi dağıtır. Sizi hayata bağlayacak olan ışık... O gözler tekrar açılır, ellerden biri istemsizce ışığa doğru uzatıldığında etrafınızdaki gürültüyü hissetmeye başlarsınız. Kaba insanlar, gereksiz gürültüler, yersiz kahkahalar... Kötü insanların içerisinde buluverirsiniz kendinizi. Paranın köpeği hâline gelmelerine rağmen Tanrı inançlarını savunanlar, birazcık bir şeyler satın alabilmek için ellilik adamlarla düşüp kalkanlar, sokak kenarlarında yatıp kalkan, millete bir çift küfür savuran ayyaşlar...
Kısaca, uyanırsınız.
Sarışın oğlan ter içinde yataktan fırladı. Tir tir titremekteydi. Birini, bir şeyi arıyormuşçasına etrafına bakındı uzun süre. Nefesini sertçe ağzından veriyor, titreyen ellerini zorlukla sıkıyordu.
Kâbus, dedi. Yine kâbuslarının pençelerine düşmüştü anlaşılan. Ellerini suratına bastırdı ve yatağa attı kendisini tekrardan. Sık yaşanan bir olay değildi, tek başına kaldığı zamanlar huzur içinde uyuyabiliyordu. Gerçi şimdi de tek başınaydı, bu onun ürkmesini sağlamıyor değildi tabiî.
Öylesine tavanı seyretmeye koyulduğunda erkek arkadaşıyla buluşacağı aklına geldi. Yataktan kalkmak istemiyordu, inanılmaz yorgun hissediyor ve tüm gün kendi uykusunun derinliklerinde huzur aramak istiyordu.
Aomine'yi kaç keredir ertelediğini düşündüğünde yorganını üzerinden attı, bu sefer de gitmese erkek arkadaşının ona çok kızacağını biliyordu.
Üzerindeki giysisini çıkartıp yere attı ve banyoya ilerledi. Geçirdiği bu korkutucu geceyi bir nebze olsun atlatabilmek için banyoda bir keyif sürdürecekti anlaşılan. Ayna görüş alanına girer girmez suratını incelemeye koyuldu oğlan. Zaten beyaz olan teninin daha da beyazlaştığını hissetmiş, göz altlarının iyice çöktüğünü fark etmişti. Lanet okuduktan sonra küvetini doldurmaya başladı.
Küveti dolduğunda tamamen soyundu ve içerisine yerleştirdi kendisini. Teniyle bütünleşen sıcak su onu rahatlatırken kollarını başının arkasına yerleştirip gözlerini kapattı. Az önce yaşadığı o korkutucu anı üzerinden çok çabuk atmıştı. Tüm gün burada kalmak isterdi doğrusu, huzurlu hissediyor ve sessizlik onu mutlu ediyordu. Hareket ettiğinde suyun çıkarttığı sesler birazcık da olsa gülümsemesini sağladı.
Cildinin kırışmasını istemediğinden dolayı çok kalamadı içinde. Yaklaşık on-on beş dakika sonra küvetin dışarısında, belinde bir havluyla buldu kendini. Hızla boşalan küveti izlerken saç havlusunu saçlarına sürtmeye başladı.
Onu arasam iyi olacak, diye düşündü ve ayrıldı banyodan. Odasına girdiğinde telefonunu aramaya koyuldu. Tüm gece şarj olmamıştı anlaşılan, prizin yakınlarında göremiyordu onu. Bir eliyle belindeki havlusunu sıkıca tutmaktayken masasının üzerinde bulduğu telefonu diğer eline aldı sevinçle.