Aniden kapının sert bir şekilde açılmasıyla gözlerimi, içimdeki korkuyla direk kapıya çevirdim. Kim olduğunu adım gibi biliyordum. Hayatımı geçirmek zorunda olduğum adamdan başkası olamaz. Korkuyordum. Hemde hergün. Bu adamla olmak bana hep bir korku aşılıyordu. Bana yaklaştığı her zaman başıma bir sürü bela geliyordu. Yanıma gelip benle konuştuğu her an ölüm fermanıma ölmeden önce yeni işkenceler yazılıyordu. Bu adam benim tek korkulu rüyam. Başıma gelen tüm belaların tek sorumlusu. Yaşamımın içine eden kişi. Ve bu gece hangi belanın beklediğini merak ederekten gözünün içine öfke ve korkuyla bakıyorum.
“Üzerine güzel bir şeyler giy. Bu gece misafirlerimiz olacak. “
Deyip odamdan yine kapımı sert bir şekilde çarpıp çıkıyor. Bense tek seferde söylediği kanımı donduran cümlelerle baş başa kalıyorum.
Şu ana kadar hayatıma her bi bokuyla karışan bu adam şimdi de benim tek varlığımı tek değerimi mi elimden alıcaktı? Benden bekaretimi vermemi istiyordu. Bunu da mı yapacaktı? Hayır. Asla buna izin vermem. Veremem. Gerçekten bu adam benim abim olamaz. Bu nasıl bir vicdandır ya. Gerçi ne bekliyordum ki. Beni uyuşturucularının etkilerini anlamak için denek olarak kullanan. Onlarca defa beni kumarda mal yerine ortaya koyan adamdan ne bekliyordum ki?
Ama bu fazla. Hemde çok fazla. Bende Zeynep YILMAZ’sam asla ve asla o adamlara bekaretimi kaptırmam.
Bu evden hep kaçmayı istesemde uyuşturucudan dolayı yaşadığım krizleri bir tek bu piç adamın geçirebilmesi nedeniyle cesaret edip gidemedim. Ama bu sefer ne olursa olsun kaçacağım. Sonunda ÖLÜM olsada. Artık bu evde durmayacağım. Bu yaşıma kadar zorlada olsa boyun eğmiştim ama şimdi ne olursa olsun o şerefsiz herife boyun eğmem. Artık o adamın dediği hiçbir şeyi yapmayacağım.
Yanağımdan süzülen yaşı ancak ellerimin üzerine düştüğünde fark ettim ve hemen silip güçlü durmaya çalıştım. Ben Zeynep YILMAZ’ım ailemin ölümünden sonra tek damla göz yaşı dökmeyen ben şimdi mi kırılacaktım. Hayır. Şimdi hiç olmaz.
flashback
Güneşli bir gündü. Daha 8 yaşındaydım. Abimse 13. Her şeyin toz pembe olduğu günler. Ailem bir melek ve ben o melek ailenin küçük meyvesiyim. Abimin yoğun isteği üzerine pikniğe gitmeye karar veriyoruz. Gideceğimiz yeride sevgili(!) ağabeyim seçiyor. Annem o bölgeye gitmemizi istemesede gidiyoruz. Her şey gayet iyi gidiyor fazla iyi. Sinir bozucu derecede iyi. Kulaklarımda kalan en son duyduğum cümle abimin “Bakın gayet güvenli bir yer” demesi oluyor ardından hedefleri biz olan bir grup serseri tarafından kurşuna diziliyoruz. Annem ve babam gözlerimin önünde öldürülüyor. O anki şokla bir yere kıpırdayamıyorum. Abimin beni kurtarmak için girişimde bulunduğu sahneyi hayal meyal hatırlıyorum. Beni sert bir şekilde çekip korumaya çalışmasını. Taki omzundan vurulana kadar. Küfredip beni orada bırakarak kaçmaya başlıyor. Kortuğum için tek çarem olan abimin peşinden koşma fikrini benimseyip nefes almadan koşuyorum. Yorgun düşüp bir yere çömeliyorum. Baygın düştüğüme eminim. En son çok yakınımdan abimi bulup sürüklediklerini hatırlıyorum. Sesimi çıkaramadan saklanışımı.
flashback son
Kahretsin neden daha sonrasında o aşağılık herifi bulmak için bu kadar çok çabalamıştım ki?
Gözlerimden bir damla yaşın akma isteğini hissettiğimde buna engel olup ayağa kalktım. Kendime biraz geldiğimde aşağı kattan seslerin yükseldiğini fark ettim. Bu kattan pencereden atlayarak kaçamam. Bu kaçmaktan çok intihara teşebbüs olur. Farkında olmadan odada dolanmaya başlamıştım bile. Ne yapacaktım ben? Bekaretimi tanımadığım birine vermek bu kadar kötü olamazdı değil mi? Ben fazla büyüttüm. Saçmalama Zeynep kendine gel. Bekaretini elindeki tek varlığını böyle koruyamazsın. Ben bu düşüncelerle kafayı yerken odamın kapısı tekrar açılıyor. Ve kapımı açan kişinin gözleri beni bulunca sinirden dört köşe oluyor. Bana yaklaşıp
Sana giyin demedim mi ben?
Deyip karın bölgemin biraz üstünden belimi çok fena bir şekilde cimciriyor. Ağzımdan kaçan inlemeye içimden küfrederken bir o kadar da küfürü abim olacak adama ediyordum. Yüzüne piç gülümsemesini yerleştirip
İçinden bana saydırcağına git güzel bir şeyler giy.
Diyor.
Şimdilik kafamı olumlu anlamda salladım. Tek amacım aşağı kata inebilmek eğer şimdi itiraz edersem aşağı inemem ve kaçma girişimim başlamadan son bulur.
Aferin. Giyindiğin gibi aşağı in.
^^^^^***^^^^
Üzerime onun beğenmeyeceğinden emin olduğum kot pantolonumu ve siyah kolsuz tişörtümü giyindim. Kaldığım odayı son kez tarayıp yanıma almam gereken bir şey var mı diye bakındım. Gözüme en ufak bir şey takılmadığında içimden ‘bu lanet bok çukurunda ne olabilirdi ki? ‘ diye geçirdim. Kapımı açıp sert bir şekilde çarparak kapattım.merdivenlerden yavaş yavaş indiğimde abimin beni öfke dolu gözlerle süzdüğünü fark ettim. Kesinlikle kıyafetime sinirlenmişti. Salon olarak adlandırdığımız bu yerde abimle beraber dört kişi vardı. Abim dışında diğerlerinin yüzünde beğeni görüyordum. Yaklaşık on saniye sonra yanımda bir adam belirdi.
Neden bize bu kadar güzel bir kardeşin olduğunu söylemedin Ayaz?
Ellerini saçlarımda bir iki saniye gezdirip bakışlarını önce dudaklarımda sonrada boynumda gezdirmişti. Nefes alıp verişlerim hızlanmışken belime elini dolayarak beni kendine yakınlaştırdı. Öpmek için yüzüme doğru yavaş yavaş eğilmeye başlamıştı bile. Bir an belimdeki elini gevşettiğinde yüzüne sert bir yumruk atarak onu kendimden uzaklaştırdım. Diğerlerinin şaşkınlıklarından faydalanarak hemen evden kaçma girişiminde bulundum. Kapıyı açıp çıkmıştım bile. Arkama bakmadan koşuyordum. Sesler geldiğini duyduğumda daha da hızlandım. Bana kesinlikle koşarak ulaşamazlardı. Ayaz da bunu biliyordu. Benim ne kadar hızlı koştuğumu. Sesler kesildiğinde ara sokaklara dalıp saklanmak için uygun bir yer aramaya başladım. Yavaşlasamda bu koştuğum gerçeğini değiştirmiyordu.
^^^^***^^^^
Kırık dökük bir binaya rastlayınca ancak kendimi durdurabildim. Bu karanlık gecede daha fazla kendimi tehlikeye atıp dolaşamazdım. İçime korku tohumları dikilirken başka şansım olmadığından içeri adımımı atmıştım bile. Bu küçük yerde biraz dolanıp kimsenin olmadığını anladığımda içimde ki rahatlamayla hemen kendimi uykunun kollarına bırakmıştım.
Daha sonrasında bu binaya girdiğime ne kadar pişman olacağımı bilmeden tabi…
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BU NEFRETİN KİME?
FantasyKARŞILAŞMALRINDAKİ TEK NEDEN NEFRET DE OLSA ONLARIN YOLU BİR KERE BULUŞMUŞTUR. BUNDAN SONRASI TUTKUYA DÖNÜŞMEKTE. PEKİ YA BU TUTKUNUN SONU NE OLACAK? AŞKA DÖNÜŞECEK KADAR MUCİZEVİ BİR ETKEN Mİ BU TUKU?