Evin önüne geldiğimde hiçbir şey söylemeden iniyorum arabadan. Arkamdanda hemen Can iniyor. Birkaç dakika ayakta diğer adamların gelmesini bekliyorum. Tam eve girecekken yolun başındaki araba farlarını görüp beklemeyi sürdüyorum. Ne kadar yorgun olduğumu o anki şiddetli baş ağrımla anlıyorum. Gece gece bir de bu adamlarla uğraşacaktım. Ha tabi şu kızıda unutmamak lazım. İki araba önümde durduğunda bende kendimi zar zor toparlamaya çalışarak dik duruyorum. İlker’e, Hasan’ı aynı arabaya koymakla ayrı bir kavganın çıkacağını bildiğimden onları iki ayrı arabayla getirtmiştim. Her iki arbanında ilk önce sürücüleri ardından arka taraftan birer adamımla beraber İlker ve Hasan iniyor.
-Kızıda indirin.
Hiç beklemeden adamlarım emrime uyarak kızıda indiriyorlar. Kızın her iki kolunda da birer adamım var. Bırakırlarsa kız kesinlikle yere kapaklanır. Uyanık mı baygın mı tam olarak anlamadım zaten. Gerçi başımın bu ağrısından dolayı bunu hiç kafama takacak durumda değilim ya.
-Saat kaç Can?
-Biri geçiyor abicim.
Adamlarıma dönerek;
-Üçünüde ayrı ayrı depolara koyup kilitleyin. Birinizde hemen bana bi ağrı kesici göndersin.
Diyerek eve girdim. Ben üst kata odama çıkarken adamlarımda alt kata depoların bulunduğu yere iniyorlardı. Odama girdiğimde kendimi direk yatağa attım. Bu saatte, bu yorgunlukla şimdi onları hiç çekemem. Yarın hepsinin hesabını tek tek alırım. Yaklaşık bir dakika sonra odama adamlarımdan biri gelip ilacımı getirdi. Bir şey demeden alıp içtim. Ve kendimi sonunda uykunun kollarına atabildim.
^^^^^***^^^^^
Nerdeyim ben? Nasıl geldim buraya? Kafamda cevaplayamadığım bir sürü soru dolanırken ben bir yandan ellerimle etrafı araştırıyorum. Ellerimi yere ve duvara hafif hafif sürterken, içimdeki korku kat kat artmakta bulunuyor. Yer soğuk ve nemli. Duvarlarında yerden bir farkı yok. Onun dışında bulunduğum yer hiçbir şey göremeyeceğim kadar karanlık. Hala duvara sinmiş cenin pozisyonunda oturuyorum. Şu anda yapmam gereken şeyin yerleri yada duvarları incelemek değil de hızı sürekli artan nefesimi düzene sokmak olduğunu fark edince elim güçlükle göğsümün üstünde yerini alıyor. Olmuyor işte olmuyor. Nefesimi sabit tutamıyorum.
-Hemen çıkmam lazım buradan.
Hızlı bir şekilde ayağa kalkıyorum. Bir elim hala göğsümdeyken diğer elim bir çıkış kapısı arıyor. Bir şeye takılıp yere düşüyorum. Bu durum benim daha güç nefes almama neden oluyor. Dayanamıyorum artık.
-ÇIKARIN BENİ BURDAN. AÇIN KAPIYI. LÜTFEN!!!!
Duvara tutunarak ayağa kalkmaya çalıştığımda metal bir yüzeyin soğukluğunu hissediyorum. Sanırım bir depodayım ve bu da benim korkumu daha da arttırıyor. Buranın bir kapısı olmalı. Çok vakit kaybetmeden kapı kolunu buluyorum. Bir ümit hala dizginleyemediğim nefesimle kolu indiriyorum. Tekrar deniyorum ve tekrar ama bir sonuç vermiyor. Kapı kilitli ve benim kapalı alan korkum var. Buradan çıkmam lazım. Hemde bir an önce.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BU NEFRETİN KİME?
FantasyKARŞILAŞMALRINDAKİ TEK NEDEN NEFRET DE OLSA ONLARIN YOLU BİR KERE BULUŞMUŞTUR. BUNDAN SONRASI TUTKUYA DÖNÜŞMEKTE. PEKİ YA BU TUTKUNUN SONU NE OLACAK? AŞKA DÖNÜŞECEK KADAR MUCİZEVİ BİR ETKEN Mİ BU TUKU?