3.Bölüm

36 1 0
                                    

Biraz ilerledik. Evleri hemen oradaydı. Zili çaldı annem. Kadın açtı kapıyı. Gülümseyerek, "Hoşgeldiniz." dedi. Ayıp olmasın diye gülümsedim ben. Annem "hoşbulduk" dedi. İçeri aldı bizi.

Salona geçtik. Kadın konuşmaya başladı.

- Tekrardan hoşgeldiniz. Hemen size çay koyayım ben.

- Buyur, bunu da kızımla size yaptık. Umarım beğenirsiniz,  dedi annem. 

- Aa, çok teşekkür ederiiz. Ellerinize sağlık, dedi kadın. 

Beğenmek zorundaydı. O kadar emek vermiştik. Of ya, gene bana geldiler he! E, ama ne yapayım, ben arkadaşlarımla gezmek dolaşmak istiyordum.  Of ya.

Kadın çayları getirdi. Sehpayı önümüze çekti. Çay ve çörek börek ikram etti. Daha sonra "Buraaak!" diye bağırdı. Oğlunun adı Burak demek ki. Oğlu salona indi. Yanımıza geldi. 

- Hoşgeldiniz, dedi. 

- Hoşbulduk oğlum, dedi annem.

Vuuh, kaç yaşındaydı bu? Neyse, Rüya, kendine gel.

Çayımızı yudumlarken Nesrin denen kadın muhabbete başladı.

- Adın ne senin güzelim? dedi.

- Rüya, dedim gülümseyerek. 

- Güzelmiş.

Kısa bir sessizlik oluştu. Sessizliği Nesrin, " Bu da benim oğlum, Burak. " diyerek bozdu. 

"Burak" tebessüm ederek;

- Kaça gidiyorsun ufaklık?, dedi.

Ufaklık mı? Ya bu, Burak denen gerizekalı kendini ne sanıyor? Bana? Ufaklık? Neyse. Sakin ol Rüya. İstifimi bozmadan cevap verdim;

- 8'e gidiyorum, dedim yalancı bir gülümsemeyle. 

İnanın bu gülümse çok sahteydi. Şimdiye kadar hiç bu kadar yapmacık gülmemiştim. O da gülümsedi. Ukala! 

Böyle oturduk. Kadın kadına konuştular onlar. Ben o sırada ofladım, pofladım. Nihayet misafirliğimiz bitmişti. Evimize gittik. 

ÖZÜR DİLERİM, SANA AŞIĞIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin