Sanki yıllardır görmemişim gibi heyecanla Fulya'yı beklerken dudaklarımı kemiriyordum.
Evet, onun yanında gereğinden fazla rahattım. Bazen kankam olarak görüyordum. Zaten o her şeyimdi. Annem, babam, kankam, sevgilim. Kısaca o benim hayatımdı.
Babamın evine gitmek yerine onun kollarına sığınıyordum çoğu zaman.
Saçma muhabbet için kanka edineceğime onunla vakit geçirip, onunla saçma muhabbetler kuruyordum.
Yalnız olduğumu hissettiğimde sevgilimin gülümsemesi, sarılması yetiyordu bana.
"Melih..." Fulya'nın sesiyle hızla arkamı dönmeye kalkınca sandalye yere devrildi tabii ki üstünde benle.
Zemine çarpan kafamı tutup acıyla inledikten doğrulmaya çalışırken ben Fulya telaşla başıma eğildi.
"Acıdı mı başın?" elimi tutup kalkmama yardım ederken söylenmesine devam etti. "Gerizekalı insan ol biraz. Dikkatli ol. Bir gün ciddi yaralanacaksın..."
"Yaralansam ne olur?" diye sorduğumda ben tekrar sandalyeye oturmuşken, Fulya başımın arkasına bakıyordu.
"Cidden soruyor musun bunu?"
"Yaralandım, hatta öldüm diyelim. Ne olacak? Ne değişecek hayatında?"
"Bir şey var da benden mi saklıyorsun sen?" titrek sesi oflamama neden olurken ellerimi başımdaki ellerine götürdüm ve çekerek çaprazımdaki sandalyeye oturttum onu.
"Bir şeyim var gibi mi duruyor? Kaslarım mı eksilmiş say bi?" dediğime o gülümserken ben de onun gülümsemesin gülümsedim.
"Sadece sordum. Senin için ne ifade ettiğimi bilmek istiyorum." kaşları dediğim üzerine çatıldı ve kollarını birleştirdi.
"Geber, Melih. Hala anlamadıysan geber de kurtulayım."
"Ah yakın zamanda dileğin gerçek oluyor." dediğimde alayla trip modunda olmasına rağmen dudaklarının iki yana kıvrılmasına engel olamadı.
"Ya Melih, benim için anlamın küçük olsa hiç mesajlarına cevap verip, buraya gelir miydim?" dedi sonunda kırgın bir ses tonuyla. "Sen benim her şeyimsin."
O an ayağa fırlatıp sandalyemi ve aynı şekilde Fulyayı aniden kendime çekerek onun sandalyesini de devirdiğim doğrudur. Kafede olan üç beş kişinin kıskançlık dolu bakışlarını hissediyor, onlara doğru dönüp çemkirmemek için kendimi zor tutuyordum.
"Seni seviyorum." diye fısıldadım kollarım arasındaki Fulyayı sıkıca sararken. Çok özlemiştim. O ise başını omzumdan kaldırıp dudaklarını dudaklarıma bastırdı, yarım dakika bile geçmeden ayrılıp başını boynuma gömdü.
"Sana aşığım. Bir daha ölüm yok. Sen yoksan ben de yokum. Sorma bir daha sakın öyle bir şey." başımı saçlarına gömdüm.
"Eninde sonunda ölmeyecek miyiz, ölüm var tabii Fulya o nasıl söz." romantik anları bozmaya üstüme yoktu ya.
__
080218_2320

ŞİMDİ OKUDUĞUN
barışsak mı¿ 'texting
Kort verhaalMelih: Ya çok uzadı ayrılık Fulya: Lan gece 3te ayrıldık ve şu an saat 7 __ •tamamlandı 020218 - 080218