Afrin...
Vatanımızın evlatları, ana kuzularının İslam adına savaşmak için gittikleri yer.
Öyle bir gidiş ki, istikamet Kızıl Elmaya!
Öyle bir gidiş ki, sona değil sonsuzluğa!
Ölmeye değil, düğüne!
Şehit haberi geliyor Afrin'den, yutkunamıyorum.
Haberleri görmek, duymak, okumak, bakmak çok zor geliyor. Ben bakmadığımda o şehitler yok anlamına gelmiyor. Sonra Nazlı Çelik çıkıp duygularıma tercüman oluyor.
"Şehit haberleri çıkınca, kanal değiştirdiğini söyleyen çok. Dayanamıyorum üzülüyorum, diyerek.
Dayanamıyorum üzülüyorum diye, şehit haberlerinden kaçmaya başlamış olabilirsiniz. Bu yüzden medya şehit cenazelerine daha az yer vermeye başlamış olabilir.
İşte en büyük tehlike burada başlar!
Ateş düştüğü yeri yakar ama canların rakamlara dönüştüğü durumlarda, Ateş herkesin evine düşmeye başlar. İşte o zaman herkes yanmaya başlar."
Tamda böyle işte, terör belası yüzünden sinemizde acıya yer kalmadı.
Biz bir gecede ülkemizde esir düşmeye mahkum edilmek istenirken, baş kaldırdık. Erkeğiyle, Kadınıyla, çocuğuyla.
Biz Türk Milleti, yüzyıllardır savaşıyoruz. İslam için, Bayrak için, Vatan için, Namus için, savaşacağız.
Kanımızın düştüğü her toprak, bizim vatanımızdır.
11 tane şehit haberi aldık, her biri başka memleketlerin evlatlarıydı.
Tabutlarına sığmayan yiğitlerdi.
Birde o Tankın içinde olan beş yiğit.
Top mermisiyle üç bin derece ısı sonucu tabutlarında yalnızca külleri olan o beş şehit.
Tıpkı dedeleri gibi, tıpkı bundan önce tabutlarına ağır olsun diye taş konulan boş tabutların sahibi olan Abileri, Amcaları gibi.
Bir şehit kızı onlara mektup yazıyor, büyük bir gururla El-Bab Fatihinin kızıyım diyor.
"Türk askeri güçlüdür, cesaretlidir, Babamdan biliyorum."
Orada şehit olanlar kim mi?
Bir evladı şehit olduktan sonra ikinci evladını da Askere yollayan Annenin evladı,
Evlatlarımız bizim değil devletindir, Feda olsun diyen Dedenin torunu,
Ağlama, düşmanı sevindirme diyerek Askerin gözyaşını silen Babanın Evladı,
Türk Askeri güçlüdür, Babamdan biliyorum diyen Şehit Kızının babasıdır.
Vatan, Türk Bayrağının asılı olduğu her yerdir.
Türk'e yakışan Yas değil, İntikamdır!
Sen orada üşürken, can verirken, ben burada olduğum için utaıyorum.
hakkını helal et şehidim, Hakkını helal et Vatanımın Evladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
15 TEMMUZ!
Historical FictionSeherde yakalayıp, şafakta asmak istediler... Şehadete aç yürekler kavuşurken rabbine, bin bir yetimin ahı yankılandı minarelerde... Sela sesleri bomba seslerine karışırken, Allah'ın yardımı yetişti millete... Bir Millet ders verirken ite köpeğe...