Dersin ortasındaydım, hoca bir şeyler anlatıyordu ve ben tamamen odaklanamıyordum.
İki günde o kıza aşık falan olamamıştım ama beslediğiniz kedi bile evi terk etse bunalıma girerken biriyle oluşan arkadaşlığın bitmesi hiç de boş verilecek bir şey değildi.
Tabi, bana rest çekmiş tek kız olması da ayrı bir şeydi. Tabi, ben mükemmel bir detayım, falan demek değil bu. Beni de istemeyecek birilerinin olması gayet normaldi de bu kızın birden bire gitmesi koymuştu bana.
Bir de atarlanıp, sen beni unutamazsın, deyişim var elbette. Hani şu bana kaçan laf. Kız beni çok güzel unutmuştu da ben onu unutamamıştım.
Şimdi de kıza dair elimde bir şey yoktu. Bana engeli basmıştı. Aslında bu kısım da fazlasıyla ilgi çekiciydi. Yani, bana mesaj atmaya başlayanın o olduğunu göz önüne aldığımızda yani.
Gözlerim açık bir uykuya dalmış giderken, yanımdan koluma vuran Efekan ile duvara çarptım. Bu beynimde olan duvar değil, yanımdaki duvar. Cidden duvara çarptım yani. Kız beni engelleyince çarptığım duvar gibi değil.
"Ulan şimdi ağzına da vuracağım bi tane, kendine gel" diyen, kankam. Efekan olan. Bani çok sever de.
"Az öteye git lan hırbo. Ben bunun için mi kanka oldum senle? Kolumu kırmaya mı çalışıyorsun?" dediğimde kollarını göğsünde bağlayıp arkasına yaslandı. Buse de tam olarak o an sınıf kapısında içeri girdi.
"Gençler kaldırın kendinizi de kantine inelim. Felsefe dersinden çıktım ve acilen yemek yemem gerek" dedi. Tansiyonu düştüğünde de aynı şekilde davranır, onu takmayın. Kendisi Tolga amcanın kızı. Dünya onun etrafında dönüyormuş gibi davranmasından anlarsınız gerçi.
"Öğleye bir ders var, Buse. Tut istersen?" diyen de canım kankam. Gerçi o kadar çok kavga ediyorlar ki ne ara eski kankam diyeceğim, merak ediyorum.
"Çiş mi bu da tutayım? Gelmiyorsanız gidiyorum" dediğinde elimi havaya kaldırdım sadece. Hiç kantin kalabalığı çekesim ve ağır patates kızartması kokasım yoktu.
"Ben geleyim de saatlerce sıra bekleme" dedi Efekan. Kendisinin böyle bir süper gücü var. Hem babasının mafya olmasından, ki malesef gerçekti bu söylenti, hem de aşırı zengin olmalarından ona değişik bir ilgi gösteriyorlardı.
Gelin görün ki Efekan bu mükemmel özelliği sadece Buse için kullanırdı. Ben saatlerce sıra beklediğimi bilirim. Yanımda da Efekan. Asla kimsenin sırasına göz koyan bir tipi yoktu. Buse hariç, evet.
İşin kötü tarafı, ben niye yıllarca bunları doğal karşılamıştım? Gerçi ilkokuldan beri birlikte olduğumuz için Efekan'ın nasıl bir centilmen olduğunu bildiğimden, şüphelenmemiştim herhalde? Buse özel okullarda eğitim gördüğü için bizim buluşmamız geçen sene olmuştu. Devlet okullu ezik tayfayla yani.
Buse, geçen sene okulunda kavga çıkardığı için, ya kızınızı nakledin ya da atarız, başlıklı derin bir konuşma dinlemiş Tolga amca. Sonrasında da biraz bağış, biraz da iyi olan dersleri sayesinde bizim okula geçti. Biz de standart bir anadolu lisesiyiz. Aşırı ilkeli aileler eşliğinde ve bol paraya rağmen devlet okulu.
Efekan'ın da durumu benle aynıydı. Aşırı idealist gazeteci annesi Ayşe teyze, net bir şekilde devet okuluna gidecek dediğinde Recep amca kabul etmiş. Detayları ben de bilmiyorum. Neyse, konumuz da bu değil zaten.
Buse benim yanıma gelip de asla sevmediği, çünkü her ikisiyle de yakın arkadaş olduğum için tanıştırmıştım, ısrarla aynı ortamdan kaçtığı çocukla takılmak zorunda kalınca mecburen alışmaya çalışmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Her Şey Çok Güzel Olacak! -Night Serisi 4-
NouvellesTanımadığınız bir numaradan gelen bir mesajı dikkate alıp cevap verdiğinizi varsayın. Sizi tanıyan biri ve siz de konuştukça onu merak etmeye başlıyorsunuz. Buraya kadar sıkıntı yok. Sıkıntı buradan sonra başlıyor. Karşıdaki kişi "gelemem" dediğinde...