''SAHİPLEN.COM'' sitesine eserimi göndererek zaman damgası oluşturdum ve artık bu eser ''5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNU'' kapsamında hukuki geçerliliğe sahiptir. Bilginize...
Yabancı adımlarını durdurarak elini öne doğru, boşluğa uzattı. Biz de onun hemen arkasında yaptığı saçma hareketleri izliyorduk. Bu Yabancı bir kaçık olabilir miydi? Resmen, parmağı havada süzülüyor ve kendince boşluğa şekiller çiziyordu. Sırası mıydı şimdi? Saçma eğlencesini yapmak için pekala başka bir zaman bulabilirdi. Nihayet eğlencesi bittiğinde elini aşağıya indirdi. Fakat o anda inanılmaz bir şey oldu: az önceki boşlukta küçük demir bir kapı belirdi ve ağaçların bulunduğu yerde aşılması zor duvarlar yükselmeye başladı. Az önceki düşüncelerim beynimi hızla terk ederken gördüklerim karşısında şaşkındım. Duyarsızlaşma eşiğini aştığımızı mı söylemiştim? Şuan tamamen sözümü geri alıyordum. Tamamen!
''Şunu gördünüz değil mi gözlerim bozuk değil? Ve ben bir rüyada değilim?'' Kaan girdiği şoktan olsa gerek hızlı hızlı konuştu.''Öyle olmasını o kadar çok dilerdim ki''diye homurdandım. Kapının üzerinde ufak bir pencere açıldı. Pencereden bakan bir çift göz gecikmeden kapıyı ardına kadar açtı. ''Merak ettirdin Julio'' Kısa boylu adam başını öne doğru eğerek sağ elini göğsüne koydu ve yabancı adamı selamladı. Yabancı da başını eğdi ve bir şey söylemeden yanından geçti. Kısa boylu adam bizi de selamladı ''Buyurun'' Eliyle içeriyi işaret etti. Şaşkın ifadelerimizle adama gülümsemeye çalışarak yanından geçtik. Yabancıyı takip ederken aynı zamanda meraklı gözlerle çevreyi inceliyorduk. Etrafımızı saran yüksek duvarların ortasındaki meydanda kuyudan su dolduranlar, tahta tekerlekli arabalarla yük taşıyanlar, bir köşede de kılıç talimi yapanlar vardı. Herkes kendi halinde gibiydi. Bu insanlar yabancıyı gördüklerinde başlarını eğerek selam veriyor, yabancı da onlara karşı aynı hareketi tekrarlıyordu. Ardından bakışlarını yabancıdan ayıran meraklı gözler hemen bize dönüyor, baştan aşağı bizi süzüyordu. Bu duruma aldırmamaya çalışarak başımı önüme çevirdim. ''Julio!'' Sarı saçlı, uzun boylu, atletik vücutlu ve yabancının yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim kişi telaşla yabancıya doğru yürüdü.
''Geldiğini duydum.''
''Buradayım Gordon. Gördüğün gibi.''
''Senin için telaşlandık.'' Sözünü bitirmek üzereyken gözleri bize çevrildi ve telaşlı ifadesi yerini meraka bıraktı.
Yabancı soru sormasına fırsat vermeden konuştu. ''Misafirlerim var masalar donatılsın lütfen.''
''Ayarlarım'' diyen ve adının Gordon olduğunu öğrendiğim kişi meraklı gözlerle bizi izlemeye devam ederken benim boylarımda yirmili yaşlarının başında kumral saçlı bir kız Gordon'un arkasından koşarak geldi ve yabancı adamın boynuna atladı.
''Abi! Seni o kadar merak ettim ki...'' Kız, başını yabancının göğsüne gömdü ve derin bir nefes aldı.
''Endişelenecek bir şey yok Marya'' Yabancı, kızın sırtına dökülen saçlarını okşadı ve omuzlarından tutup yüzüne baktı.
''Her şey yolunda.''dedi gülümseyerek.
Kız, yabancıyı baştan aşağı süzdü. ''Evet. Sanırım öyle'' Kız rahatlamış görünüyordu. Çok geçmeden yabancının arkasında duran küçük grubumuzu fark etti.
Kız, meraklı gözlerini üzerimizde gezdirdi. Gözleri yabancıya benziyordu. Saçları onunkinden daha açık renkti ve yüz hatları onunki gibi keskin değildi. Hafifçe pembeleşen yanakları, kızın oldukça sevimli görünmesine neden oluyordu. Bize ''Hoş geldiniz'' dediğinde sesindeki samimiyet açıkça seziliyordu. Hiçbirimizin şoktan konuşamayacağımızı düşünürken Kaan öne doğru bir adım attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
1.iSTASYON
FantasíaÖnünde kocaman, beyaz, parlak bir girdap oluştu. Titreyen ellerini gözlerine götürerek ovuşturdu. Gözleri kamaşıyor, ışığın yoğunluğundan girdabın ardını göremiyordu. Dünyası sadece beyaza bürünmüştü; parlak ışıktan kıstığı gözleri ne bir rengi ne d...