''SAHİPLEN.COM'' sitesine eserimi göndererek zaman damgası oluşturdum ve artık bu eser ''5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNU'' kapsamında hukuki geçerliliğe sahiptir. Bilginize...
''Efsaneyi dinlemeye hazır mısın?'' dedi ve usulca başımı salladığımda anlatmaya başladı.
'' Bargonayum adında, gökyüzünde yaşayan bir ırk varmış ve yeryüzüne inmezlermiş. Her biri kendine özgü renkte ve şekilde kanatlara sahiplermiş. Vücutlarında, göz kamaştırıcı altın renkli ışıltılar serpiliymiş ve bazılarının özel güçleri bulunurmuş. Kral'ın kardeşi Sirmur kendi güçlerinin kralın gücünden daha üstün olduğuna inanmış ve daha sonra nasıl olduğu bilinmez, Sirmur lanetlenmiş.'' dedi ve duraksadı.
''Sonra? Sonra ne olmuş?'' diye heyecanla sordum. Bu tepkim hoşuna gitmiş gibiydi, dudakları muzipçe yukarı kıvrıldı.
''Sonra... " dedi ciddileşerek ve derin bir nefes aldı. "Altın sarısı heybetli kanatları kararmış, vücudundaki altın sarısı parıltılar ise katran karasına boyanmış. O günden sonra adı 'Karabasan' olarak bilinmiş. Bir daha gökyüzüne çıkamamış ve bargonoyumlar da yeryüzüne inememişler. Sirmur'un yaratma gücü varmış ve emsali görülmeyen yaratıklar yaratmaya başlamış. O günden sonra Sirmur'un yarattığı ırk 'Darkin' olarak bilinmiş.''
Julio söyleyeceklerini bitirdiğinde heyecandan tutmuş olduğum nefesimi dışarı vererek göğsümdeki baskıyı azalttım.
''Bargonayumlar sadece bir efsane.'' diye devam etti. ''Onları gören yok ama darkinleri görebilmen mümkün.''
''Peki sen hiç darkin gördün mü?''
''Görmekten fazlası.'' dedi. O an şaşkınlıktan gözlerimi irice açmış olmalıyım. Onları görmekle kalmayıp yoksa onları öldürmüş müydü? Şuan yaşıyor olduğuna göre öyle olması muhtemeldi.
''Bunun şaka olduğunu söyle lütfen." diyerek sızlandım.
Julio güldü ve yanağındaki gamzesini açığa çıkardı. " Umarım onlardan biriyle karşılaşmayız."
Julio'nun darkinler konusunda söylediklerinin şaka olmasını o kadar çok dilemiştim ki... Keşke bargonayumlar yerine darkinler birer efsaneden ibaret olsalardı diye düşünmeden edemedim.
Ayrıca Julio rüyamda gördüğüm kızın efsanevi bir canlı olduğunu söylemişti ve ben bir bargonayumun rüyamda ne aradığını bilmiyordum. Kafam o kadar karışmıştı ki artık düşünmek istemiyordum. Bir çok soruyu ötelediğimin farkındaydım. Varoluşun amacı sorgulamak ve öğrenmekti, bunun da farkındaydım. Ama Julio'nun da bana açıklayamadığı olaylar vardı ve yanıtları bende saklıydı. Bunları öğrenmek için gerekense sadece biraz sabırdı.
"Gün ağarmaya başlamadan yola çıksak iyi olur" dedi ve aynı melodik ıslığı çalarak devasa kuşa çağrıda bulundu.
Bir pamuk kadar yumuşak tüylerin üzerine yerleştiğimde, önceki tecrübemden ders çıkararak kollarımı Julio'nun beline sardım. Ilık bir rüzgar ruhumu okşarken her şeye rağmen içimin huzurla dolmaya başladığını hissediyordum. Her şeyi bir kenara bırakarak gözlerimi sıkıca yumdum ve birkaç dakikalığına olsa da bu anın tadını çıkarmaya karar verdim.
**Bölüme dair düşüncelerini benimle paylaşırsan sevinirim.
**Bir sonraki bölüme geçmeden önce yıldıza basmayı unutma;)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
1.iSTASYON
FantasíaÖnünde kocaman, beyaz, parlak bir girdap oluştu. Titreyen ellerini gözlerine götürerek ovuşturdu. Gözleri kamaşıyor, ışığın yoğunluğundan girdabın ardını göremiyordu. Dünyası sadece beyaza bürünmüştü; parlak ışıktan kıstığı gözleri ne bir rengi ne d...