"Dolunay!"Arkamdan gelen sesele adımlarım bilinçsizce yavaşladı. Derin bir nefes aldım ve gözlerimi kırpıştırdım. Allahım, bu genç adam artık kalbimin ritmiyle oynamayı bırakmalı.
Seri bir hareketle arkamı döndüğümde, hızlı adımlarla bana doğru gelen sevgilimi gördüm. O mükemmeldi. Her anlamda. Ne esmer ne beyaz teni, simsiyah dağınık saçlarıyla, uzun boyuyla her genç kızın hayal ettiği bir prensti. Yeşilin en orman tonuyla gözlerim kesiştiğinde ister istemez yüzümde bir gülümseme oldu.
Yanıma gelip beni hemen kollarının arasına aldı. Bu koku... Bu his... "Yıllarca beklediğime değmiş dedittiriyor."
"Nereye böyle bu saatte bakalım, hem senin daha dersin vardı ?"
Sorar gibi söylediği cümle karşısında elini daha sıkı kavradım.
"Vardı ama Ahmet abi aradı, eleman eksiği var o yüzden bir kaç gün böyle olacak sanırım."
Kolunu omzuma attığında parmaklarımızı kenetledim. Bu duyguya bayılıyorum.
"Çok çalışıyorsun " dedi. Her zaman bunu söylerdi zaten.
"Faturalar ödenecek. Esman bu ayı nerdeyse ailesinin yanında geçirdi. Topu topu üç gündür evde kız. Benim ödemem lazım ayrıca biliyorsun ihtiyacım var Asır."
Esma benim ev arkadaşım. Arkadaştan öte kardeşim. 2 yıldır aynı evi paylaşıyoruz deli kızla.
"Biliyorum, biliyorum" diye ağzının içinde mırıldandı.
Üniversiteden çıkınca biraz ilerdeki otobüs durağına doğru ilerledik sessizce. Durağın demirlerine sırtımı yaslayıp gözlerimi kapattım. Hafiften başım ağrıyor, migrenim tutmassa iyidir. Sesler yavaş yavaş artınca gözlerimi araladım. Kafenin tam önünden geçen otobüs geliyordu.
Asır saçlarıma bir öpücük kondurdu." Sana şimdiden kolay gelsin Denizim, kendini fazla yorma."
Bana neden Denizim dediğini hiçbir zaman anlayamamışımdır. Gözlerim mavi bile degil ki. Ne zaman sorsam bir cevap alamadığımdan artık beni pes ettirdi.
"Tamam, merak etme."
Gülümseyip otobüse bindim. Parayı uzattıktan sonra boş bir yere geçip oturdum. Ahmet abinin cafesinde boş günümde yada okuldan arta kalan zamanlarda çalışıyorum. Esmanın dayısı Ahmet abi kendi yanında çalışmayı teklif ettiğinde seve seve kabul ettim. Hiç yoktan masraflarımı kendim karşılıyabiliyorum. Çok bir getirisi olmasa da buna da şükür. Annem hep elindekine sükür et derdi. Yetinmeyi bil. Eski anılar aklıma gelince derin bir nefes aldım. Bunları düşünmenin sırası değildi.
Cafenin yakınlarına gelince yerimde toparlandım. Büyük bir cafeydi burası. Geniş aynı zamanda ferahtı da. Sahile sıfır kaliteli bir mekan olduğundan müşterilerde bu kesimden buranın. Servis yapan arkadaşlarıma baş selamı vererek kasanın arkasına geçtim. Turuncu önlüğümü takıp fiş ve kalemi elime aldım. Ahmet abinin yanına uğramaya gerek yok zaten o çoktan kameralardan görmüştür. Kendi kendime gülüp garson bekleyen bir masanın yanına doğru ilerledim.
......
Nihayet biten feci yorucu günün ardından davul gibi şişmiş biricik ayaklarım ve ben Esmanın kıymetlisini kaldırıp kapıyı açmsını bekliyorum. Anahtarı yine ve yine evde unuttuğum için bu delinin keyfini beklediğime inanamıyorum. Sonunda kapı açılıp bizim manyak kapıda görülünce kaşlarımı çattım.
"Ben daha beklerdim ya sen hiç zahmet etmeseydin. "
İğneliyice sesime karşı kıkırdadı manyak.
"Bir gün de şu anahtarı unutma dişimi kıracam lan."
"Sus kız sanki bilerek unutuyoruz zaten iliğim kemiğim çürüdü yorgunluktan."
Ayaklarımı orta sehpaya uzatırken konuştum :
"Ne yemek var hazırlamadıysan bişeyler söyleyelim."
"Yok sabah dersim vardı ya öğlen gelip hazırladım bişeyler dur hemen masayı hazırlarım."
Esma kalkıp mutfağa gidince telefonumu elime aldım. Asırdan ne bir arama ne de bir mesaj... Hiçbir zaman anlamadım onu yada anlayamadım. Farklı bişeyler var çözemediğim, anlamlandıramadığım. Bugüne kadar defalarca beni sevdiğini söyledi o gözlerindeki ışıltıyı görmesem, samimi olduğuna inanmasam farklı şeyler düşünürdüm ama yapamıyorum.
"Gel kız hadi hayır yani belki gelir de yardım eder diye bekliyorum ama yok nerdee "
Esmanın söylediklerine küçük bir kahkaha atarak mutfağa ilerledim.
"Evimize ekmek getiriyorum ben yorgunum kızım ya."
Fırında tavuk pilav ve cacık. İşte bu süper üçlü. Sohbet ederek yemeğimizi yerken bir yandan da aklım Asırdaydı. Onda olmadığı bir gün bile yok son beş aydır ama neyse. Sofrayı kaldırıp kahve için su koyarken telefonumun mesaj sesiyle mutfaktan ayrıldım. Tanımadığım numaradan gelen bir mesajın hayatımı değiştireceğini nasıl biebilirdim.
EĞER BEĞENDİYSENİZ VE DEVAMININ GELMESİNİ İSTİYORSANIZ VOTE VE YORUM LÜTFEN :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN RENKLERİ
Ficção AdolescenteO mutsuz... O bitmiş... O artık bir ölü... Sende tabutun bir ucundan tutmak ister misin ? "Ruhumu defnettim, bedenim daha ne kadar ayakta kalacak ?" Dolunay ve Asır . . .