Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su
Kim bu denlü dutuşan odlara kılmaz çâre suÂb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem
Ya muhît olmış gözümden günbed-i devvâre suZevk-ı fîğundan aceb yon olsa gönlüm çâk çâk
Kim mürur ilen bırağur rahneler divâre suVehm ilen söyler dil-i mecruh peykânun sözin
İhtiyat ilen içer her kimde olsa yare suSuya virsün bâğ-bân gül-zârı zahmet çekmesün
Bir gül açılmaz yüzün tek virse min gül-zâre suÂnzun yâdıyla nem-nâk olsa müjgânum n'ola
Zayi olmaz gül temennâsıyla virmek hâre suGam güni itme dil-i bîmârdan tîgun dirîğ
Hayrdur virmek karanu gicede bîmâre suMen lebün müştâkıyam zühhâd kevser talibi
Nitekim meste mey içmek hoş gelür hûş-yâre suRavza-i kuyuna her dem durmayup eyler güzâr
Âşık olmış galiba ol serv-i hoş-reftâre suSu yolın ol kûydan toprağ olup dutsam gerek
Çün rakîbümdür dahi ol kûya koyman vare suDest-bûsı ârzûsıyla ger ölsem dostlar
Kûze eylen toprağum sunun anunla yâre suServ ser-keşlük kılur kumrî niyazından meğer
Dâmenin duta ayağına düşe yalvare suİçmek ister bülbülün kanın meğer bir reng ile
Gül budağınun mizacına gire kurtare suTıynet-i pâkini rûşen kılmış ehl-i aleme
İktidâ kılmış târîk-i Ahmed-i Muhtâr'e suGünümüz Türkçesiyle:
Ey göz! Gönlümdeki ateşlere gözyaşından su saçma, böyle tutuşan ateşlere su fayda etmez.
Dönen kubbenin (gökyüzünün) rengi mi su rengindedir, yoksa gözümden akan su mu dönen kubbeyi kaplamıştır?
Kılıcının (yani kılıç gibi keskin bakışının) zevkiyle gönlüm parça parça olursa şaşmamalı; su, geçe geçe duvarda yarıklar bırakır.
Yaralı gönül senin ok temreninin (yani ok temrenine benzeyen kirpiklerinin) sözünü korkarak söyler, yarası olan kimse suyu ihtiyatla içer. (Okun temreninin çeliğinde su olduğu için, yaralı gönül ok temrenine benzeyen kirpiklerini korkarak anar, çünkü yaralı kimseye su vermek doğru değildir.)
Bahçıvan gül bahçesini suya vererek boşuna zahmet çekmesin, bin gül bahçesine su verse, senin yüzün gibi bir gül açılmaz.
Yanağını anarak kirpiklerim ıslansa ne olur? Gül isteğiyle dikene verilen su kaybolmuş sayılmaz.
Gam gününde hasta gönülden kılıcını (yani kılıç gibi keskin bakışını) esirgeme, karanlık gecede hastaya su vermek hayırlı iştir. (Senin kılıcının çeliğinin suyu ile susuzluğumu gidermek istiyorum, onun için, gam gününde benden kılıca benzeyen bakışını esirgeme.)
Ben senin dudağını özlüyorum, sofular ise Kevser (cennetteki bir su) istiyorlar, nasıl ki sarhoşa şarap, ayık kimseye de su içmek hoş gelir.
Su, sevgilinin köyünün bahçesine doğru, durmadan gidiyor, galiba o güzel yürüyüşlü serviye (yani servi boylu güzele) âşık olmuş.
Toprak olup suyun yolunu o köyden tutsam gerek, çünkü su rakibimdir, o köye varmasına izin vermem.
Dostlar! Onun elini öpmek arzusuyla ölürsem, toprağımdan testi yapın, onunla sevgiliye su sunun.
Servi, kumrunun yalvarmasına karşı dikbaşlılık ediyor; su, eteğini tutsun, ayağına düşsün, yalvarsın.
Gül budağı, bülbülün kanını bir hile ile içmek ister (yani gül budağı, güle renk vermek için bülbülün kanını bir hile ile içmek ister), su gül budağının damarına girip bülbülü kurtarsın.
Su, Ahmed-i muhtarın (Peygamberin) yoluna uyarak temiz tabiatını insanlara apaydın göstermiş.
"Su Kasidesi" Fuzuli'nin Hz. Muhammed'i övmek için yazdığı naat türünde bir şiiridir.
FUZULİ
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR DERDİM VAR
PoesiaBİR DERDİM VAR BİN DERMANA DEĞİŞMEM. Divan şiirinin beni en çok etkileyen gazel, kaside ,mersiye ve diğer şiir türlerini Türkçeleri ile paylaşıyorum.Paylaşıyorum ki bu dünyadan aşka hürmeti olan birinin geçtiği bilinsin.