Düşünceler zihnimi bir an bile yalnız bırakmazken, fikirlerim zihnimde dönüp dolaşıyordu ve vücudumdaki hafif elektriklenme omur iliğimden başlamış, her noktayı titreten ani bir hissiyat olarak ortaya çıkmıştı. Hislerim ise... Tam bir felaketti.
Tüm bu yabancılık ve karmaşanın neyin nesi olduğunu veya nereden çıktığı hakkında hiçbir fikre sahip değildim fakat önemli olan şuydu ki, vücudumda en ufak bir korku kırıntısı bile yoktu. Çünkü bu tüm yabancı hisler, daha önce asla ulaşmadığım bir hazine gibiydi, en yüksek doruk. Hiç keşfedilmemiş yeni bir yer, hayatınızda asla tatmadığınız o şahane pasta gibiydi. Bir iş sonucunda verilen bir ödül.
O gece eve geri dönerken aklım allak bullaktı. Vücudumda garip bir titreme vardı, sahneye ilk çıktığım zaman yaşadığım heyecana benzer, ama daha telaşlı olan o duyguya sahiptim. Bir nevi şokta gibiydim, bu yüzdendir ki tek başıma geçen araba yolculuğum garip bir ana dönüşmüştü. Konuştuklarımızı süzgeçten geçirmeyi bırakın, ismimi bile hatırlıyor olduğumdan emin değildim. Eve döndüğümde ise Jeff ve Glenne'nin alaylı surat ifadeleriyle karşılaşmıştım. Glenne bana birkaç imalı laf attıktan sonra pes etmiş, beni serbest bırakmıştı fakat Jeff durur mu? Günlerdir peşimi bırakmayan saçma soruları, 'Aşk Tesadüfleri Sever' başlığı altındaki iğrenç esprileriyle günlerimi zehre çeviriyordu ama hoşuma gitmediğini söyleyemezdim. Nedenini ben de bilmiyordum. Diyorum ya, ben hiçbir şeyi bilmiyorum.
Hatta o gece uzun süredir elime almadığım kalemimi ve defterimi ele geçirmiş, farkında olmadan birkaç söz bile karalamıştım.
"Sahte siliüetler arasında parlayan bir yıldızsın..."
"Ve o gece şanslı olanın ben olduğuma yemin edebilirim bebeğim."
Candy'i görmemin üzerine ise bugün ile birlikte tam olarak 5 gün falan geçmişti -saydığımdan değil- Ve her şey normaline geri dönmüştü. Şimdiyse saat akşam üzeri beş civarıydı, evimin bahçesinde oturmuş gitarımla bir şeyler yapmaya çalışıyor fakat zihnimin doluluğu buna izin vermiyordu. İçimde büyük bir sıkıntı vardı, düşünceler bir kara bir bulut gibi üzerime yoğunlaşmıştı. Bedenim normalde olduğundan daha ağır geliyordu.
Jeff dün sabah tadımı çok net bir şekilde kaçıracak o haberi iletmişti bana. Yıllardır dostum olan Robert'ın hamile eşinin düşük yaptığını öğrenmiştik ve bu haber göğsüme kocaman bir yumruğun oturmasına sebep olmuştu. Robert eşi Larissa'yı çok seviyordu ve yıllardır en büyük hayali bir baba olmaktı. Çocukları kız olacaktı ve vaftiz babası ben olacaktım fakat ani bir kaza sebebiyle Larissa'nın karnındaki minik hayatını kaybetmişti. Acısını içtenlikle paylaşıyordum, Robert ve Larissa'yı çok seviyordum. Böyle ağır bir olay yaşamaları beni bile sarsmışken onları düşünemiyordum bile. Jeff ile öğrendiğimizde hızlı bir mesaj yazmıştık ve en kısa sürede yanlarına geleceğimizi dile getirmiştik fakat bulundukları yas neden oluyordur ki, bir süre iletişimlerini insanlarla keseceklerini dile getirdiler.
"Dostum, hadi ama, sıkma canını..." diyerek yanımdaki mindere çömeldi Jeff. Hangi ara geldiğini anlayamamıştım. "Bak, Robert ve Larissa'yı tanıyoruz, eminim üstesinden gelirler. Bu onlar için kolay olmayacaktır, zaten güçsüzler ve eğer sende böyle güçsüz durursan karşılarında, onlara ne yararın olur Harold, düşün bir bakalım."
"Elimde değil Jeffrey. Bu gibi olaylar hayata bakış açımı iyice mahvediyor." eliyle dizime vurdu.
"Anlıyorum Harold fakat yapacak bir şey yok. Yaslarını elbette paylaşacağız fakat kendine çeki düzen ver, o ikisiyle en kısa sürede görüşeceğiz, morallerini daha çok bozmak istemezsin değil mi?" Kafamı salladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Normal Contact (Harry Styles)
FanfictionNormal temaslar aslında dışı bakır içi altın olan ufak hazineler gibidir. Sadece normal bir temastan ibaret olsa da insanın içinde yüklü bir duygu fırtınasına yol açar. Harry ve Candy'nin başına gelende buydu. Harry dünyaca ünlü bir grubun üyesi ol...