Sırtındaki battaniyesiyle kapının önüne geçti.Kapının deliğinden dışarıya baktı.O sırada kapının önünde bekleyen Tae bir kez daha zile bastı.Jungkook derin bir nefes aldı ve kapıyı açtı.Karşısında gördüğü şahesere kendini kaptırmamaya çalışmıştı fakat beyaz gömleğinin altından gözüken kasları Jungkook'u kendinden geçirmişti.Tae ona bakarak konuşmaya başlayınca ağzından belirsiz bir soğuklukla bir cümle çıktı.
"Bayan Kim beni gönderdi de hastaymışsınız?" Bakışlarını yüzüne çevirdi.Büyük olan.Kırmızı saçları görmeyi umuyordu fakat karşısında kahverengi bir Tae gördü.Konuşmak için hafifçe dudaklarını yaladı büyük olan.Başını sallayarak konuştu:
"Evet biraz hastayım ama gelmene gerek yoktu." Küçük olan battaniyeye göz atınca ördekli pembe bir battaniye gördü.Elini üstüne atarak ve gülümseyerek konuştu, "Ördekler ha?" Gülümsemesini büyüttü. O eğlenirken Jungkook utançtan kıpkırmızı olmuştu.Konuyu değiştirmeye çalışırken hafifçe kekeledi,
"İçeriye geçsene.Kapıda kaldın." Eliyle içeriyi gösterdi ve Taehyung ile içeriye girdiler.Arkasından kapıyı kapatıp, onunla yürümeye başladı.Parfümünün kokusu onu cennet bahçesine sürüklerken kötü bir şey yapıp kendini rezil etmemeye özen gösterdi.Koridoru geçip salona girdiler.Salonun dağınıklığı ve kötü kokuyu hisseden Taehyung hafifçe yüzünü buruşturdu.Arkasındaki öğretmenine döndü.Ani dönüşle sevdiceğinin yüzünü gören Jungkook bir an şaşırdı ve ne yapacağını bilemedi.
"Evin biraz dağınıkmış" İçinde "-iz" ve "Bay Jeon" geçmeyen cümleye karşı bir şey söyleyemedi.Odanın içine girdiler.Taehyung birazı gözüken koltuğa oturduğunda Jungkook'a yer kalmamıştı.Etrafa bakıp yer kalmadığını gören Taehyung'un ise yerinden kalkmaya hiç isteği yoktu.Önce ağzını hafifçe açtı.Daha sonra gelen ani cesaretle konuştu,
"İstersen şuraya oturabilirsin" Onunla arkadaşıymış gibi yakın konuşmaya çalışan Taehyung'a başını kaşıyarak bakan Jungkook utançla yürüdü ve üstündeki battaniyeyi yere atıp Taehyung'un yanındaki bebek poposu kadar küçük bir alana sığmaya çalıştı.O anki kalp atışlarını Taehyung'un duymaması için dua ederken kollarını ona saran Taehyung ile birlikte ölüme yürüdü.Tatlı bir biçimde konuşan Taehyung'un az önceki halinden eser kalmamıştı.
"Aigoo,çok küçüksün Jeon" Ona gülümserken Jungkook utançtan yerin dibine çöktü.Başını önüne gömen Jungkook'u kendine daha fazla yakınlaştırdı.Taehyung az sonra kötü bir şeyin olmaması için Jungkook'u ani bir hareketle döndürdü. Ona sarılarak koltuktan kaldırdı.Jungkook utanç çukurunda yanarken Taehyung mutluydu.Jungkook kendini kolay satmayacaktı. "Ne yapıyorsun, ben senin öğretmeninim!" Gıcıkça bir sesle söylediği bu cümle bütün tatlılığını alıp götürdü. Taehyung devrilmiş bakışlarla kızgın Jungkook'a baktı.
Taehyung arkasına dönüp Jungkook'u çöplerle dolu koltuğa bıraktı.Jungkook sırtına saplanan pet şişenin verdiği acıyla sırıtarak giden Taehyung'a bağırdı. "Okula gidince seni cezalandıracağım küçük lağım faresi!" Bunu ciddiyetle söylememişti, zaten ses tonundaki hafif yumuşaklık belli ediyordu. Taehyung lağım faresi lafıyla büyük bir gülümseme sundu. "Haklısınız Hocam." Diyip güldü. Taehyung koridora gitti. Taehyung'un arkasından Jungkook da geldi kapının yanındayken dolmuş burnu ve gözleriyle Taehyung'a bakan Jungkook karşısında Taehyung peçetelikten bir peçeye alıp Jungkook'a verdi.Jungkook onun karşısında bunu yapamayacağını bildiği için arkasını döndü ve burnunu hafif sümkürerek sildi.
Evinin anahtarını eline alıp kapıya yöneldi. Taehyung'un "Arabanınkini de al." demesiyle ona bakan Jungkook Taehyung'un çekiciliğine odaklanmıştı. Gözleri ona derin derin bakıyordu. Bir kez daha hayran olmuştu sevdiğine. Gözleri, dudakları, ten rengi... Hepsi onun için farklı bir güzellikti. Bu sırada uzun bir süre geçmesine karşın Taehyung yumuşak bir sesle "Jungkook?" dedi. Jungkook anında uyanıp bir şey çaktırmamaya çalıştı. "Jungkook senin babandır, saygısız!" Taehyung sırıtıp kapıyı açtı. Jungkook da arabanın anahtarını cebine attı. Taehyung'un kendisi için açtığı kapıdan bir prenses edasıyla çıktı
Arkasından da Taehyung çıktı ve kapıyı kapatıp Jungkook'un sorusuna döndü."Nereye gidiyoruz?" Taehyung da öğretmenine döndü, "Hastaneye gidiyoruz Jeon." Jungkook hastane lafını duyduğu an endişelendi.Oldukları yerde durdular. Jungkook telaşla "Hastane mi?!" Dedi.Ya da bağırdı.Taehyung endişesini anlamadan sakin bir şekilde cevap verdi."Evet ne oldu ki?"
Jungkook ellerini cebinden çıkarttı.Ellerini iki yana sallayarak ve kaşlarını çatarak konuştu."Ben gelmek istemiyorum!" Taehyung biraz bekledi.Daha sonra ani bir hareketle Jungkook'u kendine sarıp belinden yukarıya kaldırdı. Jungkook Taehyung'un beline yumruklarını atarak bağırıyordu."Beni bırak! Bay Kim disipline gideceksiniz!!" Taehyung tehditlere rağmen onu bırakmadı ve gülümseyerek Jungkook'un arabasının önüne getirdi. Jungkook'un cebinden araba anahtarını çıkardı.Jungkook tepinirken Taehyung onu şoför koltuğunun yanındaki koltuğa oturttu.Jungkook somurtarak oturdu.
Taehyung da şoför koltuğuna geçti. Jungkook'u mutsuz gördüğünde o da somurttu.Sesine ayrı bir güzellik katan tonuyla değiştirdi."Neden somurtuyorsun?" Jungkook ona küsmüş bakışlar attı.Ona 1 saniyecik baktı ve yeniden önüne döndü. Taehyung başını eğdi "Çocuk gibi davranmayı kes Jeon." dedi. Jungkook olabildiğince yanlış anlamaya calışarak "Demek davranışlarım sizi rahatsız ediyor." dedi. Taehyung bıkmış bir şekilde iç çekti. Taehyung kibarca söylemeye çalışarak "Canım öğretmenim, sizi memnun etmek için ne yapmalıyım acaba?" diye sordu."Hadi hadi sür sen." dedi Jungkook ve hâlâ tripliydi.Taehyung ustaca arabayı çalıştırdı.Yol boyunca Jungkook Taehyung'u izledi.
Taehyung gerçekten güzel araba kullanıyordu.5-6 dakika içinde hastanenin önüne geldiler.Önce Jungkook arabadan indi.Daha sonra Taehyung arabadan indi. Büyük hastanenin önüne geldiklerinde Taehyung Jungkook'un elini tuttu.Jungkook reddedip elini çekti.
------------•----------•-----------•-------
"Taehyung yalvarırım, izin verme!" Jungkook iğne yapmaması için hemşireye yalvarmanın sonuç vermeyeceğini anlayınca Taehyung'a yalvarmaya başlamıştı.Taehyung Jungkook'un bu çocukça halleri karşısında sadece gülümsüyordu. Jungkook'un susmayacağını anladığında ona bıkmış bakışlarını gönderdi ve "Az önce ki çocuk bile ağlamadı Jungkook, neden istemiyorsun ki kocaman adamsın iğneden korkacak halin yok," Jungkook zırlamayı kesti ve bakışlarını öne eğdi.Taehyung cümlesinin devamını gülerek tamamlamaya çalıştı."Gerçekten iğneden korkuyor musun?" Daha sonra bir kahkaha attı.Jungkook ona küstü.Somurtmaya başladı ve ona "Çık buradan velet, görmeni istemiyorum!" Hemşire yaklaşırken yavaşça elini pantolonuna koydu.Taehyung ise kapıya yaklaştı fakat çıkmadı.Kapının ucundan onu izledi.İğne yavaş yavaş saplanırken çığlık atıyordu.
Hemşire ise "Kendinizi kasmayın" Diyip duruyordu.
İğne meselesi bittikten sonra yemek yemek için hastaneden çıktılar.Taehyung "Ne yemek istersin?" diye sordu Jungkook'a. Jungkook aç olmasına rağmen Taehyung'a hala küstü. "Ben aç değilim." dedi soğuk bir tavırla.Kader Jungkook'u rezil edercesine bir balina sesi çıkardı karnından. Karnının yüksek bir sesle guruldamasından donra dik bakışlarıyla Jungkook'a bakarak gülümsedi Taehyung. Jungkook daha fazla rezil olmamak için "Pastaneye gitmek iyi fikir olabilir." dedi ve sahte bir gülüş attı.
Aslında bu bölümde Jungkook Taehung'un KUCAĞINA oturuyordu ama o bölümü silip bir daha yazdım spmskxojskz
Bu da anırmak için:
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
CPDKPDKSLCJSLHXNS Hastanenin yemek katı var evet zojspxhskn