kapıdan içeri girmesiyle yüzüne vuran sıcak havadan rahatsız olarak boynundaki fuları genişletti ve saçlarını geriye atarak serinlemeye çalıştı alex. bir yandan da her zamanki gibi geç kaldığı için aceleyle arkadaşlarının olduğu masaya gitti. masanın yanına gelince sam'in bıkkın bakışlarına aldırmadan gözlerini masadakilerde öylesine gezdirdi. her zamanki gibi arkadaşları ve sarışın çocuk vardı. kendini sam'in yanına bırakıp montunu çıkartmaya başladı.
"sonunda teşrif edebildin." dedi gunderson ona takılarak.
"işim vardı. ayrıca sinirim bozuk bana hiç bulaşmayın. zaten burası da çok sıcak. daha sıcak bir yer bulamadınız mı? hamama falan gitseydik burası kesmez şimdi."
sam alex ve magnus'ın arasında oturuyordu ve alex'in ne zaman magnus'ı fark edeceğini tahmin etmeye çalışıyordu. o sırada masada muhabbet ilerlemişti ve konu alex'ten uzaklaşmıştı bu yüzden gunderson tekrar alex'i sinir etmek istemişti.
"geldiğinden beri telefona bakmadı." abartılı bir şaşkınlıkla konuştu.
"hayret sevgilisiyle konuşmayınca da rahat edemezdi." sam zevkle ona katıldı.
"sevgiliymiş." alex küçümser bir şekilde söyledi. "salın beni bir ya."
"ne oldu ki?" mallory içten bir merakla sordu çünkü ona kimse bir şey anlatmamıştı.
"hayır ben niye elin oğlunu..." lafını tamamlayamadı alex. önce hafifçe kaşları çatıldı. sonra gözleri büyüdü ve hızla magnus'a doğru döndü. "sen..."
"ben demiştim! konu açılmadan anlamaz demiştim." gunderson heyecanla bağırdı ve elini açıp tj'e doğru uzattı. "paramı ver şimdi."
"yapma be alex. alex zeki biridir dedim. onu gördüğü anda anlar demiştim." tj üzüntüyle cebinden çıkarttığı bir miktar parayı arkadaşının eline bıraktı.
"o çocukla çıkmaya başladığından beri akıl falan kalmadı ki."
"iddianız bittiğine göre konuşma yasağım kalktı mı?" magnus gülerek sordu.
"siz benim üzerime iddiaya mı girdiniz?" alex sabır dilercesine nefes aldı. "neyse buna sonra geleceğiz."
magnus ona elini uzattı. "bu sefer senin de dikkat edeceğin bir şekilde düzgünce tanışabilir miyiz?"
"tanışıyoruz zaten maggie. bence gayet tanıyorsun beni. benim bile bilmediğim şeyleri biliyorsun falan."
"senin bile bilmediğin şeyler değil. sadece senin bilmediğin şeyler." diye düzeltti sam onu.
"burada neden kimse bana bir şey anlatmıyor?" mallory sinirlenmeye başlamıştı.
"millete laf yetiştirmekten ona fırsat bırakmıyorsun ki." dedi gunderson sanki ömrü boyunca bunu demesini beklemiş gibi.
"beni aldatıyormuş. hah, sen kiminle uğraştığının farkında mısın acaba? ama ben ona yapacağımı bilirim."
yalan söylüyordu, hiçbir şey bildiği yoktu.
•-•
iğrenç olmuş olabilir
olmamış da olabilir
sabah karar vereceğim

ŞİMDİ OKUDUĞUN
just saying | fierrochase
Non-Fictionmagnus: bir erkek arkadaşın var magnus: ve o tam bir ezik magnus: bütün arkadaşların sana onun bir geleceği olmadığını söylüyor magnus: ama beni seviyorlar magnus: sadece söylüyorum