ders boş olduğu için sıkılıp arka bahçeye inmiş olan alex bahçede ağlayan çocuğu görmesiyle iç geçirmişti. evet hâlâ isimsiz olan eski sevgilisiydi. onu aslında hiç tanımadığını fark etmişti alex çünkü ağlayabilme özelliğinin olduğunu bile bilmiyordu. ama genelde merhametsiz sanılan alex vicdanına yenik düşüp çocuğun yanına ilerledi. onu fark eden çocuk hızla gözlerini silip bakışlarını kaçırmıştı. alex ona yukarıdan bakarken gölgesi onun üzerine düşüyordu ve bu da çocuğun karşısında daha da küçülmesini sağlıyordu.
"ne istiyorsun?" diye sormuştu güçsüz bir sesle.
"neden ağlıyorsun?" diye cevapladı alex onu.
"neden merak ediyorsun?" alex onun sorusunun üzerine yanına oturdu ve sıkıntıyla nefes verdi. bir şey söylemeden sadece kendini anlatmaya hazır hissetmesini bekliyordu. bunu neden yaptığı hakkında bir fikri yoktu, sadece magnus'tan sonra insanlara daha merhametli yaklaşmaya başlamıştı ya da her zaman böyleydi ama kendini kandırıyordu. biraz süren sessizlikten sonra çocuk iç geçirdi ve konuşmaya başladı.
"alex, ben gerçekten özür dilerim. yaptığımın hiçbir mantıklı açıklaması yok ve beni affetmek zorunda da değilsin. sana söyleyeceklerimi bana acı diye söylemeyeceğim. sadece belki beni anlarsın. sen gerçekten harika bir insansın ve umarım sana çok iyi gelecek o kişiyi bulmuşsundur. sana çok yalan söylediğimin farkındayım, hepsini açıklayacağım."
"yalanlarını biliyorum, açıklama kısmına geç."
"babam beni hiçbir zaman sevmedi. kimseyi sevebileceğini sanmıyorum ya, o ayrı bir mesele. tek istediğim biraz ilgi ve sevgiydi ama daha sonra ilginin kölesi olmuş hâlde buldum kendimi. evet, annemle yaşıyorum ama insanlara bunu söylemiyorum çünkü havalı gözükmek istiyorum. ya da zengin olduğumu söylüyorum ama şu an sahip olduğum çoğu kişisel eşyayı sen aldın. rezil biriyim, bu doğru. senin gibi havalı bir sevgilim vardı, bu harikaydı ama ben sana o anlamda bir ilgi duymuyordum ki. sonra bir gün karşıma nadia çıktı. sana onu anlatmam sinir bozucu olabilir ama gerçekten melek gibi bir kız."
"evet, tanıyorum." şok olmuş bir şekilde alex'e baktı çocuk ve alex eliyle devam etmesini söyledi.
"ona gerçekten âşık oldum. bu yalanların hepsini ona da söyledim ki bu beni on kat daha fazla rezil biri yapar ama sadece beni sevsin istiyordum."
"yani onun iyi niyetini suistimal ettin, öyle mi? sevme anlayışın bu mu cidden? bak ben iyi bir insan falan değilim ama sana tek bir önerim var; nadia'ya karşı dürüst ol. madem cidden seviyorsun, o bir yerden öğrenmeden ve ilişkiniz yıkılmadan ona dürüst ol. eminim ki seni varolmayan paran içim sevmiyordur."
"yani sana yüzlerce yalan söyledim ve seni aldattım ama sen bana yardım mı ediyorsun? ve iyi biri olmadığını söylüyorsun, öyle mi?"
alex ayağa kalkıp tekrar ona yukarıdan bakmaya başladı. "hayır sadece, beni sevmediğini zaten biliyordum. açık olmam gerekirse ben de seni o anlamda sevmiyordum ama sana güveniyordum. anlayabiliyor musun? o kadar insan arasından sana güvendim. nadia'yı gördüğün gün ayrılmak istedeydin şu an dost olmuş olabilirdik ama sen bunu elinin tersiyle ittin. eğer mantıklı bir ilişki istiyorsan yalanı bırakman gerek. ayrıca iyi biri olma kısmına gelirsek... bunu hakeden biri için deniyorum diyelim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
just saying | fierrochase
Não Ficçãomagnus: bir erkek arkadaşın var magnus: ve o tam bir ezik magnus: bütün arkadaşların sana onun bir geleceği olmadığını söylüyor magnus: ama beni seviyorlar magnus: sadece söylüyorum