magnus yorgun bakışlarını alex'ten çekip tekrar masaya bakmaya başladı. bunun alex'in "ne oldu? bana anlatabilirsin." deme şekli olduğunu biliyordu ama açıkçası umrunda değildi, cidden yorulmuştu. ona cevap vermek yerine titrek bir nefes verdi. ağlamak istemiyordu ama kendini tutmak da zordu. onun bu hâline dayanamayan alex masanın üzerinden uzanıp elini tuttu.
"bu dünyada üzülmeyi hak edecek en son insansın, magnus." bunu gerçekten içten bir şekilde söylemişti ama magnus elini onun elinden çekti.
"kimse üzülmeyi haketmez alex. bazıları üzer ve bazıları üzülür. sonra üzülen de bir başkasını üzer ve bu döngü böyle devam eder. doğanın kanunu bu."
"bu durumda üzen ben oluyorum sanırım. hayır, aptal değilim ya da yeni anlamadım. ama senin gibi ince ruhlu biri de değilim ben." sözünün ortasında aklına bir yerde okuduğu cümleler geldi alex'in. teselli et, sarıl, bir şeyler yap. el ele tutuşup eve gidin. "güzel sözler söyleyemem ama güzel hissettirebilirim." sonra yerinden kalkıp onun yanına oturdu ve kendine çekip sarıldı. magnus ne ara onun için bu kadar değerli hâle gelmişti bilmiyordu ama magnus ile ilgili her konuda kendini suçlu hissediyordu.
"bunu yapmak zorunda değilsin. seni seviyorum diye senden beni sevmeni ve değer vermeni beklemiyorum. istiyorum ama,"
"bir şeyleri zorunda olduğumu hissettiğim için yapmam magnus. böyle yapmak istiyorum çünkü seni seviyorum. şimdi neden ağladığını söyle." magnus neden ağladığını birkaç dakikalığına unuttuğunu fark edince irkilmişti. başıyla kafenin yanındaki ağaçlardan birini işaret etti. alex onun ne demek istediğini anlamayınca devam etti. "kuş yuvası var orada. yavru olanlar kendilerini attılar." alex hâlâ onun neden ağladığını anlamamıştı. "neden kendilerine zarar vermek istediler ki?" tekrar gözleri dolmuştu magnus'ın.
"magnus cidden buna mı ağladın yani?" ondan beklendiğinin aksine ses tonu iğneleyici değildi, tam tersi saf bir şaşkınlıkla sormuştu bu soruyu. "kuşlar bunu uçmayı öğrenmek için yapıyorlar. kendilerine zarar vermeyi istedikleri falan yok. bu asırlardır böyle." magnus başını kaldırıp ona baktığında gözlerinde çocuksu bir rahatlama vardı. ama üzgün çehresinde hiçbir değişiklik olmamıştı. alex konunun kendiyle ilgili olduğunu ve anlatmaktan çekindiğini biliyordu bu yüzden konuyu uzatmadı ve magnus'ın gözyaşlarını sildi. onu sakinleştirdikten sonra elini tutup eve götürmüştü.
![](https://img.wattpad.com/cover/138069801-288-k843384.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
just saying | fierrochase
Non-Fictionmagnus: bir erkek arkadaşın var magnus: ve o tam bir ezik magnus: bütün arkadaşların sana onun bir geleceği olmadığını söylüyor magnus: ama beni seviyorlar magnus: sadece söylüyorum