0.0

97 54 9
                                    

Güçlükle açmaya çalıştım gözlerimi.. Elmacık kemiklerimdeki yaralar bu çabamı zorlaştırırken başımda ki ağrıda kendisini gösteriyordu. Gözlerimi açmayı başardığımda yine yalnız olduğumu farkettim. Çatlak dudaklarımda gülümsemem yer alırken kafayı yediğime şahit oldum bir kez daha. Yaklaşık iki haftadır bu iğrenç yerdeydim. Odanın kapısı açıldığında kendimi bir dayağa daha hazırladım.

“ Güzellik uykusundan uyanabildiniz sonunda Chloe hanım.” dedi kalın sesi eşliğinde.

Cevap vermedim. Bir eli saçlarıma uzandığında kafamı yana yatırarak dokunmasını engelledim. O ise kahkaha atarak seri bir şekilde saçlarımı kavradı. Var gücüyle çekerken çığlık atmadım.. Ağlamadım yada yalvarmadım.

“ Bugün çok güzel bir gün öyle değil mi? Ah!pardon sen bu pencere olmayan odada dışarıyı göremiyorsun değil mi? Nasılda unuttum!” ve bir gür kahkaha daha..

Dişlerimi sıktım.. Tam ağzımı açıp bir şeyler söyleyecekken başka odadan gelen bir çığlık ile irkildim.

“işte! Kuzeninin macerası da başlıyor..” O anda sert bir küfür savurup ayağa kalkmaya çalıştım. O ise beni durdurmadı. Yaralı bacağım ile koşabildiğim kadar hızlı koştum ve işte yanındaydım! Tahta bir sandalyenin üzerinde saçları önüne düşmüş bir şekilde ağlıyordu. Beni farkettiğinde gözleri kocaman açıldı.

“Chloe! Chloe git burdan sakın dokunma bana!” çığlık çığlığa ağlarken bir yandan da kafasını iki yana sallıyordu.

“Mia, neler oluyor! Neden dokunmuyorum sana?” korkuyordum.. Deli gibi korkuyordum!

“E-eğer ba-bana d-dokunursan...” kekelemeye başlamıştı ve gözleri kısılmıştı. Ellerinin ve dizlerinin titremesi artarken sandalyenin arkasından uzanan kabloları gördüm. Daha doğrusu Hale'nin sırtından uzanan kabloları...

“Hayır..” ağzımdan çıkan tek kelime bu olmuştu. Gözlerimden akan yaşlar yüzümde ki yaraları acıtıyordu. Siyah giyimli bir adam küçük düğmeyi çevirdiğinde Mia'nın titremesi durmuştu. Gözlerini açıp bana baktığında. Yüzümde yer alan gülümseme onun yüzüne bulaştığında dizlerim gücünü kaybederek kendini bıraktı. Yere oturduğumda yüzümü avuçlarımın arasına alarak hıçkıra hıçkıra ağladım. Ona bir şey oldu diye o kadar korkmuştum ki..

“ Bu kadar yeter! Kalk yerden..” itiraz etmem bir işe yaramadığı için dediğini yaptım. Tekrar aynı odaya geldiğimde köşeye oturup dizlerimi karnıma çektim. Vee kapı kapandı. Yine karanlık.. yine yalnızlık ve yine bir uyku..

Arkadaşlar bu bir bölüm değildir. Sadece tanıtım... Kısa olması bunun yüzünden yani.

30 saniye Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin