#27

270 14 0
                                    

Kumsal<
"Ya Kumsal bilmiyor musun Berkay'ı. Okulda yürümediği kız mı var onun. Dert etme unutur yakında seni."
"Ama Esin bu durum beni çok geriyor. Ares ile aramızda olanlar ciddileştikçe onun yaptıklarından rahatsız oluyorum. Onu yanımda bir kez daha görürse kesin bir şey olacak."
"Ay ne güzel olur kız şöyle iyi bir dövse. Çok gevşek vallahi ya azıcık sıkılaşır belki."
"Ben ne diyorum sen ne diyorsun Esin ya."
"Bak canım, Ares seni sevdiği için seni kıskanabilir bu gayet doğal bir şey kasma yahu."
"Beni anlamıyorsun."
Konuşmamız kapının çalınmasıyla bölünmüştü. Ares'in geldiğini görünce ona sarıldım. Esin ile onu nihayet tanıştırabilecektim.
"Esin, Ares, Ares,Esin."
"Memnun oldum."
"Bende."
İkisi tokalaştıktan sonra devam ettim.
"Esin de iki sokak ileride oturuyor. Komşu sayılırız."
"Ne hoş."
Ares'in canının bir şeye sıkıldığını anladığım için en azından bir süreliğine kafasını dağıtabilecek bir şeyler düşündüm.
"Esin benim çok yakın arkadaşım. Sonunda sizi  tanıştırabildiğine seviniyorum. O da benim gibi yüksek lisans yapıyor."
"İyi anlaşmanıza şaşmamalı, birbirinize benziyorsunuz."
Gülümseyerek Ares'e baktım.
"Eee, o klişe soruyu sorayım mı bende?"
"Nasıl tanıştık?"
"Bence bunu anlatmaya alışsanız iyi olur."
Esin güldü, aslında nasıl tanıştığımızı biliyordu ama hiç renk vermiyordu.
"Evime geldiğim bir gün... Birkaç serserinin tacizine uğradım. Ares de o anda..."
O anda tam da kendini bir apartmandan atmaya hazırlanıyordu.
"Bizim çok yakınımızdaydı. O olmasa halim ne olurdu tahmin bile edemiyorum. İyi ki beni buldu."
"Gerçekten çok şanslıymışsın. Bu mahalle hava karardığı zaman gerçekten tehlikeli olabiliyor."
Ares ile göz göze geldik. Sanki bak ben söylemiştim der gibiydi.
"Hava kararmadan gideyim artık."
"Otursaydın uzak bir yere mi gideceksin sanki ?"
"Bir işiniz yoksa kalın lütfen. Biz bırakırız."
"Evet Esin, hem yemek yeriz birlikte."
"Tamam, biraz daha kalmamda bir sakınca yok."
Gülümsedim.
"O zaman, ben yemeği hazırlayayım."
İkisi birden ayağa kalktı, benimle birlikte mutfağa geldiler.
"En iyi arkadaşım diye söylemiyorum ama Kumsa harika yemekler yapar Ares, bir eşi daha yoktur."
"Ares de çok güzel yemek yapıyor biliyor musun Esin? Bana bile şapka çıkarttı."
"Sana bile demek. Valla kendim şahit olmadan inanmam."
"Tamam bir daha ki sefere yemeği ben yapacağım."
"Ama söyleyeyim başta, beni öyle alıştırırsanız her gün gelmek isterim ona göre."
İkimizde gülmüştük Esin'e. Yemeklerimizi yedikten sonra bir film açtım. Esin filme kendini kaptırmış başka hiçbir şeyle ilgilenmezken, ben Ares'e bakmaktan fırsat bulduğum anlarda izleyebiliyordum. O da televizyona bakıyordu ama aklının başka yerde olduğu belliydi.Başını dikleştirip bana baktığında gözlerimi kaçırdım.
"Beni izlediğini biliyorum."
"Canın sıkkın gibi. Bir şey mi oldu?"
"Olağan şeyler."
Başını omzuma yaslayıp yanağını okşadım.
"Burada istediğin kader dinlenebilirsin."
Çok sessizdi. O sustukça bende susuyordum ve bu sonsuz bir döngü içerisine giriyordu.
Film bitince Ares ile birlikte Esin'i evine bıraktık. Yoldayken biraz daha konuşma fırsatımız olmuştu.
"Athena bugün, neden kaçtığını anlattı."
"Sebep neymiş?"
"Sadece bilmem gereken kısımları anlattıklarını düşünüyorum. Sakladıkları bir şeyler var."
"Ne olabilir peki?"
"Athena ölüm tehditi aldığını söyledi. Bahsettiği aileyi biliyorum. Kazadan öncesini zaten hatırlamıyorum ama bize karşı hiç olağandışı bir hareketlerini sezmemiştim. Bu sadece Athena ile ilgili bir şey olmalı. En azından ben böyle olduğunu düşünüyorum."
"Belkide onlarla konuşmalısın."
"Hayır."
"Neden?"
"Ben artık yeni bir hayata başlamak istiyorum. Bazı şeyleri hala hatırlamıyorken, bu konuları kurcalayarak her şeyi mahvedemem."
Başını kaldırıp bana baktığında gözlerimiz bir an bile birbirinden ayrılmıyordu.
"İyi ki buldum seni Kumsal. İyi ki buldum seni."
* *   *
Yazardan<
"Athena..."
Aycan Hanım oğlunu merdivenlerin başında görünce yanına çağırmıştı.
"Nasıl geçti?"
Omuz silkerek odasına ilerledi Athena.
"Seninle görüşmek isteyen biri var."
Aycan Hanım avucuna hapsettiği kağıdı Athena'ya uzatırken devam etti.
"Ares ile beraber oraya gitmenizi istiyorum."
"Kim var orada?"
"Bu görüşmeden sonra ya aranız düzelecek ya da tamamen bozulacak."
"Bilmece gibi konuşma benimle anne. Nasıl götüreceğim onu oraya?"
"Ben ikna edeceğim. Sen sadece sakin kalmaya bak ve lütfen ama lütfen onu kışkırtma."
* * *
Eski liman yakınında ki boşaltılmış bir kağıt fabrikasında Oğuz Soykan'ın kardeşi Uğur ile Ares'i görüştürmek için gelmişti Athena. Kardeşinin kendisine inanmayacağını bildiğinden olayları birinci ağızdan dinlemesini istiyordu.
"Onu inandıramadın değil mi?"
"Kes sesini."
"Oğuz bunu duysa çok gülerdi. Ne hale gelmişsin Athena Çelebi."
"Belki de seni onun yanına göndermeliyim ha. Abine olanları kendin anlatmak ister misin?"
"O kadar kolay değil dostum. Kaçakların savurduğu tehditler bana işlemez."
Athena yumruğunu sıkarak Oğuz'un üzerine yürürken kapının gıcırtısıyla içerisi aydınlandı.
"Oooo Ares, seni son gördüğümden beri ne kadar değişmişsin. Herkes öleceğini düşünüyordu."
"Ares bu Uğur .Evdeyken sana bahsettiğimiz..."
"Kim olduğunu biliyorum. Niye çağırdın beni?"
Athena, Uğur'a dönüp konuşmasını işaret etti.
"Ares... Senin için çok güzel planlarımız vardı. Bu ailede bir tek seni severim biliyor musun?Ve itiraf etmeliyim ki beni en çok endişelendiren de sensin. Böyle bir herifle kardeş olduğunuza inanmak çok güç."
Athena öfkeyle Uğur'u süzerken Ares şüpheyle ikisine baktı.
"Şimdi, şu abin olacak herif var ya Ares. Kardeşimle hep bir inatlaşma içerisindeydi. Paylaşamadıkları şeyler vardı... Zamanla abim Athena ile olan itişmelerine sende dahil oldun, doğrudan veya dolaylı fark etmeden ibre sana yöneldi... Hem bizim için olası bir tehditten kurtulacaktık hemde istediğimizi alacaktık."
"Bunları bana neden anlatıyorsun? Bilip bilmemem artık neyi değiştirebilir ?"
"Çok üzgünüm Athena, sanırım Ares girdiğin ihalenin bedeliyle değil ne olduğuyla ilgileniyor ."
Ares Uğur'un anlattıklarının hepsini dikkatle dinleyip Athena'ya baktı.
"Oğuzla kişisel hiçbir problemimiz yoktu bizim !"
"Hadi ona kardeşimin sana nasıl güvendiğini, seninse onun olanı çalıp zor duruma soktuğumu anlat Athena. Ares nasılsa bir şey yapamaz. Ne de olsa ailenin gözdesi sensin değil mi?"
Uğur çıkarken Ares'in omzunu sıvazlayıp güldü.
"Yazık sana... Bu hallere düşecek adam mıydın sen?"
Athena öfkeden deliye dönerken kardeşinin sessizliği onu dahada çileden çıkartıyordu.
"Seni bana karşı kullanmak istiyorlar. Tüm bu saçmalıklara inanmadığını söyle."
"Neden bana kendini kanıtlamak için bu kadar uğraşıyorsun ki? Neden şimdiye kadar bekledin?"
Athena Ares ile arasında olan mesafeyi kapatıp ona baktı.
"Birbirimize ihtiyacımız var. Zamanımız azalıyor Ares. Yakında çok kötü şeyler olacak."
"Sen gelmeden önce hiçbir sorun yoktu. Şimdi bana kötü şeyler olacağını söylüyorsan banlar tamamen senin problemindir."
"Sana ihtiyacım var Ares. Sen benim kardeşimsin."
"Beni duygulandırıyorsun."
Ares elini Athena'nın omzuna atıp güldü.
"Bak Athena, az önce olanlar ve daha öncesi; bunların hiçbiriyle ilgilenmiyorum."
Elini çekip tekrar duvara yaslandığında Athena yumruğunu Ares'in çenesine geçirdi.
"Şu umursamaz tavırlarını kenara bırak ve ciddiyetin farkına var Ares! Sabrımı zorluyorsun!"
Ares çenesini tutarak dikleştiğinde dudağından parmaklarına bulaşan kanı görüp Gülümsedi. Gülümsemesi saniyeler içinde silinirken o'da Athena'ya vurdu.
"Belli ki bir b.klar yedin ve temizlemek için bana ihtiyacın var ama tek başınasın Athena, tek başına!"
Dudağını silip Athena'ya tekrar vurduğunda onu yakasından tutarak duvara itti.
"Bir şey daha, bana bir daha vurursan, seni çok kötü döverim."
Ellerini Athena'dan çekerek bir adım geri çekildi. İstemsizce karnını tuttuğunda Athena onu kolundan yakaladı.
"Ne oldu lan?! İyi misin?"
Elini üzerinden çekip dışarıya çıktı. Ağır adımlarla arabasına yaklaşırken az önce yaptığı şeyin nelere yol açtığını tahmin edebiliyoru. Arabasına binip bir süre başını direksiyona koyup gözlerini kapattığında her şey dönüyordu. Geçmesi için neredeyse dua edecekti.
"Lütfen tahmin ettiğim şey olmasın."
Telefonu çaldığında başını kaldırmadan göz ucuyla telefona baktı.
"Efendim Buse."
"Nerdesin ?"
"Dışardayım, ne oldu?"
"Bugün bir şeyler yapalım mı diyecektim. Son görüşmemiz pek iyi geçmedi biliyorsun."
"Buse seni sonra arayayım olur mu?"
"İyi misin sen, sesin iyi gelmiyor."
"İyiyim merak etme. Müsait değilim sadece, sonra arayacağım seni."
"Tamam sonra görüşürüz."

♠️S A R M A Ş I K ♠️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin