#35

194 12 0
                                    

Kumsal <
Bu çocuğa haddini bildirmenin zamanı gelmişti anlaşılan ama biraz daha bekleyeceğim. Ya anlamıyorum gerçekten, hala neden uğraşıyor?
Yataktan çıkıp evin içinde bir süre volta attım.
Ben stresle gezinirken evde, yeni detaylar gözüme çarpıyordu. Duvardaki tablolar eşsizdi, salonun ortasında ki siyah piyano açık vaziyetteydi.
Yanına ilerleyip onu yakından inceledim. Tuşlarında parmaklarımı gezdirince sesi bütün salonu doldurmuştu.
Ares'i bu piyanonun başında hayal edince içim ısınmıştı. Kendime dert edindiğim problemim aklımdan uçup gitmişti.
Fırsattan istifade dersin başına oturdum. Biraz daha çalışabilmiştim ama yine yeterli değildi. Ares'i düşünmekten, verim alamıyordum.
Pes ettim, kendime atıştırmalık bir şeyler hazırladıktan sonra televizyonun karşısına oturdum.
Çok saçma bir dizinin bilmem kaçıncı bölümündeki entrikalara öylesine dalmıştım ki saatin nasıl geçtiğini hiç fark etmemiştim. Ares gideli 4 saat olmuş. Neden çağırdılar onu, problem ne gerçekten merak ediyor ve biraz da endişeleniyordum. Bugün bizim evliliğimizin ilk günü, daha özel olmasını isterdim. Biliyorum onun için gerçekten önemli bir şey olmasaydı bana vakit ayırırdı. Umarım canını fazlaca sıkmasına neden olacak şeyler değildir.
*       *       *
Yazardan<

"Nedir bu uyuşturucu meselesi Athena? Nerden biliyorlar bunu? Seni kullanırken mi gördüler?"
"Hayır baba yemin ederim kullandığımı kimse bilmiyor."
"Alım satım işine mi karıştın o zaman oğlum anlatsana! Ateş olmayan yerden duman çıkar mı?!"
Mehmet Bey ciddiyetle oğlunu sorgularken Ares bir köşeye oturmuş onları izliyordu.
Athena'nın hareketleriyle babasınınkini kıyaslıyordu. Birbirlerine olan benzerliklerini sorgulamaktan şu an ki konunun çokça dışında kalmıştı. Kendisine bakıp, bugüne kadar yaptıklarını düşündü. Mehmet Bey ona hep, sen benim oğlumsun Athena annenin derdi.
Bu düşünceler kalbini sıkıştırdığında derin bir nefes alıp alnını ovaladı.
"Ares sen bir şey söyle bu adamların ne derdi vardı seninle? Arsa ile mi ilgiliydi?"
"Hayır."
"Neden çağırdılar seni?"
"Evlerini görmemi istemişler yeni döşemişler içini Athena'ya sakın söyleme dediler."
"Gevşek herif! İki dakika ciddi olamıyorsun."
"Anne seninle konuşmam gereken bir konu var."
Aycan Hanım hayretle oğlunu baktığında Ares'in siniri yerini geçici sakinliğe bırakmıştı.
"Yalnız."
*     *     *
İkisi birlikte üst kata çıktıklarında Ares bulundukları odanın kapısını kapattı.
"Ne oldu?"
"Öğrenmek istediğim şeyler var."
"Söyle bakalım."
"Ozan Alptürk kim?"
"Athena'nın bahsettiği kadar tanıyorum sadece. Ona sorarsan daha iyi bilgi sahibi olursun."
"Neden bana yalan söylüyormuşsun gibi hissediyorum."
"Adını ilk kez senden duyuyorum."
Bu konuşma onun için zorlaşmaya başlamıştı ve öfkesini kontrol altında tutmak onu çok yoruyordu.
"İlginç, o seni çok iyi tanıdığını iddia ediyor halbuki."
Yüzü bembeyaz olmuştu Aycan Hanım'ın.
"İstersen baştan başlayalım. Kim bu herif?"
"Hiçkimse."
"Anne..."
"Eski bir tanıdık sadece."
Sakallarını karıştırarak başını salladı Ares.
"Ne kadar tanıdık?"
"Bunları bana neden soruyorsun?"
"Anne lütfen, bunu ikimiz içinde zorlaştırma. Sadece sorularıma cevap ver."
"Bilmiyorum Ares çok uzun zaman oldu!Görsem tanıyamam bile."
Derin bir nefes alıp elleriyle yüzünü ovuşturdu. Sinirden çatlamak üzereydi sanki. Birkaç saniye öyle durup derin derin nefes aldı.
"Yalan söylüyorsun."
"Sen ne duymayı umuyordun?"
"Bana bir kez doğruyu söylemeni."
Aycan Hanım oğluna yaklaşıp elini yanağına koydu.
"Bu öfke, bu şüphe seni mahvedecek Ares."
Elini yüzünden çekerek annesiyle arasındaki mesafeyi tamamen kapattı.
"Bugün bir iş teklifi aldım biliyor musun? Senin aksine, şirketi için çok faydalı olacağımı düşünüyor."
Gülümseyerek koltukta arkasına yaslandıktan sonra devam etti.
"Beni çok yakından tanıyormuş. Sana da çok selamı var bu arada."
"Sen ne söyledin?"
"Kendi evime, aileme,atalarıma ihanet etmemi,hak ettiğimden daha fazlasını alacağımı söyledi."
"Ares sen ne söyledin?!"
"Hemde neden böyle bir teklif sunmuş biliyor musun? Oğlu gibi severmiş beni!"
Aycan Hanım birkaç adım gerileyerek duvara yaslandı. Ares'in ona olan bakışları değişmişti. Onun kendisinde olmadığını düşünüyordu. Öyle bir bakıyordu ki sanki karşısında annesi değilde can düşmanı duruyordu.
"Bu doğru değil. Ozan seni tanımıyor bile."
"Yüzüme bak!"
"Sana bu teklifi getirmenin hesabını verecek."
"Şu an düşünmen gereken konunun bu olduğunu sanmıyorum anneciğim."
"Ares çekil önümden. Sakinleş, yeniden konuşuruz."
"Ben sakinim! Ama sen sen değilsin. Sen var ya..."
Athena annesinin sesini duymasıyla odaya girdi ve Ares'i kolundan yakalamıştı.
Onu annesinden uzaklaştırmaya çalışırken Ares tüm sinirini ondan çıkartacak birkaç yumruk attı.
"Çocuklar yapmayın! Mehmet! Mehmet yetiş birbirlerini öldürecekler
Mehmet Bey araya girmese daha da sürecek olan kavganın sonunda Ares kapının önünde bekledi bir süre. Gözlerini sıkıca kapatıp açtıktan sonra alnını ovalayarak etrafına bakındı. Kendisine seslenildiğini duyar gibiydi ama içeriye bakmak hiç içinden gelmiyordu.
Omzunda bir elin varlığını hissettiğinde irkilerek geri çekildi.
Mehmet Bey dedikten sonra kapıyı kapattı.
"Beni dışarıda bekle, konuşacağız."

♠️S A R M A Ş I K ♠️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin