Başlangıç...

76 2 5
                                    

Toeros... 5 ırkın hakimiyetini sürdüğü, ve savaşın her şeyi belirlediği bir kıtaydı... Ben bu acımasız kıtada, Patras'ın Lorduyum. Diğer ırkların ve krallıkların aksine pek savaş yanlısı sayılmam. Ancak, korkunç bir gerçek var ki, Barışı ancak kan akıtarak sağlayabilirsiniz. 

Her zaman ki gibi sarayımda, önemli işlerle uğraşırken bir uşak gelip bana selam verdi. Çok önemli evrak işleriyle uğraşıyordum.

''Bu ziyaretini neye borçluyum? Meşgulum ve bu evraklar kendi kendine imzalanmıyorlar.''

 ''Önemli olaylar oldu efendim...'' Uşak bir an hızlıca yanına ve soluna baktı. Ve pek de dürüst olmayan ses tonuyla, sesini incelterek konuştu. ''Hırsızlar loncası... Kraliyet bankasını soydular.'' 

Hırsızlar loncası, içinde bir çok hırsız ve fahişeyi barındıran, gölgelerde, arka sokaklarda örgütlenmiş bir loncaydı. Her yıl bir çok büyük soygun ve 20 civarı cinayet işlerlerdi. Devletin baş belalarıydılar. 

-Pekala. Bununla ilgilenebilirim. Sen git ve bankayı geçici süreliğine kapat.'

Kahya, Lordun sözünü dinleyerek hızla kapıdan çıktı. ''Emredersiniz!''                                           

Bu günlerde huzur bulmak çok zordu. Sırlarımı saklamak da büyük bir belaydı. Geceleri hançerim ve okum ile küçük avlara çıktığım ve çok yakında müttefiklerimden birine savaş ilanı yapacağım gibi. Şafak çöküyordu,  ve kısa bir şehir gezintisinin zamanı gelmişti. 

Ben, uzun süredir yaptığım araştırmalar sonucu hırsızlar loncasının önemli 5 üyesinin bilgilerini ele geçirmiştim. Usta bir katildim, ve hançerimi bazılarının boğazına geçirmediğim sürece, krallıkta işler daha iyiye gitmeyecekti. 

Kırmızı ceketimi ve kapşonumu aldım, ardından hedeflerimi öldürmek için yola koyuldum. Saat 10du. O gün yılın en uzun gündüzü yaşanmıştı. Hava ancak kararmıştı. Avımı yakalarken mutlaka arka sokaklardan ve tenha yerlerden geçmem gerekiyordu. Çatılara tırmanıp atlamakta pek iyi olmadığım için gizlenerek gidiyordum. Bunun nedenleri şunlardı; Eğer hedefim beni görürse kaçar ve izini kaybettirirdi. Diğer durumda yanında ağır silahlı korumalar ile ağzıma edebilirdi.

İşte buradayım. Dronia mahallesinde... Mahalle demek doğru mu olur bilmiyorum, mahalleden çok daha büyük bir alanı kapsıyor ve ticarette öneme sahipti. Ancak malesef bir ilçe olacak kadar büyük değildi. Biz de mahalle koymak zorunda kaldık.

Dronia mahallesinin sokaklardan birinde, kırmızı giyimli, şişman, çirkin bir adam görmüştüm. Bu kesinlikle oydu. Hırsızlar Loncasının başkan yardımcısı Prolin Domesto. Adama doğru sessizce yaklaştım, ancak adam beni gördü. Kalabalığın içinden beni nasıl ustalıkla seçmişti bilemiyorum doğrusu. Ancak benim için hiç de iyi olmayan bir tepki verdi.

''Sizi gerizekalılar! Adamı öldürün, kellesini herkesin önüne serin! Görüp ders alsın zavallılar!'' Muhafızlar hızlıca bana doğru geliyorlardı. Donup kalmıştım. 2 Aydır bu işi yapıyordum ancak ilk kez yakalanmıştım! Muhafızlar bana hızlıca yaklaşırken, adamların savaş hamlelerinden ustaca kurtuldum. İlk adamın kafasına bir tekme savurdum, diğerinin ise omzuna sert bir hamle kondurmuştum. Hemen kaçmaya başladım.

Muhafızlardan kaçarken böbrek tarafıma bir ok yedim. Koşmaya devam etsem de muhafızlar beni yakalamayı başardılar. Yerde sürüklenerek aşağılık patronlarına götürülürken muhafızlara saldırdım ve kılıçlarını ustaca savurdum. Muhafızlardan bir tanesi kaçtı, diğerinin ise boğaz kasları yırtıldı. Herşey çok hızlı olmuştu.

Hedefini öldürmeden Dronia'dan ayrılmayacaktım... Böbrek tarafından çok hızlıca kan kaybediyor olmama rağmen acıyla kıvranarak hızlıca şehir meydanına ilerliyordum... çok yakınlaştım ancak gözlerim kararmaya başladı...


PattisLandHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin