1. BÖLÜM

46 5 0
                                    


Genç kız adeta yılan kıvraklığıyla belini hareket ettirdi ve saçlarını savurdu. Şarkının ritmine kaptırmıştı bu gece kendini. Kızıl saçları tüm ihtişamıyla uçuştu, etraftaki ıslık ve alkış sesleri birbirine karıştı.

Etrafındaki insanların farkında değildi. Sadece bu gece kafasını dağıtmak istiyordu. Biraz daha eğlendikten sonra artık ayakta kalmaya gücü yetmeyince haline gülüp masasına ilerledi. Az önce yarım bıraktığı içkisini bir kaç yudumda bitirdi ve yanından geçen garsondan yenisini istedi. Saçlarını toplayıp ensesini elini sallayarak serinletti. Etraf çok sıcaktı ve terlemişti.

İçkisini bitirip masadan kalktı. Bardan çıktı hızla, yüzüne vuran serin havayla sırıttı ve yoldan geçen taksiyi eliyle durdurup hızla bindi.

“Beykoz.”

Adam kızı kafasıyla onaylayarak arabayı sürdü. Genç kız kafasını koltuğa yasladı ve camdan dışarı bakmaya başladı.

Evin önüne geldiğinde ücreti ödeyerek binaya girdi. Anahtarı deliğe sokarak açtı. Çantasını ve ayakkabılarını girişe bıraktı. Odasına geçti. Dağınık yatağa kendini bıraktı ve derin bir nefes verdi. Bugün çok eğlenmişti ve keyfi yerindeydi. Tek takılamayı seviyodu zaten yalnızdı ve bu ona iyi geliyordu.

Bunları düşününce aklına ailesi geldi. Gerçi onlara ne kadar aile denirse. Annesi yoktu, ölmüştü. Babası da pasif biriydi ve kendini çok belli etmezdi, yani etkisiz elemandı. Bir abisi ve ablası vardı. Onlarda sanırım hayatındaki önemli insanlardan birkaçıydı. Ve biri daha vardı. Can dostu, kız kardeşim dediği Berceste. Delinin tekiydi O. Kafasına koyduğunu yapardı ve korkusuz biriydi. Tıpkı kendisi gibi. İkisi de güçlü olmayı biribirlerinden öğrenmişlerdi zaten. İkisi bir araya gelince durmazlardı. Onu hatırlayınca sırıttı bir süre. Yaptıkları manyaklıklar geldi aklına. Bir araya geldiklerinde gece ya karakolda yada hastanede biterdi. Kulaklarında bir an komiserin sesini işitti. “ Berceste ve Hera yine ne yaptınız kızım be!? Bakın ben sizi sorgulamaktan bıktım siz burda hesap vermekten bıkmadınız. Ne yaptınız?”. Kız hatırladıklarıyla kendi kendine kahkaha attı.

Berceste bugün onunla gitmemişti bara. Berceste’nin annesi hastaydı. Kalp yetmezliği vardı ve bunun için sürekli rahatsızlanıyordu. Berceste de onu çok fazla yalnız bırakmak istemiyordu.

Aslında ameliyat olma şansı vardı ama şuan pek fazla para biriktirememişti. Çünkü bir apartman almışlardı ve onun parasını ödüyorları. Apartman 4 katlıydı. İlk katta Hera’nın abisi Lider kalıyordu.  Berceste ve annesi ikinci katta yaşıyordu. Onların bir üstünde Hera tek yaşıyordu. En üst katta ise Hera ve Berceste’nin üniversiteden beri tanıdıkları Ömür kalıyordu. Ömür biraz değişik bir tipti. Aslında çok güzel bir yüreğe sahipti ama trans bir bireydi ve Türkiye’de yaşaması biraz sorun çıkartıyordu ona. Ama Hera ve diğerleri ona destek çıktıkları için çok fazla sorunla karşılaşmıyordu.

Yataktan kalkarak üstündeki mini elbiseyi çıkardı. Banyoya ilerledi ve küvete girdi. Sıcak suyu açarak bir süre bekledi sonra durulanıp duştan çıktı. Odasına giderken zilin çalmasıyla yönünü değiştirdi.

Kapının deliğinden baktığında Berceste’yi gördü. Kapıyı açarak içeri aldı.

“Ooo gece güzelimizde buradaymış! Ne zaman geldin?” dediğinde çoktan salona geçmişlerdi. Hera kendisini koltuğa atarak ayaklarını sehpaya uzattı. Berceste mutfağa gitti ve iki tane kahve yaptı.

“Yeni geldim daha yarım saat falan oldu.” Dedikten sonra  kahvesini yudumladı.

“Annen nasıl?”

Berceste de Hera gibi ayaklarını uzatıp başını koltuğa yasladı. “İyi ya Allah’a şükür. Daha iyi olur ben inanıyorum.” Dedi ve ekledi “ Eee sen ne yaptın tek başına? Her zaman ki yere mi gittin?”dediğinde Hera ayağa kalkarak kahvesini bıraktı masaya. “Yok ya sensiz tadı çıkmıyor oranın, yeni açılan bir bardı.” Dediğinde ikisi birbirlerine bakarak kahkaha attı.

HERAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin