Tony Stark bir bilim adamıydı. Doktoraları vardı, Doktor Stark denildiği zamanlar vardı. Araştırmacıydı, meraklıydı, garip ve gizemli olaylara karşı ilgisi vardı. Bilinmezliği sevmezdi bir kere. Uzaydan nefret etmesinin sebebi bu değil miydi?Yani konuyu toparlayacak olursa, etrafında olan garip olayla ilgilenmemesi, araştırmaması beklenilecek şey değildi.
Ve bu malesef Jarvis'e buyurup, hologram ekranlar içinde kaybolarak gecesini güzdüzene kattığı güzel ve verimli günlerde sonuca ulaşacak bir problem değildi.
Çalışma katında, kısık ışık altında ve bütün mavi ekranlar önünde, karşısındaki koltukta uyuyakalan Steve'e bakarken bilinmezlik yüzünden huzursuz bir ifadeye büründü.
Üç ay. Koskoca üç aydır bu işin peşindeydi. Avengers daha yeni yeni rayına oturmuş, herkes kuleye taşınmış, Thor'un dramatik nidasıyla aile gibi falan bir şeye benzemişlerken herkes herkesin garip alışkanlıklarını da kabul etmişti.
Ama Tony'nin kafasında garip alışkanlıklar kategorilendiriliyordu. Özellikle bu gariplikten sonra.
Normal gariplikler, tuhaf gariplikler.
Yani örneğin, Natasha'nın herkesi tehdit etmesi normaldi.
Bu normaldi.
Düşünebiliyor musunuz?
Clint'in sürekli yemek yemesi, çizgi film izlemesi, canı sıkılırsa herkesin odasına havalandırmadan atlaması, ayaklarını yukarıda tutarak uyumayı sevmesi normaldi. Bunlar küçük, insansı, normal garip alışkanlıklardı.
Tony'nin herkesin uyandığı saatte uyuması gibi.
Oh, evet, o konuya gelmişken, artık onu da yapamıyordu. Çünkü uyku saatlerine hatta hayatının akışına müdahale etme noktasına gelen bir tuhaflık vardı.
Steven Grant Rogers'ın onun etrafında sürekli uyuyakalması gibi.
Ve bu biraz... kabaydı.
Yani Tony çok kibar, nazik bir insan değildi, kabul ediyordu ama karşısında biri konuşurken öylece umursamazca uykuya dalıyor da değildi. En fazla gözlerini devirir, çok canına tak ederse ortamı terk ederdi.
Uyuyakalmak da neydi?
Bir insana daha ne kadar kabaca onu dinlemek istemediğinizi söyleyebilirdiniz ki?
Ve Tony Steve'in yanına gitmiyordu bile. Ya mecburen aynı ortamda bulunuyorlardı, biri şehre saldırdığı veya ortaklaşa bir şey yaptıkları zamanlar gibi, ya da Tony kendi başınayken Steve onu buluyordu.
Sonra da uyuyakalıyordu.
Tony saplantılı değildi. Üç aydır deli gibi bunun nedenini araştırıyor olması da saplantıdan değildi. Bu- bu sinir bozucuydu, tamam mı?
Her şey, normal, sıradan bir günde -yani Avengers'ın müdahale etmesi gereken bir olayın olduğu sıradan günde- Quinjetle birlikte eve dönerken başlamıştı.
Clint ve Natasha jeti kullanıyorlardı, Bruce en arkada sessizce oturarak başını ovuyor, Steve ise koltuklardan birine oturmuş, dirseğini kola koymuş, yanağını ise yumruğuna dayamış, ayakta gezerek elde ettikleri garip güç jeneratörünü inceleyen Tony'i izliyordu.
Gece yolculuğu olduğu için etraf karanlıktı, jetin ışıkları da kısık ayardaydı ve bu pek dert değildi, en azından Tony için.
Göğsündeki ark reaktörünün mavi ışığıyla jeneratörü incelemeye devam ederken Bruce'a bir bakış attı. Pek onu dinleyecek durumda değil gibiydi. Bu yüzden onu izleyen Steve'e dönerek konuşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
All I Need (One-Shots)
FanfictionAvengers fandomuna yazılan tek bölümlük hikayeler. Goodbye : (Civil War Sonrası) Steve aylar sonra Amerika'ya döndüğünde sadece hoşçakal demek istemişti. |Stony| Propose : Özür dileme sırası Steve'deydi ve nasıl dileyeceğini hiç bilmiyordu. |Stony...