(Belkide her şey gördüğümüz gibi değildir. Sırf sert olduğu için karanlık sanmamalıyız belkide..
Asıl karanlık ve sert olan bizim yüreğimizdir. Yıpranmış olduğu için yanlış dememeliyiz. Asıl doğru ya" O" ise. Nasıl rahatlar vicdan? Beyaz görünmemize rağmen asıl karanlık ya "Biz" isek. Her beyazın melek olmadığı gibi her siyahda şeytan değildir..!)Melis Hanım da odadan gelince yap-boz parçaları yerine oturmuştu. Annem başla der gibi gözlerime bakınca yutkundum. Ardından söylemeye karar verdim. Ne de olsa benim suçum yoktu.
Başladım:
- Anne benim suçum yok. Senin bu iki kızın beni erkekler tuvaletine kapattı. Bu yüzden geciktim.
Hızlı konuşmamdan olsa gerek annem tekrarladı.
-Seni erkekler tuvaletine mi kapattılar?
Evet dercesine başımı salladım. Ardından Semra Hanım atıldı:- Neden yaptık biliyor musun? İstemiyoruz bu kızı, asıl üvey o! Ne vardı sanki terk edildiğimizde bu soytarının babasına koştun? Koca delisi misin? O kadar çok mu kudurdun?
Sözleri karşısında annem donup kaldı. Annemin yüreği hançerlense bu kadar acımazdı canı.. Elini kaldırdığında Melis tutup hızlıca geri itti. Devam etti:
- Ne hakkın var? Önce bizi peşinden koşturup aşkına kavuştun, sonra kızını Asel'ini peydahladın, hep onun yanında oldun. Anneliğini görmediğimiz kadın bize bir şey yapamaz. Ya onu, ya da bizi seç. Seçmediğini de yetimhaneye postala.
Annem tahmin ettiğim gibi hüngür hüngür ağlamıyor. Yanaklarından usulca yaşlar süzülüyordu. Sonunda cevap verdi.
- Ne saçmalıyorsun? Sizler benim evlatlarımsınız. Ne olurdu güzel geçinseniz? Kardeşinize bu kötülüğü neden yaptınız? Sizin böyle olmanız beni kahrediyor. Anlayın artık şunu !
MELİS - Kıt mısın sen kadın? Anlasana istemiyoruz. Neyi zorluyorsun? Ya bunu al git, ya da bize karışma! Ne istersek onu yaparız. Sigaraysa sigara, alkolse alkol, uyuşturucuysa uyuşturucu,her ne haltsa o. Duydun mu? Karışma, düş yakamızdan. Bizim seni umursamadığımız gibi sende bizi umursama. Konuşma bitti! Mesaj anlaşıldı umarım. Bizimle muhattap olmayın!
Sonra salonu ilk annem terk etti. Bunlarla başa çıkamayacağını kabullenmiş gibiydi. Ardından ben odama geçtim. Arkamdan küfürler savuruyorlardı. Yatağıma yüzüstü atladım. Ellerimi yumruk yapmış, yastığa yorgana geçiriyordum.
"Neden gelmiştim bu mikrop yığını dünyaya?" Keşke normal bir hayatım olsaydı. Aile seçme hakkı tanınsaydı, böylesi son ihtimal bile olamazdı. Nefret ediyordum herkesten her şeyden. Zaten yetimim, öksüz de olsaydım keşke. Yetimhanede kimsesiz yaşasaydım. Ailesi tarafından sokağa atılmış olmaya bile razı olurdum. Hıçkırarak ağlıyordum. Hıçkırıklarıma ara verip burnumu silerken, Melis - Semra ikilisinin sesi kapımın ardından gelmeye başladı.
- Aç şu kapıyı rezil! Aç dedik Açç AÇÇ!
Kapıya yöneldiğimde ne olursa olsun, kaybedecek bir şeyim yok diyordum. En fazla babamın yanına sonsuzluğa gidecektim.
Kapıyı açtım¡Gel buraya deyip saçlarımı yakaladılar ve kendi odalarına çektiler. İçeri itildikten sonra onlarda girdiler ve kapıyı kilitlediler.
MELIS - Asel Hanım bitireceğiz senin işini. Bu defa kurtuluşun yok. Ananda gitti. Gebereceksin!
Semra arkasında bir şey saklıyordu. Sivri bir şeydi. Umarım aklımdan geçen şey değildir.
Ahh hayır! Tam da aklımdan geçen şeydi. O bir iğneydi. Bu kadarını beklemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMKANSIZ AŞK
ChickLitAile dramı içinde imkansız olacağını düşündüğü aşk... Katlanmakta zorlandığı üvey kardeşler ve etrafını saran bağımlılar..