Robbin'e yaklaşma!

144 11 1
                                    

'Neden anlatmıyorsun, mal?''

Anlamadım... Yani şaka maka cidden kardeşiyim. Neden anlatmıyor ki bu mal? Neyse işte sonra, Luke, Robbin'i anlatması için zorladı, Robbin'in önüne oturdu ve '' Canını sıkan bir şey mi var? Yoksa biri mi var? Valla gözünün yaşına bakmam seni üzeni üzerim. Seni üzen beni de üzer...'' dedi. Çok telaşlıydı bunları söylerken, belliydi. Zaten kardeş gibiler. Luke, öyle konuşurken ben Rabin'e bakıyordum. Sanki içmiş gibiydi... Yani Luke öyle ciddi konuşurken dalıyordu, bir garip davranıyordu. Robbin fark ettiğimi anladı. Hemen kendine gelmeye çalıştı. Sonra ben '' Ne içtin sen!'' deyince, Luke hemen Robbin'in üstünü kokladı. Birayla yıkanmış gibi kokuyordu. İkimizde sefil sefil bakıyorduk Robbin' e. Luke kafayı yemişti o an, çünkü Robbin bunları yaparken yalnızdı! Kim bilir kimler laf attı buna! Ben bunları düşünürken Luke Robbin'in yaptığının ne kadar saçma olduğunu anlatmaya çalışıyordu... Ama dışarıda bir parti vardı. Benim yaptığım bir parti.

Robbin'i banyoya götürdüm. Kustu. Banyoda kusmasaydı insanların içinde kusacaktı en azından sadece ben gördüm o iğrenç görüntüyü. Neyse işte Robbin elini yüzünü yıkarken ben ''Ama sen bunun nedenini anlatacaksın... Hem de en ince ayrıntısına kadar...'' dedim. Neyse işte ben ve Luke kendimize gelmeye çalıştık. İndik aşağıya sanki hiçbir şey olmamış gibi davrandık... Çok anormal bir şekilde partiye katıldık, çok eylendik... Ve sanki Robbin cidden eyleniyor gibiydi, anlamadım. Yani o kadar acıyı çeken o. ki büyük ihtimalle olay ciddi değil Robbin abarttı... Ama olsun ben onu öyle seviyorum. Ne diyebilirim ki zaten? Neyse işte hediyeleri falan açtık, pasta yedik( 200 gram aldım... Lanet olsun, ben o kiloyu vermek için spor salonlarında, koşu bantlarında ölüyorum...), sonra dans falan ettik, en sonunda da Robbin'i bir sandalyeye oturtturduk ve herkes teker teker onun hakkında şeyler anlattı, anılarını anlattı. Kısacası gerçekten hazırladığım en iyi partilerden biriydi( Şaka yapıyorum benim hazırladığım her parti süperdir... hahaha).

Tabi ki de ben o gece Robbin de kaldım ve gece 24.00' dan saat 4.00 a kadar söylemedi önce, ben diyorum bu kız mal! Ama beni dinleyen mi var? Tabi ki de yok! Farkında mısınız bilmiyorum ama ben şu sıralar yazarken çok sinirleniyorum! Of tamam yeter bu kadar sinir. Neyse işte sonra bana anlatmaya başladı, çünkü evde nescafe yoktu ve ben başının etini yiyordum (hahaha kötülük!). ''Ya... Hani benim hoş bulduğum... Yani âşık olduğum çocuk var ya. Onu yolda gördüm başka bir kızla öpüşüyordu ve bunu yaparken gözüme baktı! Sanki onu sevdiğimi biliyor ve bunu bana karşı kullandı! Neden? Ben ne yaptım ona? Onu delilercesine sevmekten başka! Anlamıyorum, sorun bende mi? Söyleyin ya! Yeter! Sıkıldım ama ben, hadi tamam eskiden bu kovalamaca zevkliydi ama şimdi! O pislikten nefret ediyorum!'' bu cümleleri bana hem ağlamaklı hem sinirli hem de nefret dolu söylemişti ve ben de ona sadece şunu dedim '' Saçmalama!'' sonra birkaç saniyeliğine sessizlik oldu ve ben cümlemin devamını getirdim, '' Sen sadece saçmalıyorsun kanka, Değmez ona ya... Yaptığın şeye bakar mısın? Umarım mutlusundur. Çünkü o bir PİSLİK bunu bildiğin halde kendini onu sevdiğine inandırmaya çalışıyorsun... Lütfen... Saçmalamayı kes...''. Önce durakladı, böyle bir cevap beklemiyordu. Öpüştüğü kıza saydırmamı bekliyordu. Hem nerden bilebilirdim ki, belki o kızı da kandırıyor.

Belki kız bunu bilse yıkılacak, dudaklarını kazımak isteyecek. Şu dünya da görünüşüne güvenen o kadar çok mal var ki. Fakat onların bilmediği bir şey var artık kızlar erkeklerin her değinide inanmıyor. Ve bu durum da kadınları suçlayamazsınız. Eğer o kadın seni başkasıyla görürse... Bittin. Hemen paranoyaklaşır. Bence bundan daha normal bir şey yok.

Sonra ben ve Robbin pijamalarla bakkala gittik, nescafe aşkımız için... Konu nescafe olunca ikimizin de gözü dönüyor. İşte biz gittik bakkala, iki saftirik pijamalarla nescafe almaya... Elimizde onlarca nescafe çeşidiyle döndük eve. Sabaha kadar ben 10 paket, Robbin 13 paket nescafe içti. Sabah sarhoşa döndük artık. Nescafe 'den bıkana kadar içmiştik. Sabah saat 06.00 da kapı çaldı. Kapı çaldığı anda biz birbirimize baktık. Çünkü. Saat. 00.06'ıydı. Önce binadakiler şaka falan yapıyor sandık ama kapı durmadan çalıyordu. Ben kalktım, üstümde kolsuz bir t-shirt ve altımda da uzun pijamayla. Kapıyı açmamla kapatmam bir oldu. Çünkü dışardaki Luke 'tu. Beni bu halde gördü... Resmen intihar sebeplerim çoğalıyor... Zaten saçımda dağınık bir topuzdu. Sonra 2 dakika içerisinde altıma düzgün bir eşofman giydim saçımı atkuyruğu yaptım ve kapıyı açtım. Çok büyük bir cesaretle açtım o kapıyı. Önce yine o sırıtması belirdi yüzünde. Ve ben o sırıtmaya DAYANAMIYORUM.

Saçmalama SanatıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin