Robbin hiçbir şey demeden ordan gitti.Ben bir Luke'a, bir Matt'e bakıyordum onlarda bana ifadesiz bir şekilde bakıyorlardı.
Matt'in önüne geçtim ''Neler oluyor! söylemesi gereken şey ne?'' dedim sinirli bir şekilde. Çünkü insanlara yalvarmaktan, peşlerinden koşmaktan, başka bir işe yaramadığımı fark ettim.Bu, bu gerçekten iğrenç.
Matt bir kaç saniye bana öylece baktı( cidden çok salak bir şekilde...). Sanki o da ne yapıcağını, ne söylemesi gerektiğini bilmiyor gibiydi. Ne söyleyeceğini kafasında toparladıktan sonra "Bunu gidip Robbin'e sorman daha iyi olacak. '' dedi.
Aptal... Yemin ederim aptal... Robbin bana söylese, ben sana sorarmıyım!? Tanrım, sen buna beyin vermeyi falan mı unuttun? İçimden aptal diye geçirip, hiçbir şey demeden doğruca okula girdim.
Okulun bitiş zili çaldığı anda toparlandım, ceketimi aldığım gibi Robbin'in sırasının önüne geldim çantamı Robbin'in sırasının üzerine koydum.Birkaç saniye bakıştık daha sonra, Robbin ''Off...'' gibi bir sesler çıkarmaya başladı. ''Neler oluyor ? '' dedim.''Ne mi oluyor America... Ben senin kardeşin sayılırım. biliyorum beni düşünüyorsun ama hiç bir şey dinlemeden hayatımın içine ediyorsun! beni dinlemiyorsun!!! Ben sana yapma, etme, hayır desem bile ani bir hırsla her şeyi alt üst ediyorsun.Senden tek istediğim şey beni dinlemen çok bir şey istemiyorum!!!"
Resmen yıkılmıştım. Çünkü söylediği, benim anlamak istemediğim gerçeklerden birisiydi. Fazla ani tepkiler veriyorum ani kararlar alıyorum.Ne biliyim düşüncesiz gibi görünüyorum dışardan. Bu olayda tek istediğim onun üzelmemesi. Özelliklede onun üzelmemesi. Belkide gereğinden fazla düşündüğüm için kafamda gereğinden fazla seçenek oluyor. Yani, en mantıklı, düzgün, birini üzmeyecek kararlar almaya çalışıyorum. Ama bu üçünü bir araya toplayamıyorum.
Üzüldüğümü Robbin de anlamış olmalı ki sırtımı sıvazlayarak ''Bak America biliyorum beni seviyorsun, benim iyiliğimi istiyorsun. Bende seni seviyorum ama biraz beni dinle ve benim kararlarıma saygı duy.'' dedi. Bunu söyledikten sonra bir şey diyemedim. Zaten ne diyebilirdim ki? ''hayatını b*ka çevirdim. Cidden çok özür dilerim.'' diyecek halim yoktu. Başımı tamam şeklinde sallamakla kaldım.
Robbin yanaklarımı sıkıkarak ''Ooo şebeeek keyfin yerine gelsin Matt ile çıkıyorum.'' dedi. Başta afalladım. ''NE ? Ama o kızla hani öpüş..'' Öpüşmüştü dememe kalmadan ağzıma lafı tıktı.''Hayır, kız onu zorla öpmüş. Onun bir suçu yok. O iyi biri, inan bana.'' dedi.
Resmen gözlerim parlıyordu o anda, çünkü çok mutlu olmuştum ama biraz da şaşırmıştım.
Robbin'le bizim eve gelmiştik kapıyı birkaç kere tıklattım, ama açan olmadı yine mi evde yoklar diye kendi kendime söylendim. Tam telefonu çantamdan çıkarırken, kapının açılma sesiyle karşımda dikilen Jeremy'e bakarak'' Tanrım, Jeremy! Senin burda ne işin var. Tanrıııııım inanmıyorum!!'' diye bağırıp çağırıyodum. Jeremy hafif trip atarcasına ''İstemiyosan gidebilirim. Sorun değil '' dedi.eliyle saçının arkasını kaşıyarak. Bende ''Saçmalama! seni çoooook özlemişim saftirik.'' dedim. Sonra hafif trip, hafif kızgın bir şekilde Robbin'e döndüm ''Sen bunu biliyor muydun ?'' dedim. Kızgın görünmeye çalışıyordum ama çok mutluydum gülümsememi hiçbir şekilde saklıyamıyordum. Robbin gülerek '' Ben de yeni öğrendim saftrik! Buraya taşındıklarının haberini alır almaz iletişime geçtim ben de küçük şımarık Jeremy'i çok özledim.''dedi. Sonra Jeremy ellerini küçük bir çocuk gibi çırparak ikimizede baktı ve ''Eee bayanlar böyle dikilecek misiniz? Yoksa bir cafede oturucakmıyız? Hadi üstünüzü değiştirin