Aral:
"Arya seni eve ben bırakayım mı?"
duyduğuma inanamamıştım. Aral'a baktım ve:"Zaten sadece 1 sokak kaldı Aral. Evine git bence biraz sonra yağmur yağacak gibi duruyor."
Aral bana baktı ve:
"Umrumda değil Arya. Seni yalnız bırakmak istemiyorum. Ayrıca yağmurlu havaları severim. Yağmurlu havada ıslanmayı severim."
bunu duyduğumda gülmüştüm. Aral saf saf baktı:
"Neden gülüyorsun Arya."
baktım ve:
"Bende yağmurlu havaları çok severim Aral. İstersen bir yere gidip oturalım ve yağmurda ıslanalım. Yani şey yağmurun yağmasını bekleyelim."
bunu dediğimde Aral bana gülmüştü. Gülünce çok tatlı oluyordu. Kalbime ne oluyordu? Ona... Ah. Düşüncesi bile saçma. Bunları düşünmek cidden çok saçmaydı. Aral bana baktı:
"İyi misin Arya? Parka gidelim mi diyecektim? Kendini iyi hissetmiyorsan seni eve bırakayım."
Aral'a döndüm:
"Hayır Aral. Sadece ne bileyim uzun zamandır böyle şeyler yapmadım."
bana gülerek bakmıştı. Gülme ya. Sanki sen gülünce çiçekler açıyor. Parka doğru yürümeye başlamıştık. Tam parka adımımızı atmıştık ki yağmur yağmaya başladı. Sırılsıklam olmuştuk. Aral bana baktı ve güldü. Bunu görünce sinirlendim. Aral'a baktım ve:
"Ne var Aral. Yanında iki dakika mutlu olmaya gelmiyor. Bundan sonra seninle hiç birşey yapmayacağım. Zaten senle ne yapılabilir ki. Sonuçta biz seninle iki kavgalı insanız."
bunu deyince Aral'ın yüzü birden kasılmıştı. Bana sinirle baktı. Gözlerinden alev çıkıyordu. Yani en azından ben öyle hissediyordum:
"Arya aslında düşünüyorum da arkadaş olabiliriz. Yani bence zarar gelmez."
Neeeee! Kulaklarıma inanamamıştım. Aral beyciğimiz bana arkadaşlık mı teklif ediyordu. Sanırım kulaklarım sağır olmuştu. Şaşkınca ona bakarken sanırım anlamıştı. Bana baktı:
"Şaşırma Arya. Gayet ciddiyim. Sürekli kavga ediyoruz. Biraz da insan gibi davransak fena olmaz sanırım."
bu dediğine gülmüştüm. Ne demişti ya o. Heh ""insan gibi"" . Aral'abaktım:
"Evet aslında olabiliriz. Ama biraz daha burda durursak sabaha hasta olucam Aral."
bu dediğime sırıttı. Cidden bir insan nasıl bu kadar güzel gülebilirdi ki. Hemen kendimi düzelttim ve eski Arya olmuştum:
"Ne gülüyorsun Aral. Yine ne oldu?"
gülmeyi kesmişti:"Haklısın Arya. Senin hasta olmanı istemem. İstersen seni eve bırakayım."
dediğinde tamam anlamında kafamı salladım. Aral bana sarıldı. Aral bu aralar gerçekten çok garip davranıyordu. Aral bana sarılmaya devam ederken:
"Aral bu aralar gerçekten çok garip davranıyorsun. Bir sorun mu var?"
Aral bana sarılmaya devam ederken kulağıma usulca fısıldadı:"Çok güzel kokuyorsun Arya. Ayrıca yağmurda ıslanıp dağılan saçların seni çok tatlı yapıyor. Kısacası hem çok tatlı hem çok güzelsin."
Aral'ın kulağıma fısıldadığı şey kalbimin durmasına sebep oluyordu ki , bir anda Aral'ın boynuna dolamış olduğum elimi hızla çektim:
"Aral senin neyin var. Son günlerde gerçekten çok fazla garip davranıyorsun. Önce babamla olan olayımı anlattım, ağladın şimdi de sarılıp çok güzelsin diyor-"
tam cümlemi bitirecektim ki duyduğum ses ile çığlık atıp Aral'a sarılmam bir olmuştu. Aral bana gülüyordu. Bunu hissetmiştim. Ne yapayım? Yıldırım sesinden korkuyorum. Aral benden ayrıldı bana baktı:
"Artık ben yanındayım Arya. Bundan sonra sana kimse birşey yapamayacak. Ben yanında olduğum sürece sana kimse dokunamayacak ve ben yanındayken asla korkma."
bu duyduğuma sadece sırıtmakla yetinmiştim. Aral tekrar konuşmaya başladı:"Hadi. Seni eve bırakayım da hasta olma."
kafamı tamam anlamında salladım. Aral beni eve bıraktı ve gitti. Hemen odama çıktım. Bugünü düşünürken uyuya kalmışım.
Aral'ın ağzından
Bugün çok güzel şeyler olmuştu. Arya'ya hislerimden bahsedemesemde en azından ona arkadaş olmayı teklif etmiştim. Çok yakında Arya benim kızım olacaktı. Ona kimse zarar veremeyecekti. Arya'nın erkeklere neden güvenmediğini anlamıştım. Babası yüzünden hayata küsmüştü sevdiğim kadın. Bir baba kızına bunu nasıl yapabilirdi. Arya aslında dışardan bakıldığında çok neşeli biri olarak gözüküyor. Ama içi. İçinde ne büyük fırtınalar var benim küçük kızımın. Arya şu an ben bunları düşünürken yanımda olsaydı muhtemelen ona acıdığımı düşünecekti. Ama ben ona acımıyordum. Sadece onun acı çekmesine dayanamıyorum. Bunları düşünürken evin önüne geldiğimi fark ettim. Bizim çocuklarla beraber kalıyorduk. Yani Deniz, Rüzgar ve Bulut'la. Sıkıcı veletler. Kapıyı anahtarla açtım ve eve girdim. Çantamı bir kenara fırlattım. Tam odama doğru yol aldım gidiyordum ki beni durduran ses Bulut'un sesiydi:"Nerdesin oğlum sen bu saate kadar? Hem sırılsıklam olmuşsun."
Bulut'a anlamsızca baktım:
"Sanane lan. Hem sen ne zamandır beni düşünmeye başladın."
konuşmaları duyan Rüzgar lafa atladı hemen:
"Tamam abi büyüksün. Birşey demedik farz et."
Rüzgar ve Bulut'a göz ucuyla baktım:
"Aferin adam olun!"
Odama doğru yürümeye başladım. Tam odama girecektim ki Deniz beni gördü. Ah bu velet şimdi hiç susmaz. Derken konuşmaya başladı:
"Nerdesin lan sen? Saat kaç haberin var mı? Üstün sırılsıklam olmuş. Hemen üstünü değiştir. Hasta olma yarına. Ama önce bur duş al. Rahatla. Sonrada yat uyumay-"
sinirimi bozmaya çalışmıştı. Deniz'e bağırdım:
"Sana mı soracağım ulan! Zaten başım ağrıyor. Ben yatmaya gidiyorum. Beni rahatsız etmeyin!"
Deniz başım ağrıyor lafını duyunca kulağıma yaklaştı ve bağırarak:
"TATLI RÜYALAR!"
diye bağırdı. Odama girdim ve kapıyı sertçe çarptım. Kendimi yatağa bıraktım. Arya'ya kalkan ellerin parmaklarına kadar kıracağım günün gelmesi için dua etmeye başladım. Sonra aklıma Arya'nın o müthiş gülüşü geldi ve kendimi uykunun kollarına bıraktım.