Red Lips (Harry Styles)

Chapter 25 - Too Good To Be True

💄

Harry elinde tuttuğu bardaklardan birini Blue'nun yanına koydu. Kız gülümseyerek Harry'nin yanına oturmasını bekledi. "Senin saçların mı uzadı?" Harry ellerini kızın saçlarına attı. Kendi saçından biraz daha uzundu. "Olabilir." Blue elini Harry'nin dövme kaplı üst bacağına koydu. İç çamaşırının biraz kapattığı aslan dövmesinde elini gezdirmeye başladı. "Senin saçlarında uzuyor." Diğer elini Harry'nin saçına geçirdi ve onları tuttu.

Harry yavaşça kıza döndü. Yeşil gözleri ışıltılı, yanakları ortamın sıcaklığından hafifçe kızarmıştı. Blue bu lezzetli görüntü karşısında onu kıskandı. Bu eve alınan güzel pastanın paylaşılacak olmasını bilmesi gibi. Asla ondan başkası yesin istemedi.

"Saçlarımızı kısaltabiliriz." Yüzünü çıplak omzuna koyarken. "Bunun için yerler var Harry." Oğlan gülerek kafasını kızın boynuna gömdü. "Benim saçlarımı senin kesmeni istiyorum." Blue gülmeye başladı, ellerini Harry'nin saçlarından sırtına kaydırdı ve onu öptü. "Ben bunu hatırlıyor gibiyim." Harry şaka ile kızı üzerinden itti. Blue'nun gülümsemesi sadece küçük bir tebessüme bıraktı ve Harry'nin elinden tutup onu oturdukları yerden kaldırdı.

Evin içindeki dağınıklığı görmezden gelerek, merdivenlerden Blue'nun yönlendirmesiyle çıkmaya başladılar. Yukarı doğru çıktıkça Noel sabahları yapılan büyük tarçınlı kurabiye ve Blue'nun hareket ettikçe vanilya aromalı parfümü Harry'nin kendini dış erkenlere kapatmasına yol açıyordu. Odanın kapısı yavaşça açıldı ve ikisi birbirine kenetli olan ellerini  bıraktılar.

Koyu kırmızı saten örtü, buz dolu kovanın içinde duran şarap, odanın içinde yakılmış hoş çubuk kokular ve karamel rengi küçük bir kamera.

"Fazla romantik değil mi?" Harry ellerini arkasında birleştirdi, gözleri kızın hiç bir hareketini kaçırmamak için dikkatle onu izledi. "Fazla romantik." Blue, mutfakta olan konuşmanın etkisini hala üzerinde hissederken Harry'nin onun kalbini almak için uğraşmasını hiç adil bulmuyordu. Yeşil gözler, uzun saçlar, tatlı bir gülümse ile ilk günden beri kırmızı rujunun yanına en çok yakışan şeyin Harry olduğunu biliyordu. Ama Harry kızın kalbini çoktan almıştı bile.

Blue gülerek Harry'nin göğüsüne yaslandı ve boynundan öptü. "Yatağa uzan." Harry kulağında yankılanan cesur cümleyle beraber kızın belinden sıkıca tutundu. "Nasıl istersen Miss Carter." Kızı son kez öperek yatağa doğru uzandı. Altında duran mavi şortu ve çıplak vücudu ile koyu kırmızı saten örtünün üstünde uzanıyordu.

"Mutfakta havaya yumruk atan kıza ne oldu?"

"Senin için hazırlanıyor."

Harry yastıktan kafasını kaldırdı ve Blue'ya baktı. Blue ise Harry'nin baktığını görünce yaptığı şeyi bıraktı ve ısınma hareketleri yapmaya başladı. "Eldiven lazım. Ellerinim yara olmasını istemem." Sevimli bir şekilde dil çıkartarak Harry'nin kafasını tekrar yastığa bastırdı. "Sana ne oldu böyle?" Harry Blue'nun oyuncu halleri ile eğleniyordu. "Seninle sevişmeyeceğim Harry." Kamerayı eline aldı ve içindeki poz sayısına baktı. "Eğer buna inanıyorsan Blue, benimle sevişmeyeceksin." Harry kızın ellerinden tutmadan önce Blue hızla ondan uzaklaştı.

"Vahşi rüyalarında." Kamerayı Harry'ye doğru çevirdi.

"Biz imkansızlıklardan bahsetmiyoruz, Blue." Bacaklarını yataktan çıkarttı. Blue onun fotoğrafını çekti.

"Eğer bu ortam benimle sevişmek için ise kesinlikle olmayacak."

Harry gülerek şarap şişenin mantarını çıkarttı. Blue ise çektiği fotoğrafları aynanın yanına yerleştirmeye başladı. "Sence de benimle sevişmeyeceğini düşünmen ne kadar gerçekçi?" Kız fotoğrafları yerleştirdikten sonra yeniden Harry'ye döndü.