Derin'in beni durtmesiyle baya küfür savurdum.Güya hanımefendinin omzunda uyuyalim dedik,kafamı kaldırıp, gözlerimi yarım yamalak açarak ona baktım, birşeyler söylüyordu ama ben duymuyordum. Yani duyuyordum da anlamiyordum.
En son birinin bana bağırmasıyla gozlerimi tamamen açtım ve etrafa baktım.Hala arabadaydik ve arabanın bütün kapıları açıktı. Yanımda sadece Derin vardı. Yoongi ve Jungkook nerdeydiler?-Kalk artık, eve kadar seni tasiyamam.
Dedi adını Jungkook olarak hatırladığım velet.
Derin de arabadan indi ve bana elini uzatarak benim de inmemi sağladı.
Biz inince Yoongi arabayı kilitledi ve bir binaya doğru yürümeye başladık. Girdiğimiz site Istanbul'un en lüks sitelerinden biriydi. Kapıları parmak iziyle veya yüz tanıma kilidiyle açılıyor, süs havuzları ışıl ışıl parlıyor, kenarındaki renkli ışıklarla görsel şölen oluşturuyordu.Daire şeklinde dizilmiş yedi binadan dördüncüsüne yöneldik. Muhtemelen bu binalarda aradığınız her halt vardı. Tek bir bina 25 katlıydı.Binanın yanındaki bölmeye Yoongi parmağını koydu.
Kapının açılmasını bekledik ama olmadı. Sonra bir anda etraf karardı ve birbirimizi görmemizi sağlayan tek şey ayın küçücük yansıttığı ışığıydı.Elektrikler mi gitmişti? Ama böyle yerlerde mutlaka jeneratör olmalıydı. Muhtemelen az sonra devreye girerdi.Ama acaba bu halt,kapı kilidini calistirabilecek miydi?-Sigortalar atmış olmalı. En son iki sene önce de olmuştu.
Dedi Yoongi.Ne yani iki senedir elektrikleri kesilmiyor muydu?
-Ben yedek anahtarı getireyim.
Dedi Jungkook ve arabanın anahtarını alarak hızla otoparka koştu. Az önce bu otoparka dikkat etmemiştim. Işıklandırma mükemmeldi. Muhtemelen uyukluyo olduğum için bu manzaraya dikkat etmemisimdir.
Az sonra Jungkook nefes nefese kalmış halde yanımıza geldi ve anahtarın üstündeki barkoda benzettigim şeyi, kapı kilidini yanindaki bölmeye doğru tuttu.Kapı açılınca içeri girdik ve ben ağzım beş karış etrafa bakiniyordum.Koridor müthiş kokuyordu ve loş ışıklandırma ayrı bir hava katıyordu. Yerde tertemiz ve kocaman,mat kırmızı renkte kadife gibi bir halı vardı. Sağ tarafıma baktığımda, kocaman bir mermer parçasının üstündeki baskı detaylarını, resmi ve yazıyı görünce buyulendigimi felan sandım. Bir manzara resmi ve ARVEN HİSAR "YUVA YAPMAK SANATTIR..." yazısı gözlerime ilisince bu binayı da Hisaroglu'nun yaptığını fark etmek tuhaf gelmişti.O sırada Derin'in kulağıma fisildamasi yerlerin diblerine girmeme sebep oldu.-Bebeğim fakir olduğumuzu çok belli ediyorsun.
Hemen kendimi toparlamistim.Merdivenin kapısına geldiğimizde,lüks merdivenlerden çıkarken ne kadar zevk alacağım düşüncesini kenara atıp, mizmizlanan bir ses tonunda konuştum.
-Çok yürüyecek miyiz?
-Yok canım, alt tarafı 25 kat.
Gözlerim kocaman açılmıştı. 25 kat ne yaaa.Of benim 1,75 boyundaki bedenimin 75 santimlik bacakları bu lüks sitenin merdivenlerini çıkmayı mı haketmisti?
Mizmizlanarak merdivenleri çıkmaya başladık.******************************
-Lanet olsun ben bu merdiveni yapan mimarın ebesini~~~Jungkook'un imalı bakışları yüzünden susmustum. Onların yanında küfür edemezdik çünkü onlar bizden çok daha medenilerdi.
-Sizlanma,sadece 8 kat kaldı.
Tekrar oturmuştuk.Çünkü bu zıhım jeneratör ne kapı kilidini calistiriyordu, ne de asansörü. Yorulmuştum.Hatta ölecektim.
Nihayet 25. Kata çıktığımızda soluk soluğa sol tarafa yoneldik ve Jungkook'un kapıyı açmasını bekledik.Kahretsin beceremiyordu.
Anahtarı çıkarıp Yoongi'ye uzattı. Peki o acabildi mi?HAYIR.
Sinirle ellerinden anahtarı çekip aldım ve kapıyı açtım.-Yapacağınız şey Beyaz Saray'ı düşürmek değildi. Sadece kapıyı açacaktınız.
-Pardon ama ilk kez kapıyı anahtarla açıyoruz.
-Ne,daha önce elektrikler gidince neyle açtınız?
-Daha önce elektrikler sadece bir kez gitti ve biz zaten evdeydik.
Aptalca yüzümü eksiterek içeri girdim.Içerisi mükemmeldi. Bu çocukların zevkine Derin de ben de hayran kalmıştık. Salona geçip oturduk.Oturmadik aslında resmen kendimizi koltuklara attık. Ama koltuklar da yumuşacıktı.
Karşımızdaki koltuklara geçtiklerinde konuşmaya başladılar,-Derin bize kaçırıldığınızı ve iskenceye maruz kaldıktan sonra yolun ortasına atıldığınızı söyledi. Ama adalet binasının çalışanları, polislerin sizi aradığını ve ne yaptığınızı bilmesek de bu yaptığınız şeylerden önce de kaldığınız yurtta,gittiğiniz okullarda sorun çıkardığınızı soyledi.
Bunun üzerine Derin'e alttan bir cimdik attım.
-Mal niye öyle diyon!?!-Camı açar açmaz, belalı kızlardan biriysek, bizi arabaya almayacaklarını söylediler, ben de böyle bir yalan söyledim.
Yoongi tekrar araya girdi.
-Doğru, çünkü sizin gibi kızlara iyilik yapılmaz.-Uf biz mi dedik bize yardım edin diye!
Bağırarak çıkan sesime ikisi birden cevap verdi
-EVET!-Bakın, ben su an avukatlık stajimi yapıyorum. Jungkook seneye mezun olacak.
-Eeeee,ne var bunda?
-Yani yanımıza belalı kız almıyoruz, çünkü hemen anlaşılır ve biz de okuduğumuz onca senenin çöpe gitmesini istemeyiz.
-Uf tamam biz bu gece burda kalalım, yarın sabah mekanimiza döneriz.
-Mekanimiz?
Dedi Yoongi,sorgular dilde.-EVET mekanimiz,hem size ne! Niye arabanıza bile almayacağınız belalı kızlarla muhatap oluyorsunuz ki!
Helal be Derin.
Çok güzel laf sokuyordu bu kız.-Iyi burda kalın, biz size nevresim takımı getirelim.
Sonra üst kata çıktılar. Sanırım neden burayı seçtiklerini anlamıştım. En üst katı iki katlıydı bu binanın.
Onlar gelene kadar biz de bugün olanları hatırlayınca Derin le bakışıp,mal gibi gülmeye başladık. Kahretsin yine uyku bastırıyordu. Kafamı Derin 'in omzuna yasladim.O da kafasını benim kafamın üzerine koydu.Gözlerimizi kapattık ve kendimizi uykuya teslim ettik.
CANLARIM,
OKURASKLARIM.SIZLERI SEVIYORUM.
VOTELERINIZI ISTIYORUM,
YORUMLARINIZA IHTIYACIM VAR,
BENI DESTEKSIZ BIRAKMAYACAGINIZI BILIYORUM.ASKLAR LUTFEN OY VERIN BAKIN MUKEMMEL AVUKATLARIMIZ DA GELDI HADI ARTIK.
AYNI ANDA 3 KITABI BIRDEN YAZIYORUM VE BU COK ZOR,
LUTFEN ,AMA LÜTFEN. OY VERIN BEBEKLERRR😙😙😘😚
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim davam senin ellerinde YoonKook/BTS
Hayran Kurguİki belalı kızdık biz. Şuan bütün işleri bıraktık, tek bir amaç için uğraşıyoruz:bize yardım etmeye çalışırken hayatları boka dönen ve bizimle beraber sürüklenen iki yakışıklıya eski hayatlarının konforunu bahşetmek...