SYRAX

Bölüm 2: Taşınıyoruz

Sevgili Okuyucularım;
'Syrax' İlk kitabım sayılır, yazım ve imla hatalarım olabilir, merhametinize sığınıyorum :)) Düşüncelerinizi yorum olarak belirtmeyi ve oy vermeyi unutmayın !
***************************************
"Öyle bir şey yaşandı Melodi."
annemin söylediği bu cümle beni binden çok senaryo kurgulamaya sevk etti "Ne? Kardeşim veya abim mi vardı?!?" annem mutfaktaki sandalyeye oturdu ve gözlerini bir saniye olsun gözlerimden ayırmadan sakin bir şekilde konuştu "Hayır,hayır. Sadece bir yanlış anlaşılmaydı, doktorlar senin erkek bir bebek olduğunu söylemişlerdi ama doğduğunda kız olduğun ortaya çıktı, başka bir şey yok." annemin bu sözleri kafama yatsada diğer olasılıklar beynimi doldurmuştu. Ya annem bana yalan söylüyorsa? Bunu öğrenmenin tek yolu annem babam ile iletişim kurmadan aynı soruyu babama da sormak olacaktı. Anneme "Tamam" deyip mutfaktan çıktım, babamın çalışma odasına ilerleyip kapıyı tıklattım ve içeriye girdim, anneme söylememiş gibi her şeyi babama da anlattım ve babamdan da annem ile aynı cevabı alınca aklımda ki tüm şüpheler yerini tek bir soruya bıraktı "Ben nasıl böyle bir rüya gördüm?" babamında aklına takılmış olacaktı ki sorumun karşısında birkaç saniye sessiz kaldı ardından "Olabilir bazen böyle bir şey demek ile yetindi." babamın cevabının ardından çalışma odasından çıkıp odama döndüm. Babam 9 aydır tarih ile ilgili bir kitap yazmak için bilgiler topluyordu, bu nedenlede yıl boyunca okula gitmemişti ve babamın 1 hafta önce Ankara'ya tahini çıkmıştı, kitabını bitirmesi ile İzmir'den ayrılacaktık ve neyseki en fazla 2 haftasının kaldığını söylemişti. Doğruyu söylemek gerekirse babamın tahininin çıkması en çok beni mutlu etti, okulumda hiç kafadengi arkadaş bulamamış olmam daha da asosyal olmamı sağlamıştı ve annem de bu durumdan hiç hoşnut değildi.

Odamda biraz oyalandıktan sonra annemin kahvaltı için seslenmesi sonucu mutfağa gittim. Ailecek kahvaltımızı ederken hiç hesaba katmadığım bir şey oldu babam anneme bakıp "Melodi ilginç bir rüya görmüş sana anlattı mı?" dediğinde gözlerimi pörtleterek babama baktım babamda bu hâlimi görünce kaşlarını çatıp kafasını salladı anlamadığını belirtircesine. Annem babamın sorusu karşısında bana bakıp "Sana da mı anlattı?" dedi. Sonra babam gözlerime baktı "Neler karıştırıyorsun Melodi?"
pes ederek "İlk anneme söylemiştim, bana yanlışlık olduğunu söyledi, aklımda şüphe kaldığı için annemden sonra hemen senin yanına gelerek aynı soruyu sana da sordum, vereceğin cevabı merak etmiştim." Annem şaşırmışcasına bana baktı "Yalan söylediğimi nasıl düşünebilirsin Melodi?" dudağımı ısırdım "Sadece bir şüpheydi, özür dilerim."
pişman olmuştum, cevabım üzerine daha fazla konuşmadan kahvaltımızı yaptık, sofrayı topladıktan sonra dişimi fırçaladım ve odama döndüm gün boyunca evde duramazdım, yakında Ankara'ya taşınacaktık ve Ankara'yı bilmiyordum. Yaz ayında bir şehiri gezmek ve alışveriş yapmak en son isteyeceğim şey olurdu o yüzden şimdiden alışveriş yapmaya karar verdim. Dolabımdan zebra desenli kısa kollu tişörtümü ve mavi kot şortumu çıkartıp giydim, rimelle kirpiklerimi kıvırdıktan sonra açık pembe bir ruj sürmekle yetindim.

(resimdeki kıyafetler)

Anneme alışveriş yapacağımı söyleyip babamın banka kartını aldım ve en yakın alışveriş merkezine doğru yola çıktım.

Eve döndüğümde kollarım kopmuştu, 6 poşet kıyafeti taşımak sandığımdan da zor olmuştu, aldıklarımı anneme gösterdikten sonra dolaba yerleştirdim ve üzerimi değiştirdim, kendimi sırt üstü yatağın üzerine attım on dakika boş boş etrafa baktıktan sonra mutfağa gidip abur cubur poşetimizden, jelibon alıp odama döndüm, bilgisayarımı açıp yatağıma oturdum ve sosyal medyada dolaşmaya başladım, Instagram'ıma yeni çekildiğim bir fotoğrafı attıktan sonra Tumblr hesabıma da şöyle bir uğrayıp milletin neler paylaştığına baktım diğer hesaplarımda da aynı şekilde sırayla dolaştıktan sonra son durak olarak Youtube'yi açtım ve birkaç video izledim. Sıkıldıktan sonra çalışma masama geçtim ve çizim defterimi açıp çizimlerime tekrar göz gezdirdim, yeni bir şey çizmek için dün yaptığım çizimden sonraki sayfayı açtığımda sayfanın ortasında büyükçe yazılmış bir 'S' harfi gördüm. Ne kadar silmeye çalışsamda silinmeyince sayfayı yırtıp çöpe attım, hangi lanet komşu çocuğu çizdiyse kulaklarını çekmeyi aklımın bi kenarına not ettim, neyseki çizimlerime bir şey yapmadığı için ucuz yırtmıştı.
Yeni çizimimi tamamladığımda, bir kadeh ortaya çıkmıştı.

Annemin yemek için seslenmesinden sonra defterimi kapatıp mutfağa ilerledim.
Mutfağa geldiğimde annem çatal kaşıkları yerleştiriyordu, yemeklerin kokuları ağzımı sulandırmaya yetmişti, hemen ellerimi yıkayarak masaya oturdum. Aklıma defterim gelince sordum "Bugün eve gelen oldu mu?"
annem babamı çağırmak için mutfağın kapısına ilerlerken bir yandan soruma cevap verdi "Yoo, kimse gelmedi."
Annem gittikten sonra düşünmeye başladım, sınıftan bir salağın yapmış olduğuna kanaat getirerek yemek yemek için annemleri beklemeye başladım.

1 HAFTA SONRA...
Yarın okulun son günüydü ve babam dün kitabını teslim etmişti. Cumartesi günü taşınacaktık. Annemlere iyi geceler diledikten sonra odama ilerledim. Yeni bir şehire taşınacağım için heyecanlıydım. Odama girdiğimde yarın unuturum korkusuyla benim için manevi değeri olan eşyalarımı bir kutuya koymaya başladım. Defterimi öncelikle yerleştirdikten sonra mantar panomdaki fotoğrafları ve yazdığım sözleri çıkartmaya başladım. Panoyu boşaltırken kağıtların arasında 'Y' harfi yazan küçük bir kağıt gördüm, kim bilir bunu ne amaçla buraya asmıştım.
Tüm değerli eşyalarımı topladıktan sonra dolan kutuyu çalışma masamın üzerine bırakıp pijamalarımı giydim. Telefonumun tuş kilidini açtığımda saatin gece 12'ye gelmek üzere olduğunu fark ettim, bildirimlere baktığımda yine Batu'dan gelen bir kaç mesaj gördüm.
"Batu: Taşınıyorsunuz demek. "
"Batu: Neyse zaten yanımda olmayacaksan ne işime yarayacaktın ki."
içimden bir kere daha Batu'ya söverek telefonu geri bırakıp kendimi uykunun kollarına bıraktım.
Daha önce görmediğim karanlık bir odadaydım ve arkamdan bir ses geldi "Bir an hiç söylemeyeceksin sanmıştım." arkamı döndüğümde görüntü değişti,
raf raf dizilmiş kitapların olduğu bir yerdeydim. Tanımadığım bir adam söylene söylene yanımdan geçti, beni görmemişti bile, ilerleyip raflardaki kitapların birini ileriye doğru iktirdi ve gizli bir kapı belirdi, gördüklerimin şaşkınlığı ile adamı takip ettim, gizli kapıdan içeriye girdikten sonra bir odaya çıktım, odadaki gri duvarlar o kadar eskiydi ki dökülüyordu, tavanda odaya sarı ışık veren bir lamba vardı, duvarların önünde raflar, raflarda ne olduklarını bilmediğim anahtarlar, sayfalar gibi önemsiz şeyler vardı ve odanın ortasında da tahta bir masa vardı, adam hızlıca tahta masaya doğru ilerledi ve masanın ortasındaki kazınarak yapılmış daireye bastı, ardından masadan sesler gelmeye başladı ve adamın bastığı bölme kapak misali açıldı, içinden üzerinde 'B' harfi olan küçük tahta bir sandık çıktı,adam sandığı açtığında sandıktan adamın yüzüne mavi bir ışık vuruyordu. Sandığın içindekinin ne olduğunu merak ederek odanın kapısından masaya doğru bir adım attım.
reklam arasına girmiş gibi sonlanan bu rüya çok garipti. Annemin hamile olduğunu gördükten beri bugüne kadar başka bir rüya görmemiştim ve o günden sonra yine garip bir rüya görmek beni ürkütmüştü. Su içmek için mutfağa ilerledim suyumu doldurduktan sonra tezgaha yaslandım ve içmeye başladım, duvardaki saate baktığımda saat daha 05:32'ydi bu saatte uyanmakta neyin nesiydi böyle. Bardağı tezgahın üzerine bıraktıktan sonra uyumak için odama geri döndüm ve 10 dakika kadar yatakta döndükten sonra nihayetinde uyuyabildim.