Bölüm 3: Ankara

35 8 3
                                    

Yorum ve Votelerini Eksik Etmeyin !
Bu bölümü yanımda oldukları için Edakaya95 yagmurbsrc 00nurdankevran Es16Ay yagbar145 MelihaUca AiremSen elif_ibis09 e ithaf ediyorum 😊************************************

Bu sabah uyandığımda heyecanlıydım, bugün okulun son günüydü ve yarın taşınacaktık.
Dişlerimi fırçalayıp mutfaktan gelen sesler üzerine mutfağa gittiğimde annemin çoktan kahvaltıyı hazırladığını gördüm "Çok hızlısınız Zeliha Hanım"
bana karşılık "Çok yavaşsınız Melodi Hanım" dediğinde saat aklıma geldi, saatin daha 7:40 olduğunu görünce tuttuğum nefesimi bıraktım, annem bu hâlime tebessüm edip "Hadi kızım babanı uyandır" dedi ve sofraya oturup telefonuyla ilgilenmeye başladı, mutfaktan çıktıktan sonra babamı uyandırmak için odalarına ilerlerken kolidorun sonundaki pencerenin önünden geçen siyah bir silüet görmemle çığlığı basmam bir oldu,bu sayede dolaylı yoldanda babamı uyandırma görevimi yerine getirmiş sayılıyordum çünkü çığlığımı duyan annem ve babam da koşarak kolidora geldiler, annem "Ne oldu Melodi?, bir şey mi .." gibi sorularla taramalı tüfeğe bağlarken sözünü kestim "Pencerenin önünde biri vardı!" parmağımla pencereyi gösterirken babam pencereye doğru yaklaşıp etrafı süzdü, "Burada kimse yok Melodi."
"Vardı, gördüm! Pencerenin önünden geçti işte!" babam pijamalarıyla dışarıya çıkmak için kapıya yönelirken onu takip edecektim ki bileğimi tutan elle geriledim "Sen nereye gidiyorsun? Bekle baban baksın!" annemin sözüne karşı çıkmadan olduğum yerde bekledim. Bu sefer arkamdan tıklatma sesi geldiğinde arkamda bıraktığım pencere aklıma geldi ve yerimden sıçrayıp hemen kendimi annemin arkasına attım, pencereye baktığımda ise sesi çıkartanın babam oldugunu fark ettim.
Sesimi fazla duymayacağını bilsem de bağırdım "Napıyosun baba ya! Şaka mı şimdi bu!" annem gülerken mutfağa ilerleyip sandalyeme oturdum ve etrafa negatif enerjiler saçarak hızlı bir şekilde kahvaltımı yaptım. Annem ve babam mutfağa geldiğindeyse onlarla fazla konuşmadım. Okuldan döndüğümde daha fazla trip atamayacağımı bildikleri için üstelemediler. Kahvaltının ardından odama döndüm ve üzerimi değiştirmek için dolabımı açtım

(resimdeki kıyafetlerin botsuz hâli)Diz üstleri ve dizi yırtmaçlı siyah pantolonumu ve üstünde siyah yazıları olan beyaz kısa kollu tişörtümü çıkarttım üzerine beyaz melek kanatlı uzun kolyemi taktım ve siyah deri çeketimi de aldıktan sonra makyaj...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(resimdeki kıyafetlerin botsuz hâli)
Diz üstleri ve dizi yırtmaçlı siyah pantolonumu ve üstünde siyah yazıları olan beyaz kısa kollu tişörtümü çıkarttım üzerine beyaz melek kanatlı uzun kolyemi taktım ve siyah deri çeketimi de aldıktan sonra makyaja gerek duymadan üzerime parfümümü sıktım, siyah ve kaba durmayan spor ayakkabılarımı giyip evin önüne çıktım. Çantamdan kulaklıklarımı çıkartıp telefonuma taktım ve One Direction-Story of My Life açıp dinlemeye başladım, beş dakika sonra minübüs geldi ve yerime doğru ilerken her zaman oturduğum yerde siyah hafif uzun saçları olan bir erkeğin oturduğunu görünce sinirlenip yanındaki koltuğa oturdum, alt dönem ise çekeceği vardı.
"Yerime oturmuşsun."
"Senin yerin olduğunu belirten bir şey göremedim?" dedi ve yüzüme baktı,
koyu kahverengi gözleri vardı, bu çocuğu bizim minibüste ilk defa görüyordum, benden küçük durmuyordu ama ne kadar dönemimde bir çok kişiyi tanımasamda yüzlerini biliyordum ve böyle birini görmediğime emindim, "Sen kimsin? Yanlış minibüse bindin sanırım?"
Gözlerimin en içine bakarken rahatsız olduğumu belirtircesine kaşlarımı çattım.
"Kendi minibüsüme binmemiş olabilirim ama doğru minibüsteyim, kim olduğuma gelirsek bilmemen garip"
Büyük ihtimal minibüsünü kaçırdığı için bizim minibüse binmiş olan birisiydi ama konuşurken dudağını gülmemek için kendini zor tutuyormuşcasına ısırıyordu.
"Neden tanıyayım ki seni?"
ilk defa insan görmüş gibi gözlerini hâla benden ayırmıyordu, bir kaç saniye sonra bakışlarını benden ayırıp cama doğru döndü ve soruma cevap vermedi.
Bende sinir küpüne dönmüşçesine önüme döndüm, minibüs okulun önünde durduğunda indim, minibüste bizim sınıftan İlayda da vardı, ne kadar fazla samimi olmasam da indiğimde merakıma yenik düşerek İlayda'nın yanına yaklaşıp fısıldadım, "Yanıma oturan kimdi? Tanıyor musun?"
dediğimde etrafı süzdü ve sonra bana geri döndü "Yanında biri mi oturuyordu?" içimden "Bu kızın daha etrafında olup bitenlerden haberi yok." diye geçirerek boşverdim "Neyse boşver"

Karnemi aldıktan sonra metroyla eve döndüm, üzerimi değiştirip rahat bir şeyler giydikten sonra annemle biraz sohbet ettim ve mutfakta kendime meyve tabağı hazırlayıp odama geri döndüm, izlemem gereken bir dizim vardı, bilgisayarımı açıp google'ye Vampire Diaries 7.Sezon 1.Bölüm yazdım, gece 12:00 de babam interneti kapattırdığı için evimizde internetten eser kalmayacaktı, neyseki babamın Ankara'da aldığı evde modem hazır takılı duruyordu. 6.Sezonun son bölümünde şerefsiz Kai, BonBon ile Elena'nın hayatını bağlamış Elena BonBon ölene kadar uyanamayacağı bir uykuya dalmıştı. Merakla bölümü açıp izlemeye başladım. Ahh Damon'um ahh..
Ardı ardına 3 bölüm izledikten sonra telefonuma mesaj geldi, kayıtlı olmayan bir numaradandı
"05*******38: Batu'yu bana bıraktığın için teşekkür ederim."
Acaba bu hangi şıllıktı? cevap yazdım
"Rica ederim sürtük" cevaptan sonra uğraşmak istemediğim için numarayı engelledim.

Sabah güne saat 8 de çalan alarm ile uyandım. Hızlıca kendimi yataktan atarak lavaboya ilerledim, ihtiyaçlarımı giderdikten sonra anneme kahvaltı hazırlamasında yardım ettim, babamıda uyandırdıktan sonra ailecek evimizdeki son kahvaltımızı yapıp hazırlıklara başladık.

3 saat sonra her şey hazırdı ve 7 saatlik araba yolculuğumuz başladı.

"Sanırım kusucam!" Bitkin bir şekilde yolculuğun bir an önce bitmesini bekliyordum. "Sadece yarım saatimiz kaldı Melodi." babamın bu sözü üzerine biraz daha uyuyabilmek için gözlerimi kapattım.

Bu minibüste yanıma oturan çocuktu, bir evde endişeli bir şekilde bir sağa bir sola dönüp duruyordu "Floransa'ya gitmemiz gerekecek."

"Melodi kalk hadi geldik!" annemin sesiyle gözlerimi açtım, bir kaç saniye neredeyim ben der gibi etrafa baktıktan sonra kendime geldim. Arabadan indiğimde önümdeki 6 katlı apartmanı alıcı misali süzdüm,
dışarıdan görünümü oldukça lükstü ancak beni üzen tek olumsuz yanı bahçesinin olmamasıydı, apartmanın kapısı direk sokağa açılıyordu İzmir'de ki evimiz şuan karşımda duran evin aksine bahçeli ve tek katlı bir evdi, içimden umarım alışmakta sıkıntı çekmem diyerek annemlere döndüm.

Evi eşyalarıyla beraber satın aldığımız için yerleşmek uzun zamanımızı almadı saat 7:42de işimiz bitmişti. Yeni evimizin planı hemen hemen önceki evimizle aynıydı, tek fark dekore edilişiydi.
Odama girip ne var ne yok etrafa baktım, odamın kapısı kahverenginin açık bir tonuydu, duvarlar ise krem renginde, kırmızı kıyafet dolabım, çalışma ve makyaj masamı göz önüne çıkartıyordu. Yatağımın başlığıda kırmızı ve gri renkliydi çok şâşâlı bir yatak olmaması beni mutlu etmişti, yatağın konforunu denemek amaçlı kendimi bodoslama yatağa attım, bu da geçer not almıştı.
Evi incelemeyi bitirdikten sonra odama geri döndüm ve o an bir şeyin farkına vardım.
İlginç bir şekilde bu oda bana tanıdık gelmişti.

***************************************
Selam Syrex okuyucuları !
Yıldızları parlatırsanız beni çok mutlu edersiniz 😄
Fikirlerinizi ve düşüncelerinizi yorum olarak belirtmeyi unutmayın.
Sonraki bölümü buraya yorum bırakanlara ithaf edeceğim.
Kendinize iyi bakın, bir sonraki bölümde görüşmek üzere👋🖐👋🖐
Seviliyorsunuzzzz❤

SYRAXHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin