Fierronie içinde bulunduğu ana geri dönüp kendisini azarlamaya başladı. 'Şimdi düşününce sanırım o sabah biraz daha geç kalkabilirdim. Zaten o gece heycandan zor uyumuştum.' Ardından soruna bir cevap bulmak için kendisini zorladı. Her olasılığı kafasında tekrar tekrar tartarak bir çıkış yolu aradı. 'Eğer o sabah biraz daha geç kalksaydım, belki kim bilir; olaylar zinciri farklı bir yönde devam ederdi.' Normal şartlar altında bir aile büyüğünün yapması gerektiği gibi hatalarını gün yüzüne çıkarıp bundan bir ders çıkarmaya çabalıyordu.
O günün sabahını yine kafasında tartmaya başladı. 'Sanırım fazla sert tepki verdim... Yo hayır. Kesinlikle fazla tepki verdim!' Ardından bu sefer yaptığı hatayı fark edip kendi kendini düzeltti. 'Sonuçta o gün sadece benim için bir şey ifade ediyordu. Bir başkası benim heycanımı paylaşmak zorunda değildi.' Monoloğuna devam ederken bir yandan da martıların uçuşunu izledi. Martılar geminin yanında süzülürken ara sıra suya girip çıkıyorlardı. Yakalıdkları balıkları havada yutup yeni bir av arıyorlardı. Yolculardan bir kaçı ellerinde kalan ekmek parçalarını martılara atıyordu.
Bu sırada geminin ana direğine tünemekte olan denizci tüm gücüyle bağırdı. 'Kara göründü!' Fierronie'nin düşünceleri dağıldı ve monoloğunu sonlandırdı. Diğer denizciler etrafta koşuşturmaya başladı. Kaptan dümenin başında bağırarak emirler yağdırıyordu ve mürettabat dışındakilerin güverteyi boşaltmasını buyuruyordu.
Fierronie bir denizcinin gelip onu güverteden kovalamasın beklmedi. Martılara son bir kez daha baktıktan sonra geminin kargo bölümüne inen merdivenlere yöneldi. Kalabalıkta birkaç kişi ona omuz atıp yanından geçti. Bu sefer Fierronie sakinliğin korumayı başardı ve ağzına kadar gelen kelimeleri yuttu. Kargo bölümüne gelince duvarda asılı duran aynalardan birine doğru yöneldi. Genel olarak insanların boyu bir metre yetmiş santimietre olduğu için ayna o yüksekliğe asılmıştı. Fierronie aynaya ulaşmak için uzanmak zorunda kaldı. Aynayı çividen kurtaramayınca büyüsüyle aynayı aşağı indirdi.
Orcla yaptıkları kısa düelloyu hatırladı. Bu anı zihninde iyice canlandığında orcun görüş açısıyla kendisini aynada gördü. Derisi koyu yeşildi. Sarı saçlarının yanları traşlanmıştı ve geriye kalan saçları bir melik şeklinde örülü olarak sırtına kadar iniyordu. Gri irise sahip gözleri canlı bir şekilde parlıyordu. Gözleri tamamen içeri çöküktü ve burnu iki delik dışında yok gibiydi. Kafasına göre geniş ve büyük ağzından dışarı doğru fırlayan iki dişine gözlerini dikti.
Orcların alt çenelerindeki köpek dişleri çok büyük olurdu ve dudakları o dişleri kapatamazdı. Orclar bu dişlere delik açıp onları değerli taşlar ile süslerlerdi. Bu taşlar aynı zamanda orcun kişiliği hakkında bir ip ucu verirdi. Kendi dişine çakılı ametist taşına baktı. Mavi mor renkteki taş kabaca şekillendirilmişti. Daha sonra vücudunu inceledi ve vücudunda önceden olduğunu düşündüğü yara izleri buldu. Belki de bu yüzden orc onun sözlerine alınmıştı. Kapanmış yara izleri ile dolu bir metre altmış santimetre boyunda küçük bir orc kızı ona büyüklük taslamıştı.
Orcları diğer ırklardan ayıran bir başka özellik ise düelloya olan düşkünlükleridir. Dünyanın en sert iklim sürdüğü yerlerde yaşadıklarından, bir klanın geçinmesi için başka bir klana akın düzenlemesi ve o klandan yiyecek alması gerekmektedir. Bu yüzden orclar güçlü savaşçılara çok değer verirler.
Fierronie aynayı aldığı yere geri koyup kargo bölümünde yürümeye başladı. Düello yaptığı orc bir kasanın üzerinde oturuyordu ve kılıcını bir kumaş parçasına sarılı şekilde elinde tutuyordu. Orc geleneklerinde bunun anlamı yaptığı şeyden utanç duymasıydı. Fierronie yavaş adımlar ile orcun yanına gitti. Onu irkiltmemek için, ona yaklaşmadan önce sağ elini yumruk yapıp kalbinin üsütne vurdu ve orc dilindeki selamlaşmayı söyledi. Orc kafasını kaldırıp ona baktı ve eliyle yanına gelmesini işaret etti. Normalde onu yanına davet etmeden önce sözlü olarak sınardı. Bir orc sadece saygı duyduğu bir kişinin yanında tüm savunmalarını indirirdi.
—Bugünkü davranışım için pişmanım. Bu bir orcun kurabileceği özür dilerim anlamına gelen tek cümleydi.
—İkimizde de hata vardı. Seni aşağlamamalıydım. Fierronie bunları söyledikten sonra orcun gösterdiği yere oturdu. Bir orcu rahatsız eden her zaman için kendisini önce tanıtmak zorundadır.
—Adım Gashnakh. İşlediğim bir suçtan dolayı bu gemiye binmek zorunda kaldım. Bu Fierronie'nin gerçeğe en yakın verebileceği tanıtım dı.
—Adım Yakgnath. Klanımdan sürüldüm. Yapacak başka bir işim kalmadığı için bu gemiye geldim. Orc kumaşa sarılı olan kılıcı kenera bıraktı ve bileğini gösterdi.
—Şaman öğretmenin kimdi? Daha önce böyle bir kırığı iyleştirebileni görmedim.
—Adının şu an için bir önemi yok. Açıkcası hayali bir kişiyi fazla tanımlamak istemiyordu. Neyse ki orclar için bu durumdan sıyrılmanın kolay bir yolu vardı.
—Anladım. Ruhu huzura ersin. Seni özenle yetiştirmiş olmalı.
—Teşekkürler. Umarım yeni gideceğin yerde kendini bulursun. Fierronie yavaşça ayağa kalktı ve oradan uzaklaştı.
Söz konusu orclar olduğunda bu zaten uzun bir muhabbetti. En uzun konuşmalar av sonunda av ateşinin başında yapılır ve bu bile on beş dakikayı geçmez. Kargo bölümünün arka kısmına doğru yürüdü ve bir köşe bulup oturdu. Düello konusunda bu kadar yüksek bir saygıya sahip tek ırk orclar değlidi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Liman Kenti
FantasíaBu hayatta herşeye sahipti. Mükemmle bir aile, mükemmel bir eğitim ve mükemmel bir gelecek. Yanlış zamanda, yanlış bir seçim sonucu hepsi elinden alındı. Evinden ve yurdundan sürgün edildi. Şimdi hiç bilmediği bir diyarda hayatına sıfırdan başlamak...