Düello

13 2 0
                                        


Düello, beklenildiği gibi güneşin batmasına yakın gerçekleşmişti. İki rakip de arenaya gelip karşılıklı durdular. Fierronie saçlarının rengi ile aynı renkte olan kırmızı bir zırh giymişti.Zırhı plakalar halinde tüm vücudunu ikinci bir deri gibi sarmalıyordu. Miğferinin alın kısmında bulunan iki delikten kırmızı boynuzları dışarı doğru çıkmıştı. Belinden metal tabakalar helinde inen etek bacaklarını açıkta bırakıyordu. Omuriliğinin bittiği yerden kuyruğu eteğin üstünde sallanıyordu. Bacaklarındaki plakalar normalden daha ince yapılmıştı.

Belindeki kemerde ise tek elle kullanılan bir kılıç vardı. Bir metre on santim uzunluğundaki kılıç ana hatları ile mükemmel bir meç kılıcıydı. Kabzası koyu kırmızı renkete tahtadan yapılmıştı ve üzerinde altın renginde yılan işlemeleri vardı. El koruması tek bir merkezden başlayan iç içe girmiş spiraller şeklindeydi. Kılıcın kendisi ise altın rengindeydi. Başka bir deyişle kılıç, zırhının üzerindeki altın işlemleri tamamlar nitelikteydi.

Karşısında ise Wieslynn; yine kendi saçı ve boynuzları ile aynı renk olan, gümüş bir zırh giymişti ve iki elle kulanılan sağlam, siyah bir kılıç taşıyordu. Gözetmen herkesin hazır olduğundan emin olunca karşılaşmayı başlattı.

İlk hamleyi yapan Fierronie oldu. Kılıcını çekip hızlı bir şekilde Wieslynn'nin boğazına sağdan sola doğru bir hamle yaptı. Wieslynn aynı çeviklikte sağ ayağını öne atıp klıcını sağ tarafında yer ile yatay durum getirip darbeyi engelledi. Kullanılan güç o kadar fazlaydı ki; kılıçların havada çarpışması sonucu kıvılcımlar yağmaya başladı.

Wieslyn bir anlık duraksamadan faydalandı ve sol diziyle Fierronie'nin beline vurup kılıcya onun kılıcını itti. Fierronie anlık bir denge kaybından sonra toparladı ve Wieslynn'in arkasına geçebilmek için ileri doğru zıpladı. Wieslynn'nin üstünden atladıktan sonra yere iner inmez etrafında dönüp kılıcı savurdu. Wieslynn bu hamleyi bekliyordu. Altın renkli küçük kılıcı savuşturmaya uğraşmadı bile... Etrafında yüz seksen derece dönüp, tek elini kullanarak tüm gücüyle yan bir darbe indirdi.

İki kılıcın tekrar çarpışması sonucu Fierronie'nin kılıcı metrelerce havaya uçup arenanın duvarına çarptıktan sonra yere düştü. Wieslynn hızını bozmadan kılcını bu sefer iki eliyle tutarak aksi yöne salladı ve Fierronie'nin göğsüne sert bir darbe indirdi. Fierronie darbeden kaçamadı. Darbenin etkisiyle geriye doğru metrelerce savruldu ve yere düştü. Yerden kalkmak için zaman harcamadı. Son hamlesiyle kendini tamamen savunmasız bir duruma sokan Wieslynn'i gafil avlamak için elini öne doğru; avucu öne bakıcak şekilde uzattı ve zihninde bir alev topu canlandırdı. 

Fierronie'nin alev topu o kadar hızlı hedefine ulaşıp, bir patlamayla son buldu ki; izleyenler onun alev topu yaratmak yerine, düşmanının zırhını patlatmaya çalıştığını düşünebilirdi. Zaten sonuç ona çok yakın olmuştu. Wieslynn havada taklalar atmaya başladığında erafına metal parçaları saçıyordu. Kendisini toparlaması olanaksızdı bu yüzden sert bir çarpışla yere indi ve yerde kaldı.

Fierronie hafiçe doğrulup onu izledi. Karşılaşma daha bitmemişti. Sonra aniden, gördüğü şeyin aslında sadece bir zırh parçası olduğunu fark etti. Wieslynn onun beklediğinin aksine, zamanında bir kalkan oluşturmayı başarmıştı ve Fierronie'nin arkasına geçebilmişti. Fierronie durumu çok geç fark etti ve arkasında ona doğru gelen, beyaz ışık kümesinden oluşan oku durdurmayı başaramadı.

Fierronie için herşey zaman durmuşçasına hareketsizleşti. Normalde Wieslynn'i adil bir karşılaşmada yenemezdi. Wieslynn ondan çok daha güçlü ve çevikti. Ama iş konusu büyü yeteneğine geldiğinde Fierronie'nin karşısında tamamen savunmasızdı. Bu yüzden Fierronie aradaki bu farkı kullanmak zorundaydı. Arkasında hedefini bulmak üzere ışıktan bir ok vardı. Wieslynn daha da geride yüzünde menun bir ifadeyle durmaktaydı. Az önce kendi kullandığı kılıcı sağ tarafta bir yerlerdeydi. Kendi büyüsü olan alev birkaç metre önünde hala yanmaktaydı. Bu durumda ne yapabilir di?

Zaman aniden akmaya devam ettiğinde her yeri bir anda bir duman bulutu sardı. Duman yavaş bir şekilde dağılıp iki rakibi tekrar görünür kıldı. Fierronie kendi kılıcını Wieslynn'nin boğazına dayamıştı. Düelloyu izlemekte olan kalabalık ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Wieslynn o son hamleden sonra kazanacaktı ama şimdi durum tam tersiydi.

—Pes mi? Fierronie soruyu sormadan önce bir kaç defa yutkunarak boğazını temizlemeye çalıştı. Wieslynn tamamen afallamış bir şekilde sadece bakabiliyordu. Soruyu algılaması biraz uzun sürdü.

—Evet. Sen kazandın. Bunu nasıl başardın? Aynı anda dört cisimin yerin değiştirmekle kalmadın ayrıca bunu yaparken birinin doğasını değiştirdin. Wieslyn rakibinin büyüye olan yatkınlığını kabul etmek zorunda kalmıştı.

—Eğer şu büyü yeteneğin olmasaydı, ben kazanacaktım.

Onun dediği gibi bu gerçekten zor bir hamleydi. Wieslynn ile beyaz ışıktan okun yerlerini değiştirmek, yerde göremediği bir yerde yatan kılıcı tam olarak işine yarayan noktaya getirmek, yanmakta olan zırhın yerini değiştirirken alevleri hızlıca ortadan kaldırıp duman yaratmak... Sıralamayı doğru yapmak ise başlı başına bir işti. Sonuç olarak ilk önce zırh parçasını yanına çekip alevleri söndürmüştü ve duman bulutunu oluşturmuştu. Tam o anda Wieslynn kendini onun içinde buldu ve kendi büyüsü arkadan Weislynn'e çarptığında, onun öne doğru sendelemesine neden oldu. Kendisini toparlamak için ileri bir adım attığında boynuna dokunan kılıcı hisseti. Gerçekten akıllıca bir taktikti.

Gözetmen hakemlere baktı ve ardından karşılaşmayı bitirdi. Herkesin beklediğinin aksine Fierronie galip gelmişti. Wieslynn ise somurtmak yerine yüzünde bir saygı ifadesiyle Fierronie'ye bakıyordu. Fierronie Wieslynn'nin önünde saygıyla eğilip konuşmaya başladı.

—Gerçekten, güç ve çeviklik konusunda senden çok zayıfım dostum. Fierronie yavaşça ayağa kalkıp sözlerine davam etti.

—O yüzden, tek güvenebileceğim kaynağı devreye sokmam gerekti. Eğelenceli bir düello oldu.

Fierronie bu sözleri o kadar içten söylemişti ki, Wieslynn bir an afalladı. Sonra Fierronie'ye sıkıca sarıldı.

—Gerçekten de! Bu bir takım olarak ne kadar güçlü olduğumuzu tekrar kanıtlar. Senin büyün, Tyrianna'nın el çabukluğu ve keskin görüşü, benim çevikliğim ve gücüm... Wieslyn nefes almak için durakladı.

—Daha güçlü başka bir grup çıkacağını sanmıyorum.

Bir kaç saniye birbirlerinin gözlerine baktılar ve ardından ikisi de gülmeye başladı. Arenada toplananlar alkışlamaya başladı. İkisi el ele tutuşup herkesi selamladıktan sonra arenadan ayrıldılar.

Liman KentiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin