Bu evrede bir süre düşünmeyi bırakıyoruz. İkinci evrede devamlı hayallerimizde onu hayal ediyorduk.. Bunu yaptığımızda karşı taraf istemsizce etkilendi. Şimdi kendimizi geri çekerek "meraklandırma" kısmına geçiyoruz..
Evet siz devamlı onun beynine sinyal gönderdiğiniz için o bunun tesiri altında kaldı. Şimdi etkisinde olduğu durumun dışında kalmak onu meraklandıracak.. Belki denk geldiğinizde size karşı çekimser ve ilgiye sevgiye muhtaç bir şekilde yakınlaştığını farkediceksiniz hatta Shrekin kedisi gibi bakacak :)... Bunun anlamı "merak et beni.. sev beni .." demektir..Her insan muhakkak ki ilgiyi sever sevilmeyi sever.. Ve onu severek kendini özel hissettirdiğiniz için hep sevilmek isteyecektir.. Onu özel hissettirdiğiniz için size karşı bi yakınlık hissedecektir. Bir süre sonra siz kendinizi çekip sevginizden mahrum ettiğinizde ise onu bir "kaybetme korkusu" ele geçirecektir..
Amacımız bu evrede 1 hafta boyunca aklımıza geldiği an başka bir şeyle uğraşmak ve asla onu düşünmemek.. Yani telepatik kablolarımızı olabildiğince dalgalandırmamak..
O size bunu direkt sözle ya da yazarak "beni sev, beni özle " şeklinde söylemese bile alıştığı ilgi yokolunca ki düştüğü boşluğun etkisiyle size olan bakışları ses tonu ve size farklı davranmasıyla bunu yani telepatik bağların durgunluğunu size hissettirecektir..
Yani bu evrede bir nevi kafa katıştırıyoruz.."Alıştığı ilgiden mahrum bırakıp kaybetme korkusu yaşatıyoruz..
Şayet yanınıza gelir sizinle konuşmak ister veya mesaj atarsa görüşmeyi kısa tutup onun olduğu ortamdan olabildiğince uzak durmanız gerekiyor.. Bu onu şüphelendirirken aynı zaman da sizi düşünmesine sebep olacaktır..
Bu evre zor bir evredir.. Çünkü neredeyse sürekli aklınıza gelen "onu" bunu farkettiğiniz an aklınızdan uzaklaştımaya çalışmak, başka şeye odaklanmanın gerekmesi ve onun sizinle 1 dakika konuşmasına her dakika hasretken bundan bile isteye kaçmak zorunda olmak olabildiğince zordur.. Ama sonuna odaklanıp hareket ettiğiniz sürece bunun da üstesinden gelebileceksiniz.
Şimdi sizlerle güzel bir hikaye "Kartal'ın Hikayesi" ni paylaşacağım..
Kartallar ömürlerinin sonlarına yaklaşırken zor bir karar verirler şayet gagalarını, pençelerini ve tüylerini sökerlerse, yerine yenileri çıkar ve yeniden doğmuş gibi, ömürlerini uzatabilirler. Acı olmasına rağmen sonunda ölmeyeceğini, yaşayacağını bildiği için zor kararı seçip kendini yenilemeye karar veren Kartal, sarp yamaçlarda kendine bir kovuk bulur. Önce artık bir işe yaramayan gagasını dağa taşa günlerce vura vura kırar ve düşürür. Bu çok acı vericidir.. Daha sonra oluşan yeni gagasının sertleşmesini bekler ve sertleşen gagasıyla da pençelerini tek tek söküp kanlar içinde kalır.. Çığlıkları heryerde yankılanır... Bu zorlu bir süreçtir. Bu çok süreçte acı çeker aynı zamanda eskimiş tüylerini de tek tek yolar. Yüzelli gün, yemeden içmeden acılar içinde gerçekleştirdiği bu işlemlerden sonra, yeniden doğmuş gibi gençleşerek uçar yeni yaşamına ve bir otuz yıl daha yaşar. Bunu yapmayan kartallar ise bir köşede ölmeye yada yem olmaya mahkumdur...
Yani anlıyoruz ki.. Başta canımız yanacak.. Uzak durmak acı vericidir ama sonunda kavuşacağımızı hayal edip güçlü durmalıyız ve 1 hafta kendimize hakim olmayı aklımıza gelince aklımızdan çıkarabilmeyi başarmalıyız..
Siz zaten bu yolu seçerek ne kadar güçlü olduğunuzu görmüş oldunuz bir kere daha başaracağınıza inanın.. Bir besmele çekip yarın başlayın !
Sağlıcakla kalın ! Sizi seviyorummm :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Telepati
عشوائيTelepati yapmaya karar verdiyseniz aşağıdaki maddeleri kabul etmiş olacaksınız. 1-)Heyecan çukuruna düşme. 2-)Hislerin yoğunluğunda artış. 3-)Belli işaretler. Dikkat! Tamamen "kendi" yöntemlerimle ve araştırdığım bilgilerle uyguladığım ve tecrübe sa...