#Bölüm 5

49 10 5
                                    

Selam. Çok sevdiğim bir bölümle karşınızdayım. Bu bölümü yazarken tüm yazdığım şeyler gitti ve oturup yeniden yazmak zorunda kaldım. Uzun zamandır yeni bölüm gelmiyordu. 90 gün tatil boyunca bol bol yeni bölüm yazıcam. İyi okumalar.

Bu bölümü @BarbellaTR  ithaf ediyorum. ♥♥♥

-''Harry'den Devam-

Ertesi gün havuza gittiğimde Miranda'yı gördüm. Herzaman ki gibi yine havuz başında güneşlenirken kitap okuyordu. Tanrım! o kadar güzel ki... Güzel olduğu kadar savunmasız da. Dışından inatçı ve sert görünmeye çalışsada içinde savunmasız, korunmaya ihtiyacı olan küçük bir çocuk vardı. Evet onu ben koruyabilirim. Gözlerimi etrafta gezdirdiğimde bir erkeğin Miranda'ya yaklaştığını gördüm. Onu görmemle yaslandığım yerden yavaşça doğruldum. Şu anda tüm kaslarımın gerildiğini hissedebiliyorum. Adını bilmediğim çocuk Miranda'nın yanındaki şezlonga oturdu ve Miranda'ya birşeyler söyledi. 

  Yaklaşık yarım saattir onları izliyorum. Durmadan birşeyler konuşuyorlar ve durmadan gülüp duruyorlar. Sanırım daha fazla dayanamayacağım.  Olduğum yerden Miranda'nın şezlonguna hızlı ve seri adımlarla yürüdüm. Şezlongun oraya gelince çocuğu ayağa kaldırdım ve yüzüne sıkı bir yumruk geçirdim. Çocuk daha ne olduğunu anlayamadığı için arkaya doğru 1-2 adım sendeledi. Ona doğru yürüyüp kafa attığımda yere düştü. Benim kızıma asılırsan böyle olur. Adamım kendine başka kız bulmalısın. 

-''Harry! Sen delirdin mi ? ne yapıyorsun? '' Miranda eliyle kolumu tuttu ve kendine çevirdi. 

-Olması gerekeni yapıyorum.'' şaşkın ifadesini yüzüne yerleştirdi ve konuşmaya - daha doğrusu bağırmaya devam etti. 

-''Bana karışamazsın anladın mı ? İstediğimi yaparım. Ona vurduğun için özür dilemek zorundasın.''  

-''Benim kızıma sarktığı için ondan özür dilemicem.'' 

-'' 1- O bana sarkmıyordu.  2- Neden bana kızım diyorsun ? Ben senin kızın falan değilim. Hatta ben senin hiçbir şeyin değilim.'' Bu söylediği kalbimde sızı olmasına yol açtı. Kolundan sıkıca tuttum ve ona daha çok yaklaştım. Şu anda nefeslerimiz birbirine karışıyordu. Dudaklarını araladı ve beklentiyle güzel gözlerini gözlerime sabitledi. Sanki konuşsam dudaklarım, dudaklarına değicekti. Daha fazla dayanamadım ve dudaklarımızı birleştirdim. 1 saniyeliğine gözlerini kapattı ama hemen geri açtı. Bu süre zamanında ben gözlerim hep onun üzerindeydi. Dudaklarını çekti ve beni ittirip yanağına tokat attı. 

-''Aptal! sen kendini ne zannediyorsun?'' dedi ve eşyalarını toplayıp gitti. Bende onu öpmenin verdiği hisle sırıtıp durdum. 

-Miranda'dan Devam-

  Otel odasına geldim ve kapıyı çarpıp yatağın üzerine oturdum. Alli'de yanıma gelip oturdu. 

-''Hey! sakin olurmusun? ne oldu ? anlat.'' Ona sırayla herşeyi anlattım.

-'' İşte sonra Harry beni öptü.'' Alli bunu duyunca gözleri koskocaman oldu. 

-''Sen ne yaptın ? yani ne hissettin?'' 

-''Bilmiyorum. İçimden karşılık vermek geldi.'' 

-'' Ah! kızım. Yine bana kaldın. Sus ve aşk doktorundan birkaç şey dinle. Sen kesinlikle Harry'i seviyorsun ama kendine itiraf edemiyorsun.'' 

-''Olmaz Alli. Beni anlamıyorsun.Onu sevemem.'' 

-''Mir. Sorun ne ?''

-''Bak son sevgilimle yaşadığım şeyleri biliyorsun. Ondan sonra kimseye güvenemiyorum.'' 

  -Flashback-

Mark. Çıkmaya başlayalı 1 hafta oldu. Şu anda deniz kıyısındayız ve sarılıyoruz. 

-''Seni seviyorum.'' Kollarını benden çekti ve beni ittirdi. 

-'' Seni sevmiyorum. Gerçekten seni sevip, seninle sevgili olabileceğime inandın mı ? Kendine bir bak ve sonra bana bak. Çok çirkinsin. O kadar çok yiyorsun ki, şu 1 hafta sürecinde beni de yiyeceksin diye çok korktum.'' O bunları söylerken bende hıçkırarak ağlıyordum. Bana iğrenerek baktı ve gitti. Bende o günden sonra daha çok yemeye başladım ve bir süre sonra rehabilitasyona girdim. O da dış görünüşe önem veren ön yargılı insanlardandı. Hiçkimse mükemmel değildir. Herkesin kusuru vardır ve bizi kendimiz yapan budur. İnce veya şişman. Hiç farketmez. Biz,kendimiz olduğumuz için kusurlarımızla güzeliz. Ama ben bunları geç anladım. Şimdi ise lise için Amerika'ya taşındım. 

  -Günümüz-

-Bebeğim seni anlıyorum. Ama her erkek aynı değildir. Ondan hoşlandığını biliyorum. Bence ona şans vermelisin. Herkes bir şansı hak eder.'' 

    O akşam yemeğe indiğimizde Harry'de oradaydı ve benim ona karşı bir özür borcum vardı. Alli'yle yemeklerimizi alıp masaya gittik. Ben yemeğimi masaya bırakıp  Harry'nin yanına doğru yürümeye başladım. Stres yok. Stres yok. Stres yok.

-''Miranda ?'' Harry'nin sesini duymamla kendime geldim ve etrafıma bakındım.

-''Ş-şey oturabilirmiyim?'' Kafasını 'evet' anlamında salladığında buruk bir şekilde gülümseyip karşısına oturdum. 

-''Ş-şey diyecektim. Ben özür dilerim.'' Hafifçe tebessüm etti. 

-''Ne için ? '' Sanki bilmiyorsun.

-'' Şey herşey için. Sana çok kaba davrandım. Yeni bir başlangıca ne dersin ?'' Kafasını salladı ve güldü. Hey ne kadar da tatlı. Gamzeleri... o kadar güzel ki şu anda içimden gamzelerine dokunmak geliyor. 

-'' Pekala. Merhaba ben Harry.'' dedi ve elini bana uzattı. Bende elini tuttum. 

-''Merhaba bende Miranda.'' 

-''Memnun oldum Miranda. Çok güzel gözlerin var.'' 

-''Teşekkür ederim. Seninde çok güzel gamzelerin var.''  Benim taklitimi yapıp;

-'' Teşekkür ederim.'' dedi ve ikimizde kıkırdayıp konuşmaya devam ettik. 

True Love ♦♦♦Donde viven las historias. Descúbrelo ahora