Hiçbir yere sığamayacak kadar sonsuz hayallerimiz vardı. Oysa onlar görülmeyen uçsuz bucaksız düşüşlerdi. Biz insanlar bile bile defalarca kez kendimizi o uçumlardan yuvarliyorduk. Bedenimiz tepetaklak olup cansız kalıyordu. Sonra tekrar nefeslenip bütün yükü, acıyı sırtlanıp tekrar çıkıyorduk o yamaçtan ve bir daha hayallerle kendimizi o yamaçtan yuvarlıkyorduk. Yaralarımız vardı durmaksızın kaynayıp duran, ve nefesiyle boğulan ruhlarımız.
zaten bunun için sessiz kalmıyor muyduk onca şeye.. Yok saymiyor muyduk kendimizi. Mahrum etmiyor muyduk kendimizi. Aldığımız her nefeste boğulmuyor muyduk hayallerimiz için. Gelecekte gercekleşmesini istedigimiz hayallerimiz için. Peki ya neden geçip giden yok olan ömrümüzün farkında değildik. Her şey geçtiğinde; özgür oldugumuzda da aynı hevesle hayallerimizi gercekleştirecek miydik? Veyahut gercekleşen o hayaller bizleri mutlu edebilecek miydi? Geçen onca kayba değecek miydi? Neden an'ı yaşamak yerine hayaller kurup kendimizden vazgeçtik. Neden sustuk onca şeye, neden?
Daralan göğsüm ve gözlerimden akan yaşlarla çevirdim başımı göğe. Gökyüzünden yüreğime damlayan o ayetle ("Allah sabredenlerle beraberdir.") derin bir nefes alıp verdim. Sardım iki kolumla kendimi. Gömdüm başımı iki bacagimin arasına ağladım yine hünkarca.Ben ki dört duvar arasına mahkûm edilmiş; Kafasında susmak bilmeyen günden güne beynini kemiren düşüncelerle savaşıp duran Hazan Bozoklu. Mardin ilinde aşiret sahibi Mehmet Bozoklu'nun ilk eşinden karanlık bir gecede dünyaya gelen üçüncü kızıyım. Kişi dünyaya gelirken maalesef ne doğduğu yeri ne de ailesini seçemiyor. Eğer ki benim seçmek gibi bir şansım olsaydı kimsesiz olmayı seçerdim. Çünkü kimseler arasında kimsesizleşmek daha çok can yakıcı bir durum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAZAN
RomanceGitmek istemiyorsun aslında, kaçıyorsun. Kendinden, geçmişinden, insanlardan... Ama nereye kaçarsan kaç kendisinden kaçtığın ne varsa, gölgenle birlikte peşinden gelecektir.